30 Aralık 2017 Cumartesi

Anne sevgisi MUCİZE

Mahalle kültürüyle büyüdüm,ablalardan teyzelerden öğrendim iğne oyasını.
Hadi kızım aferim  benim kızıma, ben sana demedimmi sen başarırsın,
Babamın desteğiyle bildiğimi pekiştirerek kendime güvendim ve başarıyla yola devam ettim.
Eşimin ve babamın desteğiyle bugünlere geldim.
Yapamassın diye bir şey yok yapacaksın,yapanlar senden üstün mü ?
Sende yaparsın dediler bende yaptım.
İlk okul diplomalı iğne oyası profesorüyüm.

Birgün eve gelen bir telefonla dünyam yıkıldı, çocuklarım trafik kazası geçirmiş
İkisinide yoğun bakıma almışlar  bitkisel hayatta ümit vermiyor doktorlar.
Zaman geçmiyor ,her saniye bir asır gibi geliyor.
İnanmadım onlara,
Masaj yaptım ayaklarına ellerine ,
Benim oğlum ayağa kalkacak ve basketbolu çok seviyor basket oynayacak dedim
 Yaradana olan inancımı hiç bir zaman kaybetmedim.
Hadi oğlum sen yaparsın başarabilirsin dedim her gün kulağına onu çok sevdiğimi fısıldadım.
Çok şükür oğlum ayağa kalktı ve bugün üniversitede edebiyat öğretmenliği okuyor.
Aynı zamanda basketbol külübünde  basketbol oynuyor.
Cümlesinin evladını annelere babalara bağışlasın yaradan...
İmtahan dünyasında imtahanlar bitmiyor ,
Yine  bir gün bir telefon geldi.Van'da deprem oldu kızınız göçük altında merak etmeyin
En kısa zamanda kurtaracağız kızınızı.
65 tane gencecik ana kuzusu eğitim neferini kurtaramamışlar  enkaz altından
Sadece kızımı ve 9 arkadaşını kurtarabilmişler. Sevinsemmi üzülsemmi bilemedim.
Bu duyguyu yaşayan bilir anlatılmaz .
Hayat inişleriyle çıkışlarıyla sizi devamlı sınıyor,imtahana tabi tutuyor.
Acılar insanı daha dik yapıyor,acıyı yaşayıp yendikçe daha güçleniyorsun.

Pişmanlığım yok iyiki babamın kızı eşimin eşi olmuşum.
Sevgiyle ve kabullenerek herşeyin üstesinden gelebilirsin her şey bizim için.
Anı yaşamayı öğrendim,geçmişe takılıp kalmadım dersimi alıp önüme baktım.
Geçmişten günümüze,günümüzden geleceğe olan bu yaşantımızda ,
Mutlu olmayı başara bilmektir yaşamak.

Belirli makamlara gelen bilim insanlarının bilmesi gereken gerçeğe dikkat çekmek isterim.
Senden büyük Yaradan  var O ne derse o olur,KÜN FE YEKÜN
Anne sevgisiyle mucizeler yaratan rabbim binlerce kez şükürler olsun.
                           
                                      Dünya köylüsü        
                                    Ayla Özdemir Bağ
   




26 Aralık 2017 Salı

ŞÜKRİYE'nin KAĞNISI

Yolu sevgiden geçen bir ailede büyüyen eşimle,
Görücü usulüyle evlendim.
Çok sevmiştim onu çok, yersiz bir korku vardı içimde,
Benzemiyordu kimseye eşim, bizimkisi bir aşk hikayesiydi.
Sevgiyle dolu bir dünya çocuklarım  eşim ve ben .
10 yıl süren efsane bir hayat...
Bir gün beni karşısına alıp, senden çok güzel bir mezar istiyorum,
Bunu bana yaptırırmısın dedi.Son isteği bu oldu.
Ölüm bize yakışmazdı daha biz çok gençtik.
Hayallerimiz geleceğimiz vardı.

Durdu birden bire kocabaş ova bayır durdu.
Nazar mı değdi göklerden ne ? Dünyam yıkıldı.

Ama çocuklarım için güçlü olmalıydım.
Eşimin yerine geçip kaldığımız yerden devam ettim,
Menzile varmak için.

İki kapılı bir handa ,
Gidiyorum gündüz gece ,
Bilmiyorum ne haldeyim,
Gidiyorum gündüz gece.

Bir gün var mısın yok musun dedi Güngör ağabey,
Varım dedim,10 yıldır bu işin içindeyim.
Sanayide açan ilk çiçek benim.
Ondandır ONUR ödülüne layık görülüşüm.

Eşimin yadigarı oğlum kızım ve kayınvalidem hep birlikte yaşıyoruz.
Gücümü önce yaradandan sevdiklerimden ve kendimden alarak yürüyorum.
Hayat boşluk kabul etmiyor, korkularımla yüzleştim.
Korkularımdan korkmaz oldum.
Güçlü olmayı öğrendim,tek başına kalınca.
Ölüm bize en büyük nasihatmiş,
Aile bütünlüğünü bozmadan yola devam etmek en büyük isteğim.

Kimse ben yapamam demesin,
Ben yaptıysam başardıysam herkes yapar .
Dik duruşum,mücadeleye devam edişim hala sürmekte.
İmtahan dünyasında sınavlardan geçmek için,Yaradan'la olan bağımı koparmadan,
Sevgiyle ve sabırla geçtim buralardan.
Ondandır bugün burada oluşum,
Ondandır huzurda duruşum.
                           Dünya Köylüsü
                                Ayla Bağ

20 Aralık 2017 Çarşamba

BABAMI VE USTAMI UNUTMADIM

Tokat merkezde Marangoz Cumaoğlu Selahaddinin kızı olarak dünyaya gelmişim.
Çocukluğum çok güzel geçti bağlarda bahçelerde.
Benim liderliğimi ilk keşfeden  öğretmenlerim oldu
Onların elinde hamurdum yoğruldum ,
Fidandım budandım.

12 yaşımda eti senin kemiği benim deyip teslim ettiler beni  ustama ,
Pidenin kıyılarını  yiyerek,Ustamın eline bakarak ,
Azmettim,çalıştım,kendime güvendim ve merakla geliştim.
Ortaklıkla ve 3 koltukla başladığım bu yolculukta
Şimdi yürüyorsam dimdik,Sırtımı dayadığım dağsın sen baba.

23 koltuklu tek noktadan yönetilen üç katlı salonda
Türkiye birincisi olduysam eğer
Disiplinli olmayı işine müşteriye saygı duymaya verdiğsem değer
 Bunların hepsini ben senden öğrenmişim meğer

"Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikar eğleme
Benim her derdime ortak sen oldun
Ağlarsam ağladım,gülersem güldün
Ben bir insan oğlu sen bir dut dalı
Ben babamı sen ustanı unutma "
Unutmadım ustam ben değil biz olmayı ben senden öğrendim ustam.

Anılmak, hatırlamak bir çiçekle,bir kaç satır yazı bazen bir şiir...
"Her sanatın vardır bir ustası
Sizede nasip olsun bu mutluluk pastası
Birgün kapıyı çalarsa ayrılık pastası
Hatırla beni her ayın ilk haftası
Bir sanat öğretki olayım köle
Dibi görünmedik girilmezmiş göle
Yağar ani bir yağmur kapılırsın sele
Anılar ebedi olur kötü olsa bile"
Bana bir harf öğretene olurum kırk yıl köle
Diyen Hz Ali gibi ,aşığım kokulu kırmızı bir güle

Hayatın merkezine ben değil biz kavramını yerleştirdim
Hayatım boyunca iletişim kurduğum insanlardan beslendim.
Bilmediğimin öğrencisi,bildiğimin öğretmeni oldum.
Hayat denen bu yolculukta , ustamın elinde şekillendim.
Kızıma ,işime ,sen verdin CANDAN ismini
Eskiden analarını şimdi kızlarını süslüyorum.
Alaylı yetişen son ustalardan birisiyim.
40 yıldır kaynayan bu kazanda ,işimin piri olduysam eğer
Babamı ve ustamı unutmadığımdandır,
O yüzdendir bugün burada oluşum.
                  Ayla Özdemir Bağ




18 Aralık 2017 Pazartesi

HAYALLERİNDEN ASLA VAZGEÇME

             Sizlere bugün çok güzel bir yaşam hikayesinden bahsedeceğim. Hayalleri doğrultusunda gitmeye çalışırken hayatın getirileri ve gerçekler üzerinde yürürken asla hayallarinden vazgeçmeyen ve emekli olduktan sonra fırsat bulan ve hobilerini gün yüzüne  çıkaran ve bu yolda başarı sağlayan bir hikaye
             Doğal taşlara olan ilgim 20 yıl önce Bodrumda aldığım bir yüzükle başladı. Yıllar sonra emekli olduğumda ne yapabilirimin arayışı içine girdiğimde beni en çok cezbeden doğal taşlara olan ilgimin yeniden debreşmesi beni bu dala yönlendirdi.Samsun'dan aldığım doğal taşları ve eğitimimi stajımı burada yaptıktan sonra Taşhanda açtığım dükkanda hayallerimi gerçekleştirmeye başladım.
            1954 yılında Niksarda doğdum. 8 çocuklu bir ailenin 5. Çocuğuyum. Annem ev hanımı ve tek çocukmuş. Biz yanlız kalmayalım diye çok çocuk doğurmuş. Babam esnaftı , Bizim sülaleye hafızlar derler,Niksar 'da konaklarda büyüdük.Hepimiz okuduk.Avkat olmak istemiştim ama şartlar ve doğal akış beni bankacı yaptı.Halk bankasında yıllarca müdür olarak çalıştım. Emekli olduktan sonra boş durmak istemedim hayalim olan takı işine yöneldim. Geri dönüşümden takılar yaptım. Kağıt geri dönüşüm ve takıda usta öğreticiyim.Kendime has yaptığım takıları üretirken çok mutlu oluyorum. Memurluktan sora yaptığım takılarla esnaf oldum ve üretmeyi çalışmayı çok seviyorum.Bir şeyler üretmek insana renk katıyor ve kişinin genç kalmasını sağlıyor.Yöresel ürünler üretiyorum, özgün çalışıyorum. Miyoki japon boncuk sanatını Tokat'ta ilk ben uyguladım.Yazmalardan takılar yapıyorum butik tarzında çalışıyorum. Gelişmek için sürekli araştırıyorum kendime ait bir atölyem olsun istiyorum.Geçmiş bana arkadaşlığın önemini ve dostluğu öğretti.Hayatı acısıyla tatlısıyla seviyorum. İlerde hayatımdan beklentim kendime özgün tasarımlarımı yapmak ve markalaşmak istiyorum. Fark yaratmak için bu yolu seçtim.Bilinçli olarak meslek seçebilseydim, altın ve gümüş işletmeciliğini seçerdim.Merak ve hobi olarak başladığım bu yolculukta kendime ait bir projeyle fark yaratmak istiyorum. Bu yolculukta bazı başarı ödülleri aldım bu benim şevkimi arttırdı.Her kadının bir hobisi olmalı,çünkü hobi kişiyi rahatlatıyor günlük kısır döngüden çıkıp derin düşünmeye ve üretim yapabilmen için odaklanmanı sağlıyor.
             Hayatın hangi evresinde olursan ol mutlu olmak için çalışmak ve üretmek insanı hayata bağlıyor. Kendini keşfediyorsun ve her geçen gün yaptığın işte gelişiyorsun. Mukaddes İmre hanımefendi üzerinden hayallerimizi gerçekleştirmemizin yaşı ve sınırı yok. Kendimizi hazır hissettiğimiz her anda bunu gerçekleştire biliriz.Hiç bir şey için geçkalınmış değil. Teşekkürler Mukaddes Hanım bizimle hikayenizi paylaştığınız için örnek olduğunuz için ,
Tokat'ta tarihi Taşhanda ki dükkanda ürettiği otantik takılara ulaşabilir ve güler yüzüyle konuklarını karşılayan  Mukaddes Hanımla doğal taşlar hakkında sohbet etme imkanı bulabilirsiniz.

12 Aralık 2017 Salı

KADIN

Ey kahraman Türk kadını !
Sen yerlerde sürünmeye değil
Omuzlar üstünde taşınmaya layıksın.
                 Mustafa Kemal ATATÜRK

IŞIĞA DOĞRU GÜLTEN

                  Sanatcı sonradan olunmaz sanatcı doğuştan getirdiği özellikleri günü geldiğinde içsel çabalarıyla açığa çıkartan kişidir.Bu özelliklerni bazen dışardan bakan bir göz bir öğretmenin fark eder en yakının daki kişi annen de yeteneği doğrultusunda kişiyi desteklerse Dünya ya iz bırakan bir imzanın atılmasına ,kendi içindeki ışığın doğrultusunda yol almasına ve kişiyi özel kılmasına sebebiyet verir. Belleğinde biriktirdiği renkleri desenleri kendi iç dünyasındaki yorumuyla bize aktarır ve sıra dışı farklı yorumuyla ufkumuzu genişletir.Yaptığı resimlerin tek yönü yoktur dört yönlüdür .şimdi bu hikayenin devamını Gülten hanımın ağzından dinleyelim.
            1970 Tokat'ın kazova bölgesinde doğdum. Dedemin sınırsız bağları bahçeleri vardı .Turhal'dan Niksar'a kadar .6 yaşıma kadar bu bahçelerde ağaç dallarında ovalarda koşturarak büyüdüm çocukluğumu bağları bahçeleri çok özlüyorum. Kışın soğuğunda kıra düşerdi dallara bahçeye sabahleyin erkenden kalkar bahçedeki kırağıyı  incelerdim,şekilleri çok merak ederdim, bahar geldiğinde ağaçların üstündeki çiçeklerin kokusunu içime çeker renklerini incelerdim.Yazın kiraz ağacına çıkar dallardaki kirazların neden farklı olduğunu düşünürdüm. Bir dalda iki kiraz biri al biri beyaz neden böyle diye derin derin düşünürdüm.Toprakla oyun oynardım . Çamur karar küçük heykelcikler yapardım.Doğanın içinde tabiatla büyüdüm. Çocukluğumdaki bu hayat benim belleğimi besledi.Annemler alış verişe şehre giderlerdi bende yanlarında giderdim. Onlar kumaşları seçerken bende pazen,divitim kumaşlara dokunur onları belleğime kaydederdim. Doğanın bana sunduğu her türlü güzellikten beslendim. Yörenin insanlarından giyimlerindeki renklilikten kilimlerinden dokumasından beslendim.6 yaşındayken daha iyi eğitim alabilmemiz için babam  Samsun'a taşınmışlar. Babam ailenin tek çocuğu dedem babamı okutmamış.Malın başında kim duracak seni okutursam demiş.Babam bizim okumamız için elinden geleni yaptı bizi her konuda destekledi. Üç kardeşiz iki oğlan bir kız ben ortancayım.Samsun'a yeni taşındığımız için annem çevreyi bilmiyor bizide sokağa salmıyor. Evde resim yarışması yaptırırdı. Kağıtları ve boya kalemleri önümüze koyar hadi bakalım kim güzel resim yapacak derdi.ilk okula Samsun'da başladım. O yıllarda çizgi film karakterlerini çok çizerdim şekerkız kendi gibi. Orta okula geldiğimde resim öğretmenim annemi veli toplantısında bulup benim hakkım da özel olarak konuşmuş . Kızınız çok güzel resim yapıyor bunun desteklenmesi lazım demiş. O yıllarda yaptığım bir resim Samsun valisine hediye edilmişti.Beğenilmek çok hoşuma gitmişti.Bu başarı bana benim farklı olduğumu hissettirdi.Ama ben herkes gibi okuyup öğretmen doktor mühendis olmak istiyordum.Annemin çabalarıyla ünüversitede güzel sanatlar akademisi resim bölümüne girdim. Annem çok becerikli bir kadındı çok güzel el işleri yapardı bende eline bakardım bende onun gibi yapacağım hatta daha iyisini yapabilirim derdim.Annemle yarış daha sonra ünüversite yıllarında kendimle yarışa döndü. Üniversiteden mezun olduğumda resim öğretmeni olarak tayinim Kars'a çıktı. Babam Kars'a gitmeme izin vermedi okulda kalıp akademisyen olarak yola devam etmemi istedi.Kendimle yarışım bundan sonra başladı hep daha iyisi daha iyisi...
Evliyim iki kızım var ikiside Amerikada ünüversite eğitimi alıyorlar.
Samsun'dan istanbul'a gelmeme kızımın çok katkısı oldu.Sanatın başkenti İstanbul'a gelmek ve tutunmak kolay olmadı.Akademik kariyerden sonra sanatsal kariyere geçmek çok çalışmak gerektirdi. Gece sabahlara kadar çalıştım ,çalışmak çalışmak ,bir erkeğin iki katı çalışmak.Hiç bir şey altın tepside sunulmuyor. Size birisi altın tepside bir şey sunuyorsa özgürlüğünüzü elinizden alacaktır demektir.ilk kişisel sergimi Tokat'ta açtım. Daha sonra uluslar arası ilk sergimi ABD'nin değişik kentlerinde Londra ,Newyork,LasVegas,Los
Angales,SanFransisco,Florida,Hollanda,Chicago,Washington,
Bulgaristan ve Pakistan da birden fazla önemli sergiler gerçekleştirdim. Yurtdışı dahil 23 kişisel sergi açtım.Bir çok ödül kazandım.LasVegas South Nevada Fine Art Museum daimi koleksiyonunda iki eserim yer almakta.Ayrıca Almanya Hagen Osthaus Museum ve Baskı Müzesinde birer eserim bulunmaktadır. Yabancı ve yerli bir çok koleksiyoncuda eserim var. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneğine üyeyim.2010 yılından beri Organik Metastrata adını verdiğim ve isim hakkını aldığım özgün tekniği ile yeni bir uslup yarattım ve kabul gördüm.1999 yılından bu yana beşi Amerikada üçü İngilterede kazanılmış ödüllerim var. En son 2013 Başarı ödülünü kazandım.  Bu ödüller  benim
dahamotive olmamı ve sorumluluklarımı arttırdı daha çok çalışmayı Türk kadınının Dünya sanat camiasındaki bakış açısının temsilcisi olmak insana yük bindiriyor. 2.LICC(London Iternational Creative Competition) Dünya birinciliği ve Amerikan Biographical Institute tarafından verilen son 'yılın kadını ' ödülünü bunlardan ikisi.Resimin yanında şiirde yazıyorum bazen şiirleri resmediyorum.sanatıma aşığım.
Yükselmek için göğe
Ne zaman okur kelebek, 
Uçarken kanadına yazılanı? 
Unuttuğum erdemlerden yeni bir giysi
Dikebilir miyim kendime?
Senden önce dolduruyorlardı şimdi senin olduğun boşluğu
Ve senden daha içli dışlıydılar hüznümle benim.
Evrenin ışığıyla oynuyorsun her gün
Sen çiçeğe ve suya gelen minicik konuk.
Ağaçların dallarında niçin kalır güz 
Yapraklar düşene dek
Soğuk çiçekler yağıyor yüreğime.

"Doğum ölüm yaşam devinim gibi evrensel ortak olguları resmin soyut anlatımının anaforlarında yoğurmayı benimseyerek ölümü olağan ,yaşamı dinamik,hareketleri de anlaşılır kılıyor bir bakıma bizi kendimizle yüz yüze getiren resimlerine hapsetmeyi tercih ediyor "diyor Çerkez karadağ.
             Kompozisyonlarım çoğunlukla beyaz ve siyah zemin üzerinde yaşam buluyor.Beyaz ışıkta varlığa gelmektir,ölüm ise ışıkta yok olmak benim için. İçine dönük içinden beslenen bir sanatçıyım.her eser insanın kendini yeniden keşfidir aslında .Sanatcı içinde sanatsever içinde bu geçerlidir.Kendimi seviyorum,doğayı seviyorum,doğaya inanılmaz saygım var.İnsanları seviyorum,insan olan herkese saygım var.insan olana ama altını çiziyorum.Akademisyen olduğum için sürekli dinamik ve enerjik gençlerle beraberim,onların hayata bakışı enerjileri bana güç veriyor. Onlara destek oldukça onlar başarılar elde ettikçe bende keyif alıyorum. Herkesin bir şekilde sanatla buluşmasını öneririm.Yetenekleri doğrultusunda eğitim alsınlar uzun soluklu bir yol pes etmesinler.Usta çırak ilişkisine dikkat etsinler. Yetenekleri yoksa En azından kenarında köşesinde
dursunlar.Evlerinde bir tablo olsun günün yorgunluğunu onun karşısında izleyerek atsınlar.Müzik dinlesinler,spor  yapsınlar,sadece çalışarak bu hayat geçmez çünkü sanat insanın duygusal alemini besler.
Geçmiş bana en değerli değerin insan olduğunu öğretti.Kadının ne  kadar üstün bir varlık olduğunu  öğrendim. Bir toplumun yükselmesinde kadına ne kadar çok görev düştüğünün farkındayım.Güçlü bireyler  hem kendisine hem de topluma iyi hizmet verir. Analitik zekaya sahip kişinin bakış açısı geniş ,algısı derindir. Kadınlar toplumun problemlerini çözecek,erkek kadının gücünü göstermesi için kol kanat olacak  ben böyle inanıyorum. Çok gezip çok okumalıyız . Görsel belleği doldura bilmek
için çok gezmeliyiz. Ülkemde bir kadın sanatçı olarak devletin desteğini bekliyorum.Anadolu kadınının sesini dünyaya duyurmak ışık olmak kişisel çabayla bir yere kadar.Gençlere tavsiyem hayallerinin peşinden gitsinler.Başka yerleri keşfetmek adına bulundukları yerleri terk etsinler.sürekli arayış içinde olsunlar.
Aşkım sanatım . sanat sadece benimle ol diyor,çok kıskanç bir aşk var aramızda
Gül deyince aklıma kendim geldim ismimden dolayı ,
Birde gülmeyi çok seviyorum ,insanlar ne kadar gülerse barış  o kadar artar  "diyor Gülten İmamoğlu .
        Işığa doğru giden yolda yaptığı ürettiği sanat eserlerine koyduğu isimlerlede geleceğe olan bakış açısını net bir şekilde  belli eden  sanatçının dedesinin çifliğinde biriktirdikleri Türkiyenin bir minyatürü olan yöre halkının ,mozaik yapısıyla insan yaşamlarından aklında kalanlarla oluşturduğu temelin ,yöresellikten evrenselliğe açılan sanatının yapı taşlarını oluştururken köklerinden kopmadan evrenselleşmeyi başaran Anadolu kadınının sesi olacağını nereden bilebilirdi .Benim ben olmama sebep iki kadın dır diyen ,Gülten hanım  ahte vefanın gereği olarak annesinin ve öğretmeninin ismini anmadan geçmeyen bu özel kadının şahsında Atatürk'ün bir sözünü anmadan geçemeyeceğim." Ey Türk kadını sen yerlerde değil omuzlar üstünde taşınmaya layıksın." Bu toprakların yeşerttiği  düşüncenin kadına bakış açısını halk oyunlarınada yansıtan yöre insanının "omuz halayı "oyunuyla bu topraklarda yetişen kadınların, dünyadaki erdemli insanın Anadoludaki mayası olmaya devam etmektedir zamanın ve asrın tanığı kadın."insan ışığa  doğar,ışıktan yok olur."Teşekkürler Gülten İmamoğlu bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için.




9 Aralık 2017 Cumartesi

NİKSAR KÜLTÜR EVİ

             Ne yardan ne serden vazgeçebiliyor insan . Böyle olunca da ne oralısın ne buralı,iki dere bir arada gidip geliyorsun .Nevin  ablanın çocukluğuda böyle geçmiş.
           1964 Niksar doğumlu Nevin abla öğretmen bir babanın kızı.Annesi ev hanımı.Babam  köylerde öğretmenlik yaptığı için beni anneannem büyütmüş . Teyzemle ve dayımla büyüdüm."babam beni özlediğinde köye götürürmüş yanına ,anneannemi özler hemen geri gelirmişim durmazmışım yanlarında. İlkokulu ve liseyi  Niksarda okudum . Lise birinci sınıftayken babama baba artık şehire tayin iste böyle ayrı gayrı olmuyor ben sizi ve kardeşlerimi çok özlüyorum dedim . Babamda şehirde geçinemeyiz diye tayin istemedi. Bende babama kızdım liseyi bırakıp köye gittim.Annem benimle bir ay konuşmadı. Kız çocuğunun okuması gerektiğine inanan  bir insandı. Ben annemin hayallerini kırmıştım.Babam ben köye gidince halı tezgahı kurdu halı dokumaya başladım. Yaz gelince bir tarla soğan ekti  onuda yaptım bende pişman olmuştum okulu bıraktığıma .Köyden kaçış yoktu ancak evlenince olabilirdi.Eşimle tanıştım.Eşime evlenmek için bir şartım vardı beni okuturmusun dedim oda tabiki okuturum dedi ve ben eşimle severek evlendim .Evlenir evlenmez hamile kaldım . İlk oğlumu kucağıma aldığımda çok mutlu oldum onu severek büyüttüm.Derken birde kardeşi olsun dedim ikinci oğlumuda doğurdum. Okula gidemedim okuyamadım.Babam izmire tayin istedi ,annemgil izmire taşındılar.Eşim fotoğrafcıydı.siyah beyaz zamanlarda kazancımız çok iyiydi. Kimseye muhtaç değildik. Fakat renkli baskıya geçilince bizim iflasımız geldi. Çünkü o makineleri alacak paramız yoktu. İzmir çok güzel bir şehir .İzmire annemlerin yanına gidince bizde orada kalalım dedim ama eşim ben buralarda yapamam dedi geri döndük geldik.Eşimin işlerinin bozuk gitmesi sebebiyle,Mecburen ben de çalışmaya ev ekonomisine katkı sağlamaya başladım. Önce evde dolma ,baklava yaparak başladım. Bunlar beni tatmin etmedi .Halk eğitimin kurslarına başladım. Aşçılık eğitimi aldım . Usta öğretici belgesini aldıktan sonra kurs vermeye başladım. Zihinsel engelliler okulunda 3-4 yıl kurs verdim. Çocuklara enazından düğme dikmesini ufak tefek işlerini kendilerinin yapması için öğretmenlik yaptım. Burası yani bu okulda çalışmam benim gelişmemde çok büyük katkı sağladı..40 arkadaş bir araya gelerek hep birlikte bir yer açalım Niksar kültürünü yaşatalım dedik. Derya Buduyulu başkanlığında derneğimizi kurduk.Derneğimizin amacı Niksarlı hanımların geleneklerimizi yaşatacak bilgi ve becerilerini ön planda tutacak ve ihtiyaç sahiplerine iş imkanı sağlayacaktı yani balık vermeyi değilde balık tutmayı amaç edinmişti. Kaybolmaya yüz tutmuş kültürümüzü yeniden yaşatmak canlandımaktı amacımız .Bu niyetle yola çıkınca çok güzel işler yaptık. Öğrenciler okuttuk,yaşlılara baktık,gelir seviyesi düşük ailelere kol kanat gerdik. Durumu düşük ailelerin para kazanmasını sağladık şöyle,hanıma sen neyi çok güzel yaparsın dedik oda dolma dedi biz ona dolma sardırdık kültür evinde onun adına sattık ve parasını kazanın içine koyup tenceresini teslim ettik bu çoğu kadının çok hoşuna gitti herkes evinde oturarak para kazanmaya başladı. Kültür evinde yemekler pişirip kadınların aktif olmasını sağladık.Bu arada kaymakam beyin evine yemek yapmaya gidiyorum oda bana bir katkı sağladı çünkü çocuklarım ünüversitede okuyordu. Bu böylece epey sürdü daha sonra ayrılık gayrılık girdi işin içine yani ihtiyaç sahibi değilde yandaş gözetlenmeye başlandı. Dernek dağıldı. Fakat kültür evi yaşatılsın diye buranın devrini bana teklif ettiler bende kabul ettim eşimle beraber burasını 15 yıldır işletiyoruz. İş başa düşünce ve işin içine girince her şeyi daha iyi öğreniyorsun. Yemek verdiğim insanların gözünün içine bakıyorum beğendilermi diye.Beğeni gelince insan zevkle yapıyor işini. Çalışmak çok güzel para kazanınca dahada güzel şeyler almak istiyorsun.ilk önce arabamızı aldık sonra ev almak istedim nasıl olsa ben bu işi yapıyorum.  İnşaat şiketine gittim dedim ki işçilerinize yemek vermek istiyorum karşılığında da bir daire istiyorum dedim.  Mutahitte  kabul etti.Evimi bu sayede aldım.Yemek yarışmasına katıldım birinci oldum . Anneler gününde yılın annesi ödülünü bana verdiler sağ olsunlar onlara layık olmaya çalışıyorum. İnsanları çok seviyorum işimide dürüstlükle ve özveriyle yapıyorum. Gece sabaha kadar kuşburnu kaynattım akşama kadar yemek yaptım. Kazancımla çocuklarımı okuttum evlendirdim. Aslanlar gibi iki evlat yetiştirdim. Üçtanede torunum var onları çok seviyorum ve özlüyorum.Şimdiye kadar başkaları için çalıştım sıra bana gelmişti. içimde kalan bir yarayı  sarmak için fırsat kolluyordum . Liseyi elli yaşımda bitirdim .Bu sene ünüversite sınavına girdim  kazandım hayalim olan Turizim otelcilik okumak istiyorum. Şu anda  Turizim  Meslek  Lisesinde usta öğretici olarak aşçılık  dersi veriyorum. İçimdeki okuma isteğini ve öğretmenlik aşkını burada tatmin ettim." diyor  Nevin abla her halinden güzellik akan konuşurken bile asaletinden asilliğinden ödün vermeyen bilge kadın yaptığı işi çok sevdiğini söylerken çalışmadan hiç bir başarının olmayacağını vurguluyor.
Nevin ablanın okulundan aldığımız öğretiler.
-İnsanları çok seviyorum
-Bütün gençlere tavsiyem okullarını yarım bırakmasınlar.
-Ne kadar çabalasam ailemle ve kardeşlerimle bir arada olamadım.iki arada bir derede büyüdüm.o yüzden aile bütünlüğüne çok önem veriyorum.
-Hayalim Türkiyeyi ve Dünyayı gezmek
-Pişmanlığı zamanında okusaydım şimdi belki çok farklı yerlerde olabilirdim diyor.
-Azimle yılmadan yürüsünler,en sonunda başarı ve mutluluk onların olacaktır.
-İnsan isteyince her şeyi yapabilir.
-Maddi skıntılar gelip geçici,en kolayı vazgeçmek,ben vaz geçmedim değerlerim için mücadele verdim.
-Kimse korkmasın işe başlamaktan ,işin içine girince öğreniyorsun,cesaretli olsunlar
-Bu işi keşke çok daha gençken başlasaydım,şimdiki aklım 20 yaşımda olsaydı.
-Babaannemin sözlerini hiç unutmadım."severseniz sevilirsiniz "derdi
-"yaşarsanız el beğensin,ölürseniz yer beğensin "derdi.
-"iyi şeyler düşünün iyi şeyler olsun "
-Bu doğrultuda aldığım öğretiler beni olgunlaştırdı.Küçüklerimi sevdim büyüklerimi saydım.
Gül deyince aklıma mis gibi  sağlık huzur dolu güzel bir dünya geliyor aklıma.
           Nevin ablanın hayatı üzerinden okuduğumuz hikayede vurgu azimle yapılan işlerin sonunu mutlaka iyi olacağını tecrübeleriyle onaylayarak bize aktarıyor. Çocukların ailesiyle beraber olması gerektiğinin altını ciziyor ve bir çocuğun iki arada bir derede büyümesinin zorluklarını dile getiriyor. Otorite açısından yoksun olarak büyüyen ve kendi kararlarını kandisi verdiği için hayatta
yapmak istediklerini geçte olsa yaptığını  vurguluyor. Bütün bu yolu yürürken eşiyle birlikte omuz omuza yol aldıklarını her şeyin başı huzurlu bir hayat için eşlerin birbirlerini üzmemesi gerektiğini vurguluyor. Hayatın içinde kopmadan birilerine fayda sağlayıp geleneğini ve kültürünü yaşatmaya çalışan yöresel yemeklerle gelenlere lezzetli ve kaliteli yemekler sunan kültür evinin sahibi olarak yola devam eden örnek bir kadın.Teşekkürler Nevin Arslan Hanımefendi hayat hikayenizi bizimle paylaştığınız için.

8 Aralık 2017 Cuma

SAHİ BENİ MERAK MI ETTİN ANNE!

Hiç unutmuyorum büyük oğlum üniversiteyi bitirip geldiğinde,
Akrabalarını ziyarete gitmişti.
O zaman cep telefonu yok.
Gelir diye bekledim gelen giden yok.
Balkona içeri dışarı girip çıktım haber yok.
Çok merak ettim sabahı zor ettim.
Sabah olunca misafir gittiği evi telefonla aradım.
Oğlum nerdesin nerede kaldın,
Neden haber vermiyorsun kaldığın yeri ben seni çok merak ettim.
Sabaha kadar uyumadım ,
Bir daha haber ver gittiğin yeri  olur mu dedim.
O da mahçup oldu!
SAHİ Mİ ANNE  BENİ MERAK MI ETTiN !  dedi.
Aslında ben seni arayacaktım, haber verecektim ama,
Boş ver üvey anne seni merak etmez dediler,
Bende aramadım Anne,
Sahi beni merak mı ettin Anne!
                                    Dünya köylüsü
                                  Ayla Özdemir Bağ

O BİR MELEK

Annem beni yaylalarda doğurmuş
O yüzdendir yaylaları temiz havayı sevmem.
Yokluk içinde büyüdük ama sevgimiz boldu.
O yüzdendir sevgiyle herşeyi kucaklamam.
Yaradandan geleni baş üstü yaptım.
O yüzdendir kızıma lutuf olarak bakışım.
O yüzdendir bir melekle yaşamasını öğrenişim.
Acıyarak bakmasınlar bana,
Merhametten sevgiden yoksun olana acısınlar,
Ruha umuda engel yok engel egolarımızda,
Olmayan merhametimizde insanlığımızda.
SEVDA ANLTILMAZ YAŞANIR,
SEVDAYI YAŞAMAK GEREK.
Yaşayarak öğrendim herşeyi,
Sabretmeyi, sevmeyi,mücadele etmeyi,dayanmayı,
Ben yavrularımdan öğrendim.
O yüzdendir doluluğum ,
Doldum taşıyorum,
O yüzdendir bu gün burada oluşum.
                        Dünya Köylüsü
                        Ayla Özdemir Bağ

ANNESİNİ YIKAYAN BİLGE

İŞ BAŞA DÜŞÜNCE BİLMEDİĞİNİ BİLİRMİŞ İNSAN,
ONDANDIR BİLGELİĞİM BU VAKUR DURUŞUM.
SEN YAPARSIN GÜÇLÜSÜN DEDİLER,
ONDANDIR BU DİK DURUŞUM.

KENDİ KENDİME TELKİNLERDE BULUNDUM ,
SEN YAPARSIN YAPMALISIN ,BAŞARIRSIN BAŞARMALISIN DEDİM.
YAĞMUR GİBİ AKAN GÖZYAŞLARIMLA,
YIKADIM ANNEMİ DUALAR EŞLİĞİNDE,
İÇİM BENİ DIŞIM ELİ YAKTI.
HAMDIM YANDIM  İŞTE O ZAMAN PİŞTİM.

SEN KENDİNİ BIRAKAMAZSIN ,SAĞLIKLI OLURSAN ,
 HERKES DAHA MUTLU DAHA HUZURLU DEDİM,
ONDANDIR BU ANAÇLIĞIM.

İŞİN ÖZÜNÜ SOGULAYAN ,DIŞ GÖRÜNÜŞE BAKMAYAN ,
SİZİ ANLAYAN iNSAN BULMAK ÇOK ZOR BU MEMLEKETTE,
ONDANDIR ZİRVEDE YALNIZLIĞIM.

BENİ BİR KORUYANIN OLDUĞUNA İNANIYORUM,
KÖTÜ ZAMANDA YANIMDA  OLANLARI HİÇ UNUTMADIM.
ONDANDIR TÜM İNSANLARA OLAN BU VEFALILIĞIM.

TOKAT'TA GİRİŞİMCİLİK ADINA İLK ÖDÜLÜ BEN ALDIM
BU BENİM ŞEVKİMİ ARTTIRDI
ONDANDIR BU MANGAL GiBİ YÜREKLİLİĞİM.

İŞİMİ EŞİMİ AŞIMI ÇOK SEVİYORUM,
TECRÜBELERİMLE OLGUNLAŞTIM,
HAYAT BİZİ İSTESENDE İSTEMESENDE BİLGE KIVAMINA GETİRİYOR.
ONDANDIR KENDİNİ BİLEN BiLGELERE SELAMIM.

                                                DÜNYA KÖYLÜSÜ
                                               AYLA ÖZDEMİR BAĞ

ŞÜKRÜYE'nin KAĞNISI

           Şükrüyenin kağnısıydı o, bayrak yarışında bayrağı eşinden alan menzile varmak için yola kaldığı yerden devam eden , "iriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında ,elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri kınalı ellerinden rüzgar geçerdi,daimi. Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına alını yeşilini kapmıştı ,geçirmişti niceden niceden " Şairin dediği gibi Elif o günkü şartlarda vatan savunmasında yerini almış bugün ise kadınlarımızın omuzlarına yüklenen yük aileyi kurtarma ve bütünlüğünü koruma yolunda eşinin yerine geçen  yola kaldığı yerden yükü ağırlaşarak devam eden, çocukları için hayatın bir kıyısından tutunmaya çalışan, yakınlarınında desteğiyle dik duruş sergileyen ,Bu döngüsellik içinde  hayata onsuzdevam eden bir aşk hikayesi.
               1976 yılında Tokat merkezde dünyaya geldim. İlk ve orta okulu burada okudum Mehmet Akif Ersoy Lisesinden mezun oldum. Üniversiteyi kazanamadım .Beden eğitimi öğretmeni olmak isterdim.Görücü usulüyle evlendim.Ama eşimi çok sevdim bana çok değer veriyordu.Herşeyim dört dörtlüktü ,yersiz bir korku vardı içimde, acaba bu kadar mutluluğun sonu ne olur diye düşünürdüm bazı zamanlar ,korkardım.Beni bırakıp gidecek zannederdim. Alış verişi çok severdi Ben sizin için çalışıyorum kazancımı size harcamayacağımda kime harcayacağım derdi.  Mağzalarda gezerken bir şeyi beğenirdim !bazen gerek yok almayalım derdim ,beni mağzanın kapısında bekletir beğendiğimi alır gelirdi.Eşim çok farklıydı.Arkadaşlarımın eşlerine benzemiyordu.Arkadaşlarım eşlerini çok farklı anlatıyordu ,eve geç gelmeler ,şiddet ,değersizlik kavga etmeler,kıskançlıklar. Ben bunların hiç birisini  eşimden görmedim o yüzden korkuyordum.İşten çıkar çıkmaz eve gelirdi, beraber oturur beraber gezerdik bizi mutlu etmekti bütün çabası.  Beni ehliyete yazdırdı gerek yok sen varsınya dedim olsun bir gün lazım olur dedi. Çocuklarım ve ben eşimin bütün dünyası buydu. İş icabı gittiği yerlere benide yanında götürürdü.Bir gün bayram ziyaretinde arife günü mezarları ziyarete gittik. Eşim "anne burda yer kalmamış yatacaksan havalı yerde yatacaksın "dedi ve o gün mezarlığın en havalı yerinden  mezar yeri satın aldı. Ben bir anlam veremedim yaptıklarına çünkü çok gençtik ölüm bize yakışmazdı.
 Bir gün evdeyiz bende mutfakta birşeyler yapıyorum. İşi bırak gel yanıma otur dedi. Bende olmaz yarım bırakamam kek yapıyorum onu fırına vereyim öyle geleyim dedim. İşim bitti yanına geldim bolkona çıktık şöyle bir etrafa göz gezdirdi derin derin nefes aldı, Ben yarın öleceğim dedi. Saçmalama ne saçmalıyorsun sen dedim, gözlerimin içine bakarak senden bir söz istiyorum dedi. Çok güzel bir mezar istiyorum dedi. Bunu bana yaptırırmısın dedi . Ve o gece saat üçte kalp kırizinden vefat etti.Dünyam yıkıldı. Hatırlamıyorum gerisini,feryat figan. Günler sonra fark ettim İçimdeki korkulardan korkmaz olmuştum. Artık güçlü olmalıydım çocuklarıma hem ana hem baba olcaktım güçlü olmalıydım.
               Bu süreçte bana en çok babam destek oldu hep yanımdaydı. Korkma kızım ben yanındayım sen ne yapmak istersen yap dedi. Eşimin ölümünün üçüncü günü benim kolumda iki kişiyle beraber gerekli yerlere atılması gereken imzaları atmak için gezdim çok kötü bir duygu. Allah kimseye yaşatmasın insan acısına bile doya doya yanamıyor. Sanayideki dükkanın devamı için eşimin amcası karar almış. Bende o acıyla tamam siz nasıl uygun görüyorsanız öyle olsun dedim. Gel zaman git zaman sonra sanayideki dükkanın başına geçmem gerekti. Evimden ekmek almaya gitmeyen bir bayanın sanayide oto boyama işinde hemde hiç mi hiç anlamadığı bir işte görev alması çok zordu. Bir karar vermeliydim . Komşu gezmeleri günler bana göre değildi en iyisi ben babamın ve amcamında desteğiyle bu işe başlayayım dedim. ilk günlerde müşteri gelince ben arka odaya kaçıyormuşum bunu sürekli yapınca bir gün Güngör abi kızım bu işi yapacaksan müşteriyle kendin görüşmelisin senin yaptığın gibi olmaz gelen olunca içeri kaçıyorsun varmısın yokmusun karar ver , Müşterinin yanında olursan ben sana destek olurum dedi.  Ondan sonra içeri kaçmadım 8 yıldır bu işin içindeyim büyüyüm abi küçüğüm kardeşim olarak bende onların ablası yengesi olarak bu güne kadar geldik. Sanayide çalısan ilk kadın benim. İş yerinde en az dört kıyafet bulunduruyorum . Çalışma kıyafeti ,toplantı kıyafeti ,günlük kıyafet,her an bir iş çıkabilir toplantıya gide bilirim.
                 Oğlum hala kabullenemedi,beni çok kıskanıyor. 20 yaşında oldu aynı babasına benziyor.
Kızım beni zorluyor. Çok küçük olduğu için anne babamı unutuyorum diyor . Onun için albüm yaptık her gün unutmamak için o albümü elinden bırakmıyor. Onların eğitimi ve geleceği için elimden geleni yapıyorum. Eşimin amcası bir gün beni karşısına alıp "bak kızım bu çocuklar bizim ölene kadar ama sen bizim soy ismimizi taşımak zorunda değilsin zamanı geldiğinde değiştire bilirsin "dedi. Bu açık yürekliliğinden dolayı amcama kırılmadım. Belliki beni düşünüyordu.Eşimin vefatından bir yıl sonra çok sevdiğim amcasını kaybettik ,kayın pederimin ölümü gözümün önünde dükkanın önünde  oldu ,tır çiğnedi bütün bu ölümler beni gereğinden önce olgunlaştırdı. Hayata daha gerçekçi bakabiliyorum. Eşimin yadigarı kayınvalidem oğlum kızım dördümüz aynı evde yaşıyoruz. İnsan ne yaparsa yapsın bazen kendisi içinde bir şeyler yapmalı,hep siyah giyiniyorum,saçımın rengini bile değiştiremiyorum,şimdi düşünüyorumda eşim beni farkına varmadan bu günler için hazırlamış. Eşimi   çok seviyorum kimseyi onun yerine koyamıyorum. Liseden bir arkadaşım Melih bir gün bana "  Şükriye sen lisedeyken kendi halinde bir kızdın .bu işin içinden çıkamazsın diye düşündüm ama sen benim yüzümü kara çıkarttın başardın zorlukların üstesinden gelmeyi becerdin afferim sana "dedi.
2012 kadın girişimciler onur ödülünü aldım.Ticaret odası kadın kollarına başkanıyım. Aktif bir hayatım var. Çocuklarım için bütün planlarım. Onların sağlıklı ve en iyi şekilde eğitim almaları yönünde gayret    sarfediyorum. Her şey onlar için. Geçen sene oğlumla beraber üniversite sınavına girdim. Halkla ilişkiler tanıtım  bölümünü kazandım. Şimdi o bölümü okuyorum.
İlerdeki hayalim deniz kenarında küçüçük bir kasabada yaşamak ve yaşlanmak istiyorum. Ailecek çocuklarımla beraber gezmek istiyorum.
Eşim bizi bırakıp gitti ama arkasında çok güzel bir onur çok güzel bir hayat bıraktı . Yaşarkende çok sevilen bir insandı .Tokat spor yönetim kurulundaydı . Ölümüde  cenazeside istediği gibi oldu. Çok kalabalıktı. Kimse inanamadı öldüğüne . Şu anda mezarlığın en güzel yerinde ve en havalı yerinde  yüksekte yatıyor. Tokat ayağının altında çok güzel bir mezarı var. Bayramlarda  ve onu çok özlediğimde ziyaretine gidiyorum.
   Şükriye hanımın hayat hikayesi üzerinden okuduğumuz öğretiler...
- Hayatın bize  ansızın neler getireceğini bilemeyiz.
- Bayrak yarışında size sıra geldiğinde tek başınıza yükü omuzlaya bilecek gücü yakınlarınızın da desteğiyle kendinizde bulabiliyorsunuz.
- İyi yada kötü bir karar vermek en güzeli .
- Sevgiyle herşeyin üstesinden gelebilirsiniz.
- Korkularımla yüzleştim,korkularımdan korkmaz oldum. Güçlü olmayı öğrendim tek başıma kalınca.
- Eşimin bana bıraktığı emenetlere elimden geldiğince en iyi şekilde bakmaya çalışıyorum
- En büyük desteğim canım babam hep yanımda
- Ölüm bize en büyük nasihat
- Aile bütünlüğünü bozmadan yola kaldığın yerden devam etmek.
     Hayat devam ediyor bizi olgunlaştırmak kemale erdirmek için elinden geldiğini arkasına koymuyor. İmtihan dünyasında en büyük nasihatin ölümün gerçek yüzünü gördüğümüzde yüzümüzü hakka döndürebilmek."her nefis ölümü tadacaktır. sizi bir imtahan olarak iyilikle ve kötülükle sınayacağız ve hepiniz sonunda bize döndürüleceksiniz." (enbiya35)ayetin dediği gibi döndürüleceğimiz yere yüzümüz ak gidebilmek önemli olan. Şükrümüzü ve hamdımızı her halimizde yaradana sunabilmek." İki kapılı bir handa gidiyoruz gündüz gece, bilmiyoruz ne haldeyiz gidiyoruz gündüz gece "teşekkürler  Şükrüye  Balcı Hanım bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız  ve  tan yerini ağartan seher yıldızı misali bizi aydınlattığınız için ve  kırk kızlardan birisi olduğunuz için.


SEVGİ SANATI

Hümanist psikolojinin önemli temsilcilerinden Erich Fromm’un, “Sevgi Sanatı” adlı eserinden sizler için oluşturduğumuz başyapıt niteliğindeki sözleri…

1.) “Önemli olan sözler değil, davranışlardır. Sevdiğini söyleyen biri yerine, sevgisini gösteren birine inanın.”

2.) “Yanında huzur bulduğunuz insanlar servetinizdir.”

3.) “En zor şartta bile, en kızgın anda bile, en beklenmedik yerde bile, açan şemsiyedir sevgi.”

4.) “Birini mükemmel olduğu için sevmezsin. O, sen sevdiğin için mükemmeldir.”

5.) “Hayatımıza giren herkes değerlidir ama herkes özel değildir. Saygı hepsine, sevgi layık olana verilir.”

6.) “Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz ‘etken ilgi’dir.”

7.) “Sevmek öğretmenin tek yoludur.”

8.) “Sevmek bir eylemdir, edilgen bir duygu değil. Bir şeyin “içinde olmaktır” bir şeye “kapılmak” değil. En genel biçimiyle sevmenin etkin yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.”

9.) “İnsanın varoluş sorununun en sağlıklı ve doyumcul yanıtı sevgidir, dolayısıyla sevginin gelişimine yer vermeyen bir toplum gelecekte insan doğasının bu temel gereksinimini gözden kaçırdığı için yok olacaktır.”

10.) “Gerçek bilgiye erişmenin tek yolu sevme edimidir. Bir insanı ancak nesnel olarak tanıyarak, onun değişmeyen özüyle, sevgi edimi ile kavrayabiliriz.”

11.) “Sevgi olmadan insanlık bir gün için bile var olamaz.”

12.) “Sevmek kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir. İnancı az olanın sevgisi de azdır.”