7 Nisan 2023 Cuma

TOKAT

 1. BÖLÜM 

900 ADIMDA 900 YIL

Türklerin Anadolu’daki

900 yıllık mimarlık serüveninin tamamının

900 adım yürüyerek görülebileceği tek şehir

TOKAT

 

Adından bahsedilince, Tokat’a hiç gelmemiş olanların, neden bilinmez bozkırın ortasında sarı, sıcak, sıkıcı bir kent canlanır zihinlerinde. Karadeniz kıyısındaki, içeriye yağış geçişini engelleyen sıra dağların yüksekliği, bu şehirde yağış geçişine müsaade edecek bir rakıma düşmesi sebebiyle oldukça dengeli bir iklime sahiptir Tokat; ne Karadeniz sahilleri kadar aşırı yağışlı ve nemli, ne orta Anadolu kadar kurak, ne aşırı soğuk ne aşırı sıcak. Birbirine paralel ve yeşil ırmağın üç kolunun geçtiği, üç bereketli ovası vardır. 200 metre rakımlı Kelkit Ovasını Kelkit kolu, 600 metre rakımlı Kazovayı Tozanlı kolu, 1000 metre rakımlı Artova’yı Çekerek kolu sular. Tokat’ın en kuzeyinde hem iklim ve bitki örtüsü hem köylerdeki mimari hem de insanlar Karadeniz’le bire bir benzer. Kuş uçuşu 100 km. ötede Tokat’ın en güneyinde ise iklim, bitki örtüsü ve insanlar orta Anadolu ile aynıdır. Farklı yüksekliklerdeki bu ovalar Akdeniz bitkileri hariç bütün Anadolu’daki bitki çeşitlerinin burada görülmesi yanında endemik türleri de içinde barındırır.   Dünyadaki en önemli 12 gen merkezinin dördü Türkiye’de bunlardan ikisi Tokat’tadır.

 

Bu bitki örtüsü zenginliğinin yanında, ticari zenginliği nedeniyle Ermeniler, Rumlar Yahudiler ve çalışmak için diğer şehirlerden gelen zanaatkarlar ve iş gücü ile zaten oldukça çeşitli olan nüfus yapısı; 1877 Osmanlı Rus Savaşı esnasında yaşanan göçlerle; doğudan Çerkezler, Gürcüler, Lazlar, Lezgiler, Karapapaklar, Karaçaylar, Karslılar, Artvinliler, Erzurumlular, Gümüşhaneliler; Balkan Savaşı sebebiyle de batıdan Romanya Göçmenleri, Bulgaristan Göçmenleri, Makedonya Göçmenleri, Selanik Göçmenleri ve Arnavutlar bu şehre göçmüşler ve nüfus çeşitliliğini daha da artırmışlardır.

 

Buna rağmen bu kadar farklı insan kavgasız, gürültüsüz günümüze kadar yaşayıp gelmişlerdir.

 

Sebep nedir? Bunu İbn-i Haldun’un Mukaddimesinden bir alıntı ve Evliya Çelebinin anlatımıyla açıklayabiliriz sanırım.

 

Sosyoloji ilminin babası İbn-i Haldun insanın yaşadığı coğrafyanın ve iklimin, karakterine etki ettiğini söyler.

 

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Tokat'tan  şöyle bahseder.

 

" Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinden sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur.

Halk zevk ehlidir. Gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, yumuşak huylu insanlardır.

 ​Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar sağlam ve güzel olur ki buralara girenler hayran olurlar.

 ​Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayırlı ve bereketli duaları ile bu eski ve tarihi şehir " alimler konağı, fazıllar yurdu ve şairler yatağıdır."

 

Türk’lerin Anadolu’ya gelişinden önce de önemli bir merkezdir Tokat.

 

Bilimsel kazılar sonucunda Kalkolitik/Bakır Çağı’nın (M.Ö 5500-M.Ö. 3000) sonundan itibaren yerleşim gördüğü belirlenmiştir.

 

Pontus krallarının yazlık saraylarının bulunduğu, Roma Pontus Savaşlarına sahne olmuş ve haşmetli Roma İmparatorluğunun, Pontus’lulardan ard arda aldığı yenilgilerden sonra JULİUS CESAR’ın M.Ö. 47 yılında II. Farnakes’i mağlup etmesi sonucunda VENE, VİDİ, VİCİ sözünün söylendiği yerdir, Tokat.

 

Hitit Döneminden itibaren, ipek yolunun önemini tamamen kaybetmesine kadar Tebriz’den,–doğudan- Bağdat’tan –mezepotomya- gelip Karadeniz’e, Bursa’ya ve İstanbul’a –Helenlere, Romalılara, Bizansa, Osmanlıya- giden yolun en önemli duraklarından biri olmuş ve yol sebebiyle hem kültürel hem de ticari olarak oldukça zenginleşmiş bir yerleşimdir.

 

Bizans döneminde bölgenin dini merkezdir.

 

Tokat kent merkezi M.S. 4. yüzyıla kadar, yalnızca yol güzergâhında bulunan bir Roma Kalesi iken Tokat’ın 10 km. doğusundaki paganist bir merkez olan, Komana kentinden İseviliği kabul eden ilk insanların inançlarına yapılan baskı sebebiyle bu kentten ayrılarak, Tokat kalesi etrafında imparatoriçe Eudoksi’ nin himayesinde kurdukları bir kenttir. Şehrin ismi Doksi isminden; Doksiya, Dükiyye, Düket, Tokat  olarak dönüşmüştür.

 

Pek bilinmez ama;

 

Türklerin Anadolu’daki 900 yıllık mimarlık serüveninin tamamının 900 adım yürüyerek görülebileceği tek şehirdir Tokat (Alıntı)