31 Ocak 2016 Pazar

TECAVÜZ

Sadece tecavüz sokakta kadına değil,
Emeği sömürülen ,
Fabrika da işciye,
Tarlada  çifçiye,
işi ticarete döküp
Bedenlere tecavüz etmediler mi?
Beyni uyutulan
Okulda öğrenciye,
Üniversitede hocaya,
Mecliste millete
makamları kirletip tecavüz etmediler mi?
İhanetle aldatılan
Aile de huzura,
Çocuk esirgemede yetime
Hukukta hakkımıza,
Hor görüp haneye tecavüz etmediler mi?
Gaflet ve delalet içinde
Vatanımız da sınırlarımıza,
Orduda kumpasla ,yargıda iftirayla
İnsanı da parayla kandırarak,
Güvenliğimize tecavüz etmediler mi?
Sporda şikeyle
Sınavlarda Çalınan sorularla,
Oynanan oyunlarla,
Doğruyu söyleyen,Köyün delisine!
Hakka Tecavüz etmediler mi?
          Dünya köylüsü


25 Ocak 2016 Pazartesi

AŞK

Bir tutam sevgi ile
Bir tutam umut birleşirse,
Gülümseme doğar.
Bir tutam gülümsemeyle,
 Bir tutam cazibe birleşirse
Yakınlık doğar.
Bir tutam yakınlıkla
Bir tutam ilgi birleşirse,
Güzellik doğar.
Bir tutam güzellikle
 Bir tutam aydınlıktan,
Güneş doğar.
Bir tutam güneş ile
Bir eli tuttun mu,
Yürekte AŞK...doğar.
          Dünya köylüsü

20 Ocak 2016 Çarşamba

ÇAY

Sırtındaki yük yetmezmiş gibi
Küfeyle çay toplar kadınlarımız...
Sohpetin deminde ,
Sıcacık bir yudum için.
Çaydan geçmiş ayakları ıslak
Gözlerdeki yaştan yanakları...
Cefalı vefalı kadınlarımız...
          Dünya köylüsü

ÇÖZÜLDÜĞÜNDE

Dağların ardından doğan güneş
Basamak basamak yükseldiğinde göğe,
Seni bekleyen var bu şehirde
Buzların çözüldüğünde.
Kar yağdığında yollar kapandığında
Mecbur eder insanı kendisine
Oda sıcaklığında ,çayın buharında
Gözlerdeki sevgiyi,
Sözlerdeki gücü,
Ellerdeki marifeti
Farkettiğinde hatırladığında,
Kaldığın yerden devam edersin yürümeye
Sırların çözüldüğünde...
                 Dünya köylüsü

10 Ocak 2016 Pazar

FETVA

             Her şey önce zihinde başlar .zihninde taşları yerli yerince oturtamayan yanlış düşünür  bağlantıyı kuramaz ve hastalıklı zihinden hastalıklı davranışlar türer.Sağlam ve doğru düşünceye ermenin yolu çok araştırmak kelimenin ilk anlamını bilmek ve yeniliğe açık olmak gelen bilginin en güzeline uymak.
              Hal böyle olunca işe önce kendimizden başlamalıyız .tek yönlü beslenmek insanı hasta yapar o yüzden dengeli beslenmeli ve dengede kalmanın sırrına ermek için çok yönlü düşünmeli çok kanaldan beslenmeli ana damarları açık tutmalıyız.kapalı olursa gelen bilgi bize uğramadan geçip gider.son günlerde ortalıkta gezen zihniyeti bozuk insanların hastalıklı davranışlarının dillerine ve davranışlarına yansımasının rahatsızlığıyla bu yazıyı yazıyorum .Asıl üzücü nokta bu yanlış gidişata  devletin kurumlarının da yanlış fetva vermesi  yanlışı dahada büyütüyor ve bu gidişatın bu yapının çöküşünün bir alametidir bana göre.yanlış sorunun  doğru cevabının olmadığı gibi zihniyeti buzuk insandanda doğru davranış beklemek abes olur.Temennim bir an evvel yetkili kurumların başına işinin uzmanı liyakad sahibi bilir (ehil)kişilerin bu noktalarda görev yapması ve soruların cevaplarını aklı selim sağduyulu kişilerce cevaplanması bilmeyenlerin yolunu aydılatacaktır. Sağlam kafa sağlam vucutta bulunur ata sözünün de bize hatırlattığı gibi oturduğu yerde göbeğini kaşıyarak aklını şeyinin ucunda taşıyanların,akademisyenlerin,salla başını al maaşını yöneticilerin bu  kaim makamları kirletmeye hakkı yok.
         "  Bir kimse kendi benliğini değiştirmedikçe biz o toplumu değiştirmeyiz"ayetinin bizi inşa ettiği gibi önce kendi benliklerimizi değiştirmeliyiz,terbiyesi mümkün hal ve hareketlerimizi en iyi konuma getirmeliyiz.Hastalıklı bölgenin iyileşmesi için tedaviyi derhal başlatmalı,böyle futursuzca ve dengesizce yapılan açıklamalara kulak vermemeliyiz.İçsel dünyasını aydınlatamayan bir insanın dış dünyasındaki hal ve hareketleride karanlık olur.Bu tür insanlardan medet ummak aptallıktan başka bir şey değildir.Gayretimiz ve çabamız her daim iyiden güzelden ve hakikatten yana olup ,Gözümüzü kulağımızı dört açmalı ve uyanık olmalıyız.
       
   

6 Ocak 2016 Çarşamba

ATA SÖZÜ

"HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR."
               Mustafa Kemal ATATÜRK
       

OYUN

Hatırlarmısınız çocukken oynadığınız oyunları
Saklambaç mesela:
Bir ebe seçilir gerisi saklanır 40,50,100 'ze kadar sayılır ve arkadaşların saklanmasına müsade edilir.
Sonra arkam önüm sağım solum sobe denilir  ve oyun başlar.
Saklananları  saklandıkları yerden bir bir bulur ve sobeler ebe ,bazende oyuncu sobeler ebeye yakalanmadan.
Bütün gaye sobelemektir ,ebeye yakalanmadan  canlı kalabilmek ve ebe olmamaktır amaç.
 Bu küçücük oyunun bile bize öyrettiği gerçekleri görebiliyormusunuz.?
Bize verilen 40,50,100 yıllık ömürde diri kalabilmek için içimizde saklanmış güzellikleri insani değerleri bir bir bulup ortaya çıkartmak için çalışmalıyız.kendimizi bu ebelikten kurtarmak için  korkularımızı değerlerimizi,eksik yanlarımızı bir bir bulup gün ışığına çıkartmamız gerekiyor ancak o zaman ebe olmaktan kurtuluruz.Zihnimizin ürettiği vehimler bize sağdan soldan önden arkadan gelir ve bizi yolumuzdan eder.İyi düşünen aklını kullanan  ilk önce sağını solunu önünü arkasını sobeler görür ve kendisini iyi tanıyan etrafınıda iyi bilir ve ona göre hareket eder ,bu oyunda galip gelir.Bununlada biraz övünürüz ,nasılda başardık diye.
Boş eğreti dünya hayatıda buna benzer ,ancak  bir oyun ,tutkulu bir oyalama bir süs kendi aranızda bir övünüş  mal ve çocuklar konusunda bir çoğalma yarışıdır.Nefsine uyup yaptıkların  dünya hayatındaki mal mülk çoluk çocuk,hepsi seni bu dünyada ebelemen için verilmiş birer oyuncaktır.aklını kullanıp oyunu kuralına göre oynarsan ölçülü ve dengeli bir hayat sürersen  diri  kalırsın ve uyanık olursun.
Her oyunun bir kuralı vardır .
Dokuz taş mesela:
Buradada iki gurup var ebe gurubu ve diğer gurup ,
Yani iyiliği savunanlar ve tevhitte birleşenler,diğeride buna engel olanlar
İlk önce dokuz tane taşın üst üste dizildiği bir kale ye topla atış yapılarak taşların yıkılması sağlanır
Sonrada bir araya getirmek için vurulmadan taşları üst üste dizmektir bütün başarı.
Ne kadar da hayatın içinden bir oyun bütün olumsuzluklara rağmen kaleyi koruyabilmek dairenin içindeki  ana taşları  bir araya getirip bütünü koruyabilmek,dağılmadan dimdik durabilmek.Bütün gaye amaç bunu başarabilmek yaşam içersindede öğle değil mi?  Dağılmış ,Parça parça bölük pörçük olan düşüncelerimizi hayatımızı düzene soka bilmek içindir bütün çabamız.Pazılın parcaları gibi bütününde resmi görebilmemiz için harcadığımız zamanın ve emeğin karşılığında başarmanın vermiş olduğu hazdan duyduğumuz mutluluk ve sevinçtir ,başarı.
Önemli olan bu oyunda taşları dize bilmek adına kendini feda etmek ,bütünlüğü sağlaya bilmek,parçada bütünü görebilmek.
Her oyunun bir kuralı vardır
Evcilik oyunu mesela:
Evcilik oyunu anne baba ve çoçuklardan oluşan oyunun kuralı kızsan anne olursun erkeksen baba
Hemen taşlarla evin sınırları çizilir kartondan yada çuvaldan duvarlar yapılır.yada koltuk yastıklarıyla  üstü kapalı bir ev,
 Kapısıda takılınca ev tamam olur .
Yalancı tencerelerde yemekler yapılır gelen misafirlere ikram edilir arkasından kahve,
Yapılan yemeğin tadına doyum olmaz içilen kahvenin hatırına,
Burdanda görülüyor ki insan oğlu kendi soyunu devam ettirmek için evcilik oyununu büyütür ve olgunlaştığında evlenir.gerçeklerle yüzleşir ve sorumluluk bilinciyle yoluna devam eder.bunun bilincine varan insan fedakarca sevgiyle ve özveriyle  yoluna devam eder.Aslında farkına varmadan küçük küçük provası yapılır hayatın,beraber oynanan oyunlarda ekiple çalışmanın uyumunu taa o zamanlardan test ederiz.
Bir yerde okumuştum askerleri yetiştirirken ellerine ilk önce tahta kılıç verilirmiş sonra gerçeğini
İnsanın insana olan aşkı denemeymiş ,hak aşkı karşısında
Yazarlar ilk yazmaya anı,günlük,deneme,öykü,hikaye,masal,roman.... ile  başlarlarmış,
Velhasılı kelam oyun var oyun içinde zerreden külle ....taa ki hakikate ulaşana kadar.
                                           Dünya köylüsü


2 Ocak 2016 Cumartesi

HOŞ GELDİN

           Misafirperverlimizden mi yoksa saflığımızdan mı yoksa alışkanlığımızdan mı  bilmem gelen bütün yılları hep güler yüzlü ,sıcacık evlerde bin bir çeşit lezzetlerle süslenmiş sofralarla ve en sevdiğimiz kişilerle bir araya gelip gideni güle güle uğurladık ,geleni hoşgeldin sefalar getirdin diye karşıladık.Yeni yıl huzur getir sağlık getir diyede ekledik.
           Bu yıl da hiç değişmedi iyisiyle kötüsüyle ayrılıklarıyla özlemleriyle ve bazende hayal kırıklıklarıyla bize yaptığı süprizlerle eski yıla veda edip yeniye kuçak açtık bütün gücümüzle, içimizden geldiği gibi her şeyin en güzelini en hayırlısını en en en enleri diledik.oysa ki bütün bunları yeni yıl bize değil bizim gayretimiz ve çabamızın neticesinde gerçekleşecek olan ümitlerimizin duygularımızın sonucunu yeni yıldan beklemek  noel babadan beklemek çocukluk olsa gerek. Bunu adet haline getirip işin kolayına kaçmak tembelliğimizin sonucu mu acaba diye düşünmeden edemiyorum.beklentilerimiz olmazsa suçlu hazır ,biz sütten çıkma ak kaşık .Her işin kolayına kaçıp zoru görünce kadere sığınmak adet olmuş. Adetlere geleneklere göreneklere  göre yaşanan hayatların bana göre kapalı kapılar ardında  törelere yöreselliğe hapsolmuş olarak yaşanan bu tutsak hayatların atalar dininde ısrar edişimiz yeniliğe açık olmayışımızın bir göstergesi.kolaycılığa kaçmak ve düşünmeden akletmeden fayda sağlamadan ezbere yaşanan ömürlerin bir gün toprak olduğunda anılmayan unutulan zamanlar olmaktan başka bir şey olmadığının farkına varıp kendimizi yenilemenin yeniden format atmanın güncellenmemizin Yeni bilgiyle donatılmamızın zamanının geldiğinin farkına varıp ,bu misafirperverliğimizi yeniliğe açıkbilgi için seferber etmeliyiz.Yıllanmış hükmü kalmamış güncelliğini yitirmiş kokuşmuş hurafe olan aslı olmayan şeylerin temizlenme zamanıdır bu yeni yıllar..unuttuğumuz hatırlayamadığımız yoğunluğumuzdan dolayı ve telaşımızdan dolayı göremediğimiz gerçekleri bir kez daha şapkayı önümüze koyup düşünme zamanı.kimim neyim nerden geldim nereye gidiyorumun farkına varıp ona göre yaşamak için bilinçlenip akletmenin zamanıdır bizim için verilen bu yıllar geriye kalan ömrümüzün ilk gününde bu farkındalıkla başlamak için ilk adımı atma fırsatını bize bahşeden yüce yaradana hamd ile başlamak çok zor olmasa gerek.tabiat kitabını okuduğumuzda doğanın yaptığı gibi bizde giden yılın kötülüklerinin üstünü örtüp beyaz bir sayfa açmamızın gelecek güzel günlerin hatırı için sevgilerimizin döllenmesi için hoşgörülü,kardeşce yaşaya bildiğimiz çoklukta birliği gören gönüllerden olmak için haksızlığa boyun eğmeyen hakkı hakka teslim eden kullardan ollabilmek için çok okumalı çok düşünmeli ve çok gayret etmeliyiz. Şu düzeni bozuk dünyanın düzene girmesi için önce kendimizden başlamalı ve dalga misali  herkesin bu çorbada tuzu olması için bilinçlenp bilinçlendirmeyi görev edinen yüreklerle yolda yürümeye varmısınız .işe hemen başlaya biliriz.gülümsemeyle,bir hayvanın başını okşamakla cehalete karşı bilgiyle,evsize aşsıza projeler üreterek iş imkanları sağlayarak balık vermeyi değil balık tutmayı öğreterek elbirliği ile kolkola yürümeye ne dersiniz.
          Yeni yıl bize bu zamana kadar yapmayı isteyipte yapamadıklarımızı hayata geçirmek dileğiyle yeniliklerle gelsin giden yıldan dersimizi alıp yarınlarımızı daha güzel inşa etmek için gelsin.herşey elimizdeyken fırsat varken keşke dememek için yeni imkanlarla gelsin selam olsun işini aşk ile yapanlara " ne yaparsan yap aşk ile yap"
          Dünya köylüsü