19 Nisan 2019 Cuma

Semerci ustası ihsan Çeliköz

          Önceden şehir içerisinde her çeşit yük taşımacılığı “Eşeklerle” ya da “At Arabaları” ile yapılırdı. Günümüzde taşımacılığın motorlu araçlarla yapılması, yani traktörlerle kente ulaştırılması neticesinde at ve eşek gibi hayvanlar önemini yitirmiş, dolayısıyla “Semercilik” zanaatı hemen hemen terkedilmiştir. Yük ve binek hayvanı olarak kullanılan at, eşek ve katır gibi hayvanların taşıyacakları yükün hayvanın sırtına zarar vermemesi için ağaç iskelet üzerine deri ile keçe arası kamış otları ile doldurulup sarılarak dikilen semer çok özen İsteyen bir sanat dalıdır. İhsan usta olgun tavırlarıyla bildiklerini bizlerle paylaşan ve bilge duruşuyla öyküsünü aktaran son ustalardan birisi.
            1934 yılında Tokat'ta doğdum. İlk okula hiç gitmedim. Askere gitmeden önce gece okuluna gittim 17 günde okuma yazmayı öğrendim. Askerliğimi yazıcı olarak yaptım. Kendi çabalarımla okumayı geliştirdim.  Askere gitmeden evlendim. Beş çocuğum var. Hepsini bu semercilikle okuttum. Babam gece bekçiliği yapıyordu. Ben okula gitmeyince sanat öğrenmem için semerci ustasının yanına çalışmam için verdi. O zamanlar Tokat'ta semercilikle uğraşan 30 usta vardı. Türkiye'nin semercilikte başkenti bu memleketti. Şimdilerde bir kaç usta kaldı biz babalı oğullu bu mesleği yaşatmaya çalışan son ustalardanız.
              Köy yerinde kız, şehirde oğlan büyütmek çok zordu o devirlerde. Zanaat öğrenmem ve usta olmam için ustam beni çok güzel yetiştirdi. Kul hakkını ve hayvan hakkını çok koruyarak geldim. Hayvanın ağzı dili yok onun canını korumak bizim boynumuzun borcu işimi çok düzgün yaptım. Kalite açısından bizim kullandığımız malzemeler tamamen doğal. Sentetik ürünler kullanmıyoruz. Çünkü polyester hayvanı terletir ve hasta eder.
             Semerin dilimizde ki anlamı ; at, katır, eşşek gibi hayvanların sırtına yerleştirilerek üzerine binilen yada yük bağlanan, iskeleti ağaçtan yastık. Semercilik yapımında 12 malzeme kullanıyoruz. Gürgen Ağaçı, telis, kamış, pamuk ipliği, deri, demir , çivi, naylon çuval, kırmızı kumaş, kaş ağacı, arka tahtası,tahta,
Telis çuvalını Ankara'dan, ağacını Amasya'dan, kamışını Afyon Bolvadin'den alıyoruz.
İlk önce eşeğin ölçüsünü alırız ona göre malzemeyi keseriz.  Telis çuvalını kamış otuyla dolduruyoruz. Balık sırtı dediğimiz yerleri kalın çuvalla yeniden yorgan gibi sırırız. İskeletin üstüne yerleştiririz. Tahtalarla destekler, Naylon çuvallarla kaplarız. Kırmızı kumaşla semerin arkasını kapatır ve dikeriz. En son deriyle tüm semeri kaplarız.
                  Biz burada oğlum Mustafa Çeliköz ile beraber çalışıyoruz. Eskisi gibi rağbet yok semerciliğe çünkü teknoloji bu mesleği öldürdü. Köylerde eşşek kalmadı. Zaten çırak yetişmiyor bizler son ustalarız. Babalı oğullu bu mesleği yaşatmaya çalışıyoruz. Ben 8 yaşından beri 78 yıldır bu işin içindeyim. 86 yaşındayım. İşimi çok severek yapıyorum."diyen yaşanmışlıklardan kendi üzerine düşen payı alarak olgunlaşma yolunda bilge insan kıvamına gelen ihsan ustanın ağzından bal damlıyor. Sohpetine doyum olmuyor. Ayrılma vaktinin geldiğini söyleyerek bende  ustamızdan bize düşen payı alarak dükkanından ayrılıyorum.
Çırak yetişmiyor
Son ustalardan
Talebe karşılık vermeye çalışıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder