5 Nisan 2019 Cuma

Bağlama Ustası Halil uçar

.            Bağlama Türk halk müziğünde yaygın olarak kullanılan telli bir çalgı türüdür. Yörelere ve boyutlarına göre değişik isimlerle tanınır. Kopuz cura, saz, çöğür, dombra, ikitelli, tanbura, tar vb. Kullanılan tekniğe göre mızrap veya parmaklar ile çalınır.
             "1960 Tokat'ın Döllük köyü'nde doğdum. Babam annem çifçi. Üç kardeşiz. 25 yaşında buradan istanbul'a gittim. Çeşitli işlerde çalıştım. Kamyonetcilik yaptım. Sivas'lı arkadaşlarımın atölyesine malzeme taşırken saz yapan ustalarla tanıştım. Onlardan merak üzerine bende bu işi yapabilirim dedim ve evimin alt katında bir odada bu işe başladım ve ilk yaptığım sazı 600 liraya sattım çok hoşuma gitti. Kendime olan güvenim arttı. Ve bu işi yapa yapa geliştirdim. Şu anda sazı hem yapıyorum hemde çalıyorum. Saz çalmasını köyümüzdeki Şükrü dededen öğrendim. Ailemde saz çalan yok. Ben merak üzerine onuda öğrendim.
          Evliyim 4 çocuğum var çocuklarımın içinde en küçük oğlum sanatla uğraşıyor. Saz çalıyor. Çok zeki ve okumayı seven bir çocuk.
           Binlerce yıl önce atalarımız üç telli kopuz olarak sazı çalmaya başlamışlar ve gelişe gelişe bu zamana kadar gelmiş  son yüz yılda saz sesinin akortuyla gündemde kalmış. 20 yi aşkın saz akortu var. Kısa saplı bağlama, uzun saplı bağlama ve divan dediğimiz sazlar var. Bunlar üç telli ve yedi telli sazlardır. İlk olarak ulu ozanlar bize bu bağlamayla değişler okuyarak öz türkçemizi ve değişlerimizi günümüze kadar taşımışlar. Yakın tarihimizde Aşık Veysel bu işin piridir. Bağlamayı tüm dünyaya duyuran tanıtan Arif Sağ dır. Yeni yetişen gençlerimiz bu işe gönül vererek merakla öğrenmeye devam ediyorlar. Türkiye' de İzmir'de sazı seri üretimle saz yaparlar ve ustalık işçiliği yoktur. Ustaların yaptığı sazda duygu vardır. Sazın teline vurdunmu o duygu direk karşı tarafa geçer ve bu işi yapan dürüst  insanın duygularının yansımasının izlerini bulursunuz her bir notasında bam telinde. Müzikle uğraşan ustadan kimseye zarar gelmez. Elinden dilinden belinden insana zarar gelmeyen insan zanaatla uğraşır ve insanlığa faydalı olur. 30 yıldan sonra Tokat'a geri döndüm ve burada üretime devam ediyorum. Ölene kadar üretime devam edeceğim.Allah'ın izniyle.
Saz yapımını size şöyle anlatayım.
Saz üç kısımdan oluşur. Tekne, kapak ve sap olmak üzere.
Her ağaçtan saz yapılır ama en kalitelisi dut ağacından,  maun ağacından yapılır. Sesi en güzel yansıtan dut ağacıdır. Ağacı keseriz yaşken teknesini oyarız ve kendi talaşı içinde 3,4 ay burada kurumaya bırakırız. Daha sonra talaştan çıkartır atölye ortamında 3-4 sene kurumaya bırakırız. Peyder pey yaptığımız işlemlerle 3-4 ayda sazı tamamlar ve bir sazın doğum dan kullanıma geçme süresi 4-5 senedir. Sazın teline tezeneyle vururuz. Bu şimdilerde naylondan yapılıyor. Eskiden kiraz yaprayından yapılırdı. Ayda 20 tane saz yapıyorum. Bağlama tamiri yapıyorum. Dükkanımızda çırak yok çünkü çırak olarak gelen kişi ilk önce
-bana ne kadar para vereceksin ? diyor işi öğrenme merakı yok para kazanma peşinde. O yüzden bizde çırak yetiştiremiyoruz. Çünkü gençlerimizin sabrı yok merakı yok. Bizde hayat boyu öğrenme devam ediyor. Hala yeni yeni şeyler keşfediyorum öğreniyorum.
              Saz çalmasını öğrenmek isteyen kişilere tavsiyem kaliteli bir bağlamayla işe başlasınlar. Çünkü güzel bir sazın teline vuran insan aşka gelir ve severek bu işe gönül verir öğrenme şevki artar. Burada ailelere seslenmek istiyorum.  Çocuklarıyla yakından ilgilensinler. Onlara örnek olsunlar kitap okusunlar. Zanaat öğretsinler. Çocuklarımızı iyi işlemek lazım çünkü onlar bizim elimizde şekillenecek. Müzik ruhun gıdasıdır. Herkes müzikle tanışmalı ve estürüman çalmalı diye düşünüyorum. Çünkü estürüman çalan insan dürüst olur. Çocuklarımızla ilgilenirsek topluma faydalı hale gelirler. " diyor Halil usta.
Çırak yetşmiyor
Son ustalardan
Hobi olarak bu mesleği yapıyor öğrenmeye devam diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder