22 Haziran 2023 Perşembe

KADİM ŞEHRİMİZİN KADİM İNSANLARI Ali Şevki Erek

 Kadim Şehrimizin Kadim İnsanları yazı dizisinde bu hafta duayen bir siyasetçi, gönül insanı, Avukat sayın Ali Şevki Erek ile birlikte anılarda yolculuk edeceğiz ve 87 yıllık yaşam tecrübelerini bizimle paylaşan kıymetli büyüğümüzü daha yakından tanıyacağız. İsmini büyüklerimizden çok duydum ama tanışma fırsatım olmadı. Tokat En’ ler 21. İstiklal ödül töreninde yılın duayen siyasetçisi onur ödülünü alan ve yılın araştırmacı yazarı ödülünü aldığımda beni tebrik etmek için telefonla arayan sayın bakanımızın sesini duyduğumda çok duygulandım. Babacan bir ses çok güzel taktir kelimeleriyle beni onurlandırdı. Oradan aldığım güçle yoluma sağlam ve emin adımlarla yürümeye devam ettim. Bu şehrin kalbine taht kuran yüce gönül benimde kalbimi fethetmişti. Kadim şehrimizin kadim insanları yazı dizisinde kendisi ile sözleştiğimizde GOP üniversitesinin 30. yıl kuruluş etkinlikleri için Tokata geleceğini ve orada sorduğum soruları yanıtlayacağını söylediğinde çok sevindim ve bir yıl bu günün gelmesini iple çektim. Gün vakit saat geldiğinde büyük bir heyecanla randevulaştığımız yerde 17 Ekim 2022 saat 14:30 da Dedeman Otelde buluştuk. Hayata dair yaptığımız bu samimi sohbeti şimdi sizlerle paylaşıyorum. 


1- Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz. Öncelikle bizimle birlikte olduğunuz için çok çok teşekkür ederim. Tokatın efsane isimlerindensiniz. Sizi herkes yakından tanıyor ama tanımayanlar için kendinizi kısaca tanıtır mısınız?


87 yıl önce 28 Ağustos 1935 yılında yolu ve elektriği olmayan Tokatın çay bağlarında sabaha karşı dünyaya gelmişim. Çay bağlarından Tokat’a panoramik bir bakış ile baktığımızda vadinin içinde yeşile boyanmış bir Tokat görürsünüz. Dört kardeşiz. Çocukluğum bağlar, bahçeler içinde ve babamın dükkanı arasında geçti. İlk okulu ibni Kemal ilkokulun da okudum. Tokat GOP lisesinden mezun oldum. İstanbul üniversitesi Hukuk fakültesi bölümünü bitirdim. Avukat oldum. Vekil öğretmenlik yaptım.1973 yılında Adalet Partisinden Tokat Milletvekili seçildim. 1975-78 yılları arasında 39. Cumhuriyet Hükümetinde Gençlik ve Spor Bakanlığı yaptım. 1977 yılında tekrar millet vekili seçildim ve 41. Hükümet yönetiminde Devlet Bakanlığı görevinde bulundum. Sonra tekrar ikinci kez Gençlik ve Spor Bakanlığı yaptım. 


12 Eylül askeri ihtilal sonrası siyasi yasaklı listesine alındım. Bu süreç11 yıl sürdü, serbest avukatlık yaptım. Adalet partisi başkanımız Süleyman Demirel’in avukatlığını üstlendim.1991’ de yapılan seçimlerle yeniden milletvekili seçildim. 1993-95 yılları arasında 50., 51., 52. Cumhuriyet hükümetleri döneminde Gümrüklerden ve özelleştirmeden sorumlu Devlet, sonra da Ulaştırma Bakanlığı görevilerinde bulundum. 1995-1999 yıllarında yapılan genel seçimlerde yeniden millet vekili seçildim. AP genel başkanımız Süleyman Demirel’in partisinde 2 yıl Genel Merkez Hukuk Bürosu Başkanlığı ve DYP 3 yıl Kadın Ve Gençlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, Prof. Dr. Tansu Çiller’in DYP Genel Başkanlığı döneminde Genel Başkan Yardımcılığı ve 2 kez Genel Sekreterlik görevlerini yerine getirdim ve 12 yıl Genel İdare Kurulu üyeliği yaptım. Daha sonra aktif siyaseti bıraktım. Hayatıma çizgimi bozmadan Ankara’da devam ediyorum. Eşim, rahmetli Tokat Millieğitim Müdürlerinden Ahmet ve öğretmen Rabia Çakıroğlu’nun kızı öğretmen Gülay Erek’tir. Kızım Feza ve oğlum Çınar, üç de torunum var..


Babam Cevdet Erek binbir çeşit malzemeyi bir arada bulunduran bir mağazası vardı. Bugünkü AVM tarzında diyebiliriz. Ticaretle uğraşıyordu.1930 ile 1951 yılları arasında Tokat Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığını yapan bir tüccardı.3 Aralık 1973 yılında vefat etti. Rahmetli annem, zamanın öğretmeni ve babası, emekli hakim, Tokat’ın ilk Baro Başkanı Rüşdü Kuyulu’dur. Baba dedem Erek Müdürüzade zamanın mutasarrıflık maarif memuru ve yabancı okullar Osmanlıca hocası Ali Şevki’dir. 


Dört kardeşiz. Üç erkek bir kız. Prof Doktor Ekrem Erek cerrah paşa nefroloji bölüm başkanlığı yaptı. Türkiye’de nefroloji üzerine kitap yazan ilk hekimdir. Dünyadaki bütün nefrologları İstanbul’da bir kongre de toparlayan ilk hekimdir. 2020 yılında rahmetli oldu. Bir kız kardeşim var. Kardeşim İhsan iktisatçıdır. Çok erken vefat etti. 

2- İnsanın çocukluğu anavatanıdır. Sizde çocukluğunuza dair bize neler söylemek istersiniz?

Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Çay bağlarında büyüdüm. Babam atla işe gelir giderdi. Çocukken taştan kaleler yapardık. Ramazan topu ile birlikte o kaleleri topla yıkardık. Geven otundan meşale yapardık. Teravihden önce ve sonra bu ateşi yakardık bu ateşi Tokatın her yerinden görürlerdi. Bir, birbuçuk metre büyüklüğünde uçurtmalarımız vardı, gök yüzünde kaybolana kadar uzun yağlı iplerle uçururduk. Bazende ipimiz kopar uçurtmamız sonsuzluğa doğru uçardı. Güzel günlerdi. 

3- Şimdiki çocuklar mı şanslı? Yoksa sizin çocukluğunuz mu ? 

Verilere göre değişir. Şimdiki çocuklar elindeki aletten dünyayı seyrediyor. Şimdiki çocuklar teknolojik açıdan şanslılar. Dünya avuçlarının içinde anında herşeyi öğreniyorlar. Doğal açıdan şanssızlar. Koyunlarla, kuzularla, atlarla, eşeklerle, köpeklerle büyümüşlükleri yok. Bize gazete İstanbul’dan dört gün sonra gelirdi. Biz dünyayı dört gün sonradan takip ediyorduk. Yediğimiz çökeleklinin tadı çok güzeldi. Şimdiki çocuklar çökeleği bilmiyor. Şanslı tarafları da var şanssız taraflarıda var iki taraftan bakmak lazım. 

4- En çok etkilendiğiniz siyasetçi kimdir?

Bugün Türkiye de 120 nin üzerinde parti var. Herkes kendi liderini beğenir. Herşeyden münezzeh olan Allah’tır. Kul hatalıdır. Herkesin kusuru vardır. Ben siyasi hayatımda Demirel’in yaşamından birikiminden ve siyasi anlayışından çok etkilendim. Vatanperver bir insandır. Türkiye’nin meselelerini derinlemesine bilen bir liderdir. Demirel benim için çok değerliydi. 

5-Tokat’ın siyasi ve coğrafi açıdan Türkiyedeki önemi ve değeri nedir?

 81 vilayetin içinde kesinlikle çok ayrı önemli niteliklere sahip bir bölgedir. Tokat’ımız üstün nitelikleri itibarı ile çok ayrıcalıklı kendine has muhteşem bir memlekettir. Tokat yeşillik bakımından zengin bir memleket Bursa’yı solda bırakır. Tarihi eser bakımından Selçuklu, Osmanlı, Bizanslı şaheserlerinin benzeri yoktur. 

Tokatta sebze ve meyvecilik çok gelişmiştir. Bir yanı buğday deposudur. Tokat çavuş üzümünün yer yüzünde örneği yoktur. Tokatta Kırk çeşit armut vardır. Boynueğri, bıldırcın budu, göğ sulu, limoni…bilirmisiniz? desem kim bilir. 

Tokat’ımızı gıda üretimi, gıda ve teknoloji sanayi, turizm ve sağlık tedavi merkezi haline getirmek hepimizin ideali olmalıdır. 

Bir yanı ova, bir yanı yayla 7 ovası olan ve bol bol suları akan bir memleket. Tokat’ımı çok seviyorum. 

6- Yeni yetişen gençlerimize siyasete girerken asıl temel almaları gereken değerlerimiz nelerdir diye sorsam bize ne tavsiye edersiniz? 

Siyasete girmek tercih meselesidir. O bir heves, iştiyak tercihtir. Ben kimseye bir şey demem. Ama siyasete girdiklerinde Türkiye Cumhuriyetinde asgari müştereklerin tespit edilerek, bu asgari müştereklerde birleşmenin çaresi çözümü bulunmalıdır. Türkiye’de kim hangi görüşte olursa olsun, kim hangi kanaatte , hangi meşrepte olursa olsun, sevgi ve saygı tabanını kaybetmemeliyiz. Politikaya girenden beklentim budur. Sevgi saygı tabanının çekirdeğini kaybetmemeliyiz. Volter demişki “seni sevmiyorum, senden hoşlanmıyorum senin fikrini onaylamıyorum ama senin fikirlerini savunman için canımı veririm, elimden geleni yaparım.”diyor . Ben bu düşünceyi çok beğenirim. Bizim dinimiz de kin, nefret, fesat, husumet, hile hurda yoktur. Bizim dinimizde iyi ahlak vardır. Temelde hangi düşüncede olursa olsun Türkiye kutuplaşmadan ve kavgadan çok çekti. Türkiye kavgadan kaçınmalı. Fesat ve fitne üreten kavramlardan uzak durmalı. Türkiye ayrımcılık, bölücülük söylemlerinden kaçınmalı. Sevmeye bilirsin ama incitmeye, kırmaya, dökmeye, ötelemeye ve itmeye gerek yok. Bu dünyada 8 milyar insan 200 devlet var bir düşüncede birleştirmemiz imkansız. Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Birbirimizin varlığına Saygı duyacağız ve sevgiyle bir arada yaşayacağız. 

7- Hayatınızda keşke dediğiniz bir şey var mı?

Bile bile yanlış yapmadım zannediyorum. Ama “keşkem”muhakkak olmuştur. İstanbul’da keşke akademik kariyerime devam etseydim diyorum. Ama Anne baba hasreti beni Tokata getirdi. Ve bugün buradayım. 

8- 87 yıllık hayat size ne öğretti.?

87 yıllık hayat bana insanlara faydalı olmayı, topluma güler yüzlü olmayı, huzuru ve mutluğu aramayı  öğretti. Mutluluğum, bugün davet edildiğim GOP üniversitesin sempozyumlarında karşılaştığım insanların gönlünde yer aldığımı görmek beni çok çok memnun etti. Çok mutlu oldum. Bunu sağlaya bilildiysem ne mutlu bana şükürler olsun. 

9- Pandemiden önce ve sonrasını nasıl değerlendirirsiniz? İnsanlık nereye gidiyor?

Çok kara günlerimiz oldu. Biz hepsini bir şekilde aştık. Dünya artık yetmiyor. Gıda yiyecek ihtiyaçlarının karşılanma dozajının azalması. İhtiyaçların çoğalması. Bir kilo buğdaya ihtiyacın varken elinde 750 gr buğdayın olması yoksulluktur. Burada problem var demektir. “Dünya yetmiyor dan kastım”bu. Dünya nimetlerinin paylaşımında dünya liderlerinin kendi yararlarına gözlerini kırpmadan ellerinden gelen her şeyi yapma istidatında olmaları. Bu bir yaşam mücadelesidir. Bu bir hayat mücadelesidir. Bu hayat mücadelesinde bilim, teknoloji konusunda ön saflarda yer almalıyız. Kavgayı, gürültüyü bırakıp ilme yönelmeli ve ileri dünya yarışında var olmalıyız. Bunun için bilgili olmalıyız, huzurlu olmalıyız ve çok çalışmalıyız. 

Efsane siyasetçi  kıymetli büyüğümüz sayın Ali Şevki Erek tecrübelerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkürler ederim iyiki varsınız diyerek sözü bağlıyorum. 

Değerli büyüğümüz söze şöyle devam ediyor…

“Kıymetli Ayla hocam sizi yürekten kutluyorum. Bu bir Allah vergisidir. Sorularınızın muhteviyatı sabaha kadar konuşmamıza vesile olur, Allah’ın size verdiği bu yeteneği ailenizden aldığınız bu terbiyeyle birleştirip bizi bugün burada bu sohbeti yapmamıza vesile olan görev aşkınızdan dolayı sizi kutluyorum. Yolunuz açık olsun başarılarınızın devamını diliyorum.” 

diyerek beni onure eden yüce gönüllü vatan sevdalısı memleketlim kıymetli büyüğümüze Allah’tan hayırlı ömürler diliyorum. Güzelliklerde buluşmak dileğiyle…

Dünya Köylüsü 

Ayla Bağ

21 Haziran 2023 Çarşamba

Kadim Şehrimizin Kadim İnsanları

              Kadim şehrimizin Kadim insanları yazı dizisinde bu hafta Tokat Böbrek ve Diyaliz Hastaları Yardımlaşma Derneği Başkanlığı yapan ve 23 yıldır diyaliz hastası olan kıymetli Turan Melek beyefendi ile hayata dair yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. 

           Turan Melek beyefendi ile ilk tanışmam sosyal medya üzerinden oldu. İlerleyen zamanlarda düzenlediği etkinliklerle dikkatimi çekti. Yüz yüze tanışmamız Tokat Devlet Hastanesinin Hemodiyaliz bölümünde karşılaşmamız ile oldu. Orhan Veli’ nin şiirinde 

Ağlasam sesimi duyar mısınız, 
Hastane köşelerinde 
Dokunabilir misiniz, 
Gözyaşlarıma, ellerinizle? 

Bilmezdim Hemodiyalizin bu kadar güzel, 
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu 
Bu derde düşmeden önce. 

İşte bu şiirin  “bu derde düşmeden önce” satırı benim  bi haber olduğum bu dertle dertlenmemi sağladı. 72 yaşında ki Annemin üç ay önce doktorların aldığı kurul kararıyla kalıcı diyaliz hastası olduğunu öğrendiğimiz gün bu düzenin içinde bulduk kendimizi. İçimizde ki var olan ümit inş bir gün makineye bağlanmadan yaşamına devam eder düşüncesi hep tazeliğini koruya dursun, işin ciddiyetini 23 yıllık  kronik diyaliz hastası olan Turan Melek beyefendi ile derinlemesine yaptığım sohbette kavradım. O gün anladım annem için diyaliz bundan sonraki hayatının vazgeçilmez bir parçası olacağını. Hemodiyaliz en yaygın uygulanan böbrek yerine koyma tedavi yöntemidir. Dünya genelinde diyaliz hastalarının % 90’ı Türkiye de ise % 95’i HEMODİYALİZ tedavisi altındadır. 

HEMODİYALİZ vücut dışına alınan kanın makina aracılığı ile yapay bir filtreden geçirilerek birikime uğrayan zararlı maddelerden ve fazla sıvıdan arındırılması ve sonra vücuda geri verilmesi işlemidir.

Turan Melek haftada 4 gün diyalize giriyor ve enerjisi ile oradaki hastalara ve hasta yakınlarına destek veriyor. İstedim ki bu güzel yürekli adamı daha yakından tanıyalım ve yaptığı çalışmalar hakkında bilgi alalım.  Sohbetimize  hoşgeldiniz diyerek başlıyorum ve ilk sorumu yöneltiyorum. 

1- Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Turan Melek Kimdir.? 

Kısaca kendimden bahsedecek olursam, 1977’de Tokat merkeze bağlı Madas  Köyünde  dünyaya geldim. İlköğretimi köyümde bitirdim. Evliyim. İki dünyalar tatlısı kızım, bir tanede oğlum var. Kronik böbrek yetmezliği dolayısıyla malülen emekli oldum. İkâmetgah ettiğim sitede yöneticiyim.                         

 2-Çoçukluğunuza  dair unutamadığınız bir anınızı bizimle paplaşır mısınız? Anne baba deyince aklınıza ne geliyor?

Anne baba deyince aklıma koruyucu, şefkatli, ilgili ve sevecen olmaları ve herşeyde kendilerinden  fedakarlık edip çocuklarının geleceği için ellerinden gelen gayret ve çabayı göstermeleri. 

İlkokuldan çıktıktan sonra Hüseyin Akbaş spor salonuna güreşe başlamıştım. Annem her sabah kalktığımda sabah aç karnına bir bardak süt ile çiğ yumurta içirmeden beni antrenmana göndermezdi. Babam ise köyden Tokat’a spor salonuna her sabah beni getirir, ben çıkana kadar bekler, kendi işlerini halleder benle birlikte köye tekrar dönerdi. Bunu unutamıyorum. 

3-Kaç yıldır dernek başkanlığı yapıyorsunuz? 

Tokat Böbrek ve Diyaliz Hastaları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 2009 yılında Tokat Devlet Hastanesine  çalışan  Multebet Bedrettin Narlıçay Bey, Dahiliye Uzmanı Duran Kaya,  İl Sağlık Müdür Yardımcısı Nail Umay, Eczacılar Oda Başkanı Muhammet Ali Durmaz Bey ve Turan Melek kurucu üye olarak derneği kurup faaliyetlerine başlamıştır. 6 ay sonra genel kurulda tek liste olarak aday gösterilip başkan seçildim. 2009-2013 yılları arasında 4 yıl dernek başkanlığı yaptım. 2009-2023 yılları arası her yıl Dünya Böbrek Günü Organ Bağışı haftasında kıymetli profesör hocalarımızı ilimize davet edip organ bağışının önemini yerel basın, ulusal basın aracılığı ile herkese duyurmaya çalışıyoruz. 

4-Gençlerimize ve bu röportajı okuyan okuyucularımıza böbrek yetmezliği konusunda neler  söylemek istersiniz? 

Böbrek yetmezliği ile ilgili bahsedecek olursak gençlerimize, orta yaş ve yaşlılarımıza şunları ifade etmek isterim: Böbrek yetmezliği çok sinsi ilerlemektedir.  Birle beşinci evre dediğimiz evreler arasında bazı hastalarımızda 3. hatta 4. Evreye kadar böbrek yetmezliğini hissedememe anlaşılamama olabiliyor. O yönden sosyal medyadan aralıklı yaptığım paylaşımlarda belirttiğim gibi tansiyonumuzu, şekerimizi kontrol altında tutup, doktor tavsiyesi dışında hiçbir ilacın kullanılmamasını, günde en az 2-2.5 Lt su içilmesi, ve yılda en az 1 kez Nefroloji polikliniğine gidip kan tahlili, idrar tahlili  ve ultrasonla muhakkak  böbrek değerlerine baktırmalarını tavsiye ediyorum. 

5-Hayata dair bakış açınız çok olumlu ve yapıcı bu gücü nerden alıyorsunuz?

Böbrek yetmezliğimin kışın askerde akşam 5 sabah 5 arası 12 saat sabit nöbet tutarak üşütmem ve idrar yolları iltihabı ile başlayan zamanla kronik böbrek yetmezliğine çevrilmesi ve askerden geldikten  yaklaşık 1.5 yıl sonra diyalize başlamış olmam, haftada 4 seans 4 saat hala askerde nöbet tutuyormuş gibi beni motive ediyor. Ve böbrek yetmezliğine bağlı diyalize girmenin hasta diyetisyenlerimizin, diyaliz hekimlerimizin tavsiyelerine uyduklarında seans arası herhangi bir sorun yaşamayacaklarını, normal sağlıklı kişilere yakın yaşam sürdüreceklerini bildirmek isterim. 

6-Hayatta pişmanlık duyduğunuz ve keşke dediğiniz bir olay var mı? 

22.05.2010 tarihinde eşimin böbreğini vermesi ile nakil olup diyalize ara vermiştim. Köyden Tokat merkeze göç ederken göç taşıma esnasında arkadaşlara yardım etmemle nakil olduğum böbreğimin değerlerinde yükselmeye başladığını hissettim. Kontrol olduğum  Ankara  Yüksek İhtisas hastanesine gittiğimde değerlerin yüksek olduğunu, kontrol altına alınması için gerekli çalışmaların yapılmasına rağmen sonuç alınamaması, nakil olduğum böbreğimi koruyamamam en büyük pişmanlığım. Keşke olmasaydı diyebileceğim bir olay. Bu yolculukta en çok eşimin verdiği destek beni ayakta tuttu. Ona minnettarım. 

7- 45 yıldırTokat’ta yaşıyorsunuz. Tokat diyince aklınıza ilk ne geliyor?

Selçuklu, Osmalı İmparatorluğundan günümüze kadar gelen 900 adımda 900 yıllık tarihi, otantik yerlerinin olması ve Gazi Osman Paşa gibi onlarca kahramanlarımızın olduğu, insanlarının merhametli, şevkatli, koruyucu, sevincinle mutlu olmaları, üzüntünü paylaşmaları bu yöre insanını ayrıcalıklı kılıyor.

8-Türkiye genelinde böbrek hastası kaç kişi var? Tedavileri yeterli mi? Ne gibi önlemler almalıyız? 

Türkiye genelinde poliklinik hizmeti alan, Hemodiyalize ve Perotin diyaliz yapan yaklaşık 100 bin hastamız var. Türkiye genelinde özel diyaliz merkezleri, Üniversite hastanesi ve Devlet hastanelerinde ünitelerde olan hizmetlerin yeterli olduğuna inanıyorum. Hastalanmamak için günde en az 2-2.5 Lt su içilmesi diyabet ve hipertansiyonu olan hastalarımızın kontrol altında olmaları genetik rahatsızlıkları varsa muhakkak kontrol süresini sıklaştırmaları  tavsiyemdir. 

9-Derneğinizin faaliyetlerinden kısaca bahseder misiniz? 

Yaklaşık 23 yıldır diyalize giriyorum. Daha önce  bahsettiğim gibi 2009-2023 yılı arası her yıl Dünya Böbrek Günü ve Organ Bağışı haftasında seminerler düzenleyip, hasta, hasta yakını yerel ve ulusal basın aracılığı ile böbrek yetmezliğinin ve organ bağışının önemini anlatmaya çalışıyoruz. Yaptığımız seminerler sonucu canlı vericiden ve kadavradan onlarca arkadaşımızın nakil olmasına vesile olup geri kalan ömürlerini sağlıklı bir şekilde geçirmelerinin mutluluğunu yaşıyoruz. Bilgilendirici faaliyetlerimize devam ediyoruz. 

10-Hayat size ne öğretti. Bir cümle ile özetlersiniz ne söylemek istersiniz?

Sevgi, saygı, hoşgörü, sabır. 

11-Son olarak neler söylemek istersiniz? Kıymetli zamanınızı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

Organ bağışı için kişi Sağlık Müdürlüklerine yetkilendirilmiş Özel ve Devlet Hastanelerine yada Sağlık Ocaklarına başvurabilir, organ bağışı formunun doldurulmasının ardından kişiye organ bağışçısı olduğuna dair kart verilir ve bu bilgi Sağlık Bakanlığına ait Organ ve Doku Bağış Bilgi Sistemine girilir. Bizler bunun yeterli olmadığını düşünüyoruz. Bağışçının yakınlarına vasiyet etmelerini de tavsiye ediyoruz  ve bağışlanan her organ filizlenen bir candır diyoruz, herkesi organ bağışına davet ediyoruz.

Kadim şehrimizin kadim insanları yazı dizisinde bu hafta yaşadığı hayatın ve bulunduğu konumun sorumluluklarının bilinciyle gönül hanesini bize samimiyetle açan 23 yıllık diyaliz hastalığı süresi içinde bir askerin nöbet tuttuğu ciddiyetiyle hayata sarılan ve başkaları bu derde düşmesin diye etrafını aydınlatan, bilgilendiren, yeri geldiğinde yardıma koşan bir nefer Turan Melek. Bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum. 

Buradan Turan Meleğin kaleme alacağı 23 yıllık bir diyaliz hastasının yaşadığı zorlukları, anıları ve hayata tutunmasını konu alan bir kitap çalışmasının ayak seslerini duyurmak isterim.

Haftada üç gün Tokat Devlet Hastanesi Hemodiyaliz merkezinde diyalize giren canım annem değerli hemşirelere “ Tokatlı mısınız? diye soruyor ve arkasından “Tokatlıysanız çok tatlısınız çok farklısınız, sizi çok seviyorum diyor” kıymetli HEMODİYALİZ bölümü doktorlarına, sağlık personeli ve çalışanlarına göstermiş oldukları güler yüzleri ve itinalı çalışmalarından dolayı çok çok teşekkür ederim. İyiki varsınız…

Dünya Köylüsü 

Ayla Bağ