29 Temmuz 2019 Pazartesi

SELANİK

                Aylar öncesinden planlanan ve 48 yıldır büyüklerimden dinlediğim hikayeleri yerinde görmek için büyük bir heyecanla gece 12 de İstanbul Kadıköy'den 30 kişilik kafileyle başlayan yolculuğumuz sabaha karşı Selanik yollarında güneşin doğuşuyla aydınlandı ve içimizdeki özlem duyguları gün yüzüne çıktı. Meraklı bakışlarla geçtiğimiz yerleri zihnimde tasavvur etmeye başladım ve doğanın, şehrin güzelliği karşısında mest oldum. Atalarımızın buralardan çok zor ayrıldığı kanaatine erdim.
              Bir zamanlar bulunduğu bölgenin en gözde baş şehri olan Selanik bizim için çok önemli, Konya'dan gelen atalarımın anavatanı, herşeyden önce Atatürk 'ün hemşerisi olma payesini bize veriyor. Gezimiz ilk önce Saat 11 gibi Mustafa Kemal Atatürk'ün doğduğu evi ziyaretle başladı. Yolları taş döşemeli sokağa girdiğimizde köşe başında bizi bekleyen ulu çınarın gölgesinde biraz soluklandıktan sonra yıllarca resimlerden gördüğüm evi hayranlıkla izledim. Yüksek duvarlarla çevrili, kapısında hoşgeldiniz yazısıyla yüzlerce   misafirine gönül kapılarını açan konağın Türk insanıyla bağı göbekten geliyor.
               Atatürk'ün doğduğu ve 8 yaşına kadar bu evde yaşadığı çocukluğunun geçtiği ev benide  çocukluğuma götürdü ve hayal dünyamda şöyle bir gezinti yaptım gözlerim kapalı. Çocuk Mustafayı hayal ettim., bu sokaklarda oynadı, şu ağaca çıktı, burada oturdu, avludan anne diye seslenişini duyar gibi oldum oğlumun sesinde. Kızımın yüzündeki gülümsemede onu gördüm. Yürekten yad ettiğim atamızı çok yakından hissetme imkanını buldum. Ruhuna el fatiha okumayı bir borç olarak gördüm ve görevimi yerine getirdim.
              Yüksek duvarlarla çevrili avlunun içinde Ali Rıza Efendinin diktiği nar ağacının altında nefes aldım.  Aynı avluda olmanın ve aynı toprağa basmanın aynı havayı solumanın aynı merdivenden yürümenin ve aynı odada soluklanmanın ayrıcalığını yaşamanın gururuyla gözlerimden dökülen iki damla yaşa engel olamadım.
             Ve üç katlı olan ahşap evin en alt katından gezmeye başladım. Duvarlarında bolca Atatürk resimleri ve yaptığı başarılardan bahseden yazılar, sesli anlatımların eşliğinde ikinci kata çıktım. Merdivenlerin hemen karşısında yer alan mutfakta  masanın başında oturan adam olacak çocuk Mustafa ile karşılaştım göz göze geldim ve selamlaştım.
               Hemen onun karşısındaki odada Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde hanım güler yüzüyle hoşgeldiniz der gibi bizi karşıladı. Bir üst kata çıktığımızda sol taraftaki odanın baş köşesinde ciddi ve vakur duruşuyla Mustafa Kemal Atatürk bizi selamladı ve bu odanın tam karşısında Mustafa Kemal Atatürk'ün doğduğu odada sinevizyon gösterisiyle hayatını ve başarılarını  izlerken kendimi  buldum.
              Pencereleri ana caddeye bakan cumbalı odanın altı üstü tahta kaplı, duvarları ve tavanı beyaza boyalı olan odada gözlerini dünyaya açan bebeğin, sarı saçlı mavi gözlü bir güneşin Selanik'teki bu odadan doğduğunu, tarihe bıraktığı izle ve attığı imzayla ilelebet yaşayacak olan  Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu, koca bir ulusa ve insanlık tarihine önder olacağını kimse bilemezdi. Bugün onun izinde açtığı yolda gösterdiği hedefe doğru yürümenin muassır medeniyetler seviyesine ulaşmanın tek yolunun çok çalışmak ve çok okumak olduğunu yaşadığı hayatla bize örnek olan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha minnetle anarak onun şahsında tüm gazilerimizin ve şehitlerimizin atalarımızın ruhuna el fatiha okumaktan kendimi alamıyorum.
            Selanik Selanik...
  Selanik MÖ. 4. yy kurulan bir şehir.1430 yılında osmanlı topraklarına katılır. Osmanlı Anadolu'dan getirdiği beyliklerle (konya karamanoğulları) burada türk nufusunun çoğalmasını sağlar. 400 yıl sonra 1912 yılında Tahsin Paşa yunanlılardan aldığı yüklü bir para karşılığında  tek bir kurşun atılmadan Selanik şehrini yunanlılara teslim eder. Mübadele; Türkiye-Yunanistan Nufus Mübadelesi, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması'na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca Türkiye ve Yunanistan Krallığı kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasına verilen addır. 600 bin türk göç etmek zorunda kalır. 1924 yılında dünya üzerinde anlaşmaya dayalı mübadeleyle değiş tokuş yapılır ve Bir milyon insan zorunlu göçle yer değiştirir. Ve benim dedelerimde rumlardan boşaltılan Tokatın Niksar ilçesinin Bayraktepe köyüne yerleştirilirler. Ormanlık olan yeşili bol bu köyü kendi köylerine benzetirler ve 100 yıldır bu topraklarda yaşamaya devam ederler.
          Mustafa Kemal Atatürk  8 yaşına kadar bu evde oturmuş. Babası Ali Rıza efendi ölünce bulunduğu sokağın bir arkasına başka bir eve taşınmışlar. 1923 ten sonra Selanik belediyesi bu konağı almış ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'e hediye etmişler. Bugün Türk konsolosluğunun içinde bulunduğu bu bir avuç vatan toprağı bize geçmişimizden atalarımızdan miras kalan bir ocak ve gurbetellerde sığındığımız   anakucağı gibi güven vermeye ve güç vermeye devam ediyor.
             Time dergisinin yaptığı araştırmada dünyanın en güzel şehirlerinin başında yer alan Selanik yaşam kalitesiylede üst düzey bir medeniyete sahip olan ender şehirlerden birisi. Selanik  doğasıyla, deniziyle, yerleşim merkeziyle adeta İzmir'in bir kopyası gibi karşımızda duruyor. Bizleri güler yüzleriyle karşılayan ağırlayan  görevlilere çok çok  teşekkür ederim. Ayrıca bu kültür gezisini düzenleyen Tokat Balkan Türkleri Derneği Başkanı Yavuz Cemil Erdem beyefendiye çok çok teşekkür ederim. Ve Atamızın evini gezerken duyduğum manevi hazzı kelimelerle anlatmak imkansız.   Buralarla olan bağımızı kuvvetlendirmek, soydaşlarımızın yanında olduğumuzu hissettirmek için,  sık sık ziyaret etmek, atalarımızı yad etmek, geldim, gördüm, hissettim diyebilmek için Selanik'e gitmek gerek.
Güzelliklerde buluşmak dileğiyle...
Dünya Köylüsü
Ayla Bağ