25 Ağustos 2023 Cuma

USTALAR AKADEMİSİ

 Zanaatkarlarımız Anadolu’nun mayası olan bu topraklarda yerel tohumların içinde evrensel değerleri barındıran birer hazinedir. 

Kadim şehrimizin kadim ustalarına selam olsun. Türkiye’de ilk tek ve son ustaların bu topraklarda yaşadığını biliyor musunuz.? Ahilik geleneğinden gelen disiplinle yetişen ve usta çırak ilişkisi içinde gelişen, geçmişi geleceğe bağlayan köprünün adıdır usta. Unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarımızı kendi çabaları ile yaşatmaya çalışan şehrimizin tanıtımındaki vitrinde ustalığın mihenk taşını oluşturan eserleriyle bu şehre damgasını vuran bilgelerin sırlarını taşıyan ustalara selam olsun. 

Bir zamanlar bir çok zanaatın baş şehri olan bu şehir bu günlerde ilk tek ve son ustaları ile ayakta kalma mücadelesi verirken, GOP Üniversitesi iş birliği ile ölmek üzere olan zanaatlarımızı yeniden canlandırmak ve yeni nesle aktarmak amacıyla çıktığımız bu yolculukta otantik değerlerimizi koruyarak yine yeni yeniden üretim sahalarını atölyelerde geliştirerek yerel halkın da içinde bulunduğu bir çalışmanın temelini sağ duyulu yöneticilerimizin önderliğinde yapabiliriz. 

Yağ var un var şeker var ne duruyoruz helva yapalım. 

Usta var öğrenci var malzeme var ne duruyoruz üretime başlayalım. 

Amacımız 

1- Unutulmaya yüz tutmuş zanaatlarımızı yeniden canlandırmak usta çırak ilişkisi içinde disiplinli bir çalışmayla bilgiyi bir sonraki nesle aktarmak . 

2- Bu akademinin öğretim görevlileri alaylı ustalardan oluşacak. 

3- Bize ait olan otantik değerlerimizin üretimi ile şehrimize ve insanımıza istihdam sağlamak ve markalaşarak değer katmak. 

4- Üniversite bünyesinde verilecek olan bu eğitimler uluslar arası öğrenci kabul ederek sürekli eğitim merkezlerinden gelir sağlanacak ve bu zanaatların doğum yeri olması nedeniyle  dünya çapında geçerliliği olan sertifikaların verilmesi eğitimdeki kalitenin bir göstergesi olacak. 

5- Öğrencilerimizi kahve köşelerinden kurtarmak için sigortalı çırak olarak ve harçlık karşılığında bu zanaatların öğrenilmesi cazip hale getirilerek öğrenciye ekonomik destek sağlanmalı. 

6- Otantik ürünlerin dış satış pazar ağları kurularak üretimin dış ticaret ayağı ehil danışmanlar tarafından bağlantılar kurularak sürekliliği sağlanmalı. 

7- Ustalar akademisi çatısı altında etnik kimliğe uyruğa ve cinsiyete bakılmaksızın bir olmanın üretim yapmanın uygulamalı örneğinde sosyalleşmenin ve fikir birliğinde buluşmanın özüyle kurulacak dostlukların ülke ve dünya barışına sağlayacağı katkı tüm yürekleri insanlığın zirvesinde buluşturacaktır. 

8-Bütün bu üretimde kullanılacak olan malzemenin üniversite tarafından karşılanması ve kazanılan gelirin adaletli bir şekilde paydaşlarla paylaşılması herkesi ziyadesi ile memnun edeceğinden sürekliliğin esası devam edecektir. 

9- ilk etepta 12 ustalıkla başlayıp ilerleyen süreçte ustalık sayısını arttırabiliriz. 

10- Ustalar akademisi çatısı altında çalışmak isteyen ustalarımıza bulundukları ilde, ülkede, görev yapma imkanı sunulmalı ve çırak yetiştirmesine destek verilmeli. 

11- Şehrimizin tanıtımına katkı sunacak olan Ustalar Akademisi gelen yerli ve yabancı turistlere bu atölyeler gezdirilmeli minik bir etkinlik düzenleyerek gelen turistin belleğine bu güzellik tohumları atılarak unutmayacağı bir sunum yapılmalı. 

12- Ustalar Akademisinde üretilen ürünler bir satış dükkanında havaalanlarında, şehir merkezinde ve sosyal medya sitelerinde satışa sunularak ekonomik anlamda gelir sağlanmalı. Bu sistemde  üniversitenin bölüm öğrencileri aktif görev almalı. 

13-Ustalar Akademisinin öğretim görevlileri işinin ehli 20-40 yıllık ustalar olmalı. Alaylı yoldan gelerek, diploma zorunluluğu olmamalı. Kadro, okuma yazma bilmeyen, ilk okul mezunu ordinaryüs profesörlerden oluşmalı. 

14- Şehrimizin üreten düşünen uygulayan emektarlarını bir çatı altında toplayan bu düşünce ustalarımıza gerçek manada hakettikleri değeri hem kariyer anlamında gemde ekonomik anlamda verilerek gerçekçi bir çalışmanın insan onuruna kattığı o yüce duygunun ilk örneğini şehrimizde kurmanın ve örnek olmanın gururuyla sağ duyulu tüm yöneticilerimizin desteğiyle hayata geçmesi herkesi mutlu edecektir. 

Bu çalışmada ilk iki yıllık ve Dört yıllık öğrenciler 

en az 950 saat ders alarak 

Haftada iki gün bir yılda 

Haftada bir gün iki yılda 

bu eğitimi alarak üniversite tarafında verilecek olan yan alan sertifikası ile öğrenci hayata bir sıfır önde başlayarak mezun olur. 

Ustalıklar

1-Yazma&Baskı ustalığı

2-Bakır ustalığı

3-Deri ustalığı

4-Ahşap oymacılığı(sepet-oyuncak)

5-Urgan örme sanatı 

6-Aynalı Çarık 

7- Çini sanatı 

8- Telli zurna -Kaval

9- Özgün ustalıklar(tiyatro-Şair)

10- Keçe ustalığı

11-Moda Tekstil (dokuma)

12- Kilim dokuma

13-Gastronomi  aşçılık 

Anadolu’nun mayası olan Tokat’ta Tarım ile turizm birleştirilmeli ve bize has olan yiyecekler tanıtılmalı, ekşi Mayalı ekmek yaygınlaştırılmalı. Yaşayan efsane ustaları ile yaşayan şehirin ruhunu yansıtan özellikler dikkate alınarak eko turizm köylerimizde uygulamalı eğitim yapılmalı.

Bu ustalıklarda bize ait otantik değerlerin üretimi yapılmalı. İnsanın doğal yapısına uygun üretimler yapılarak faydalı yaşamın mutluluğuna katkı sunulmalı. 

Bu Ustalar Akademisinde gönüllü olarak görev almak ve üniversitelerde söyleşi yaparak hem zanaatlarımızı hem şehrimizi hemde en önemlisi  mutedil olan insanımızı tanıtmak için ayda bir üniversitelerde yapacağımız söyleşilerle bu konunun altı çizilmeli ve dikkat çekerek öğrencilerimizin zanaata yönelmesi sağlanmalı. (2 bin )Ustalar kitabı ile öğrencilerimiz imza etkinliğinde buluşturulmalı. 

1-Tokat Gazi Osman Paşa üniversitesi ve bölümleri 

2-Amasya üniversitesi 

3-Sivas cumhuriyet üniversitesi 

4-Ordu üniversitesi

5-Samsun 19 Mayıs üniversitesi 

6-Yozgat  üniversitesi 

7-Çorum Hitit Üniversitesi 

8- Kayseri Erciyes Üniversitesi 

9-Kahraman Maraş Üniversitesi 

10- Hatay üniversitesi 

Bir yılın sonundaki istatistiksel bilgiler toplanmalı rapor edilmeli ve bu çalışma ikinci yılında tüm bölgelere tüm Türkiye’ye yayılmalı. 

Amacı geleneksel el sanatlarımızın devamlılığını sağlayacak olan bu usta çırak ilişkisi içinde 

Fayda çıraklıktan yetişen usta yetiştirmek 

Sonuç olarak üreten bir yerde ekonomik kazancın ve bilginin ehil ellerde devamlılığını sağlayarak çalışmanın önemini vurgulayarak mutluluğun insan sağlığı üzerindeki psikolojik iyileşmenin yaşayarak test edilmesinin altını çizmek, değer görmek, emeğinin karşılığını almak. Bedensel faaliyet, zihinsel faaliyet ve maddesel faaliyetin bir arada olduğu bu çalışma ivedilikle hayata geçmeli. Üretilen ürünler dış ticaret bağlantıları kurularak  satışa çıkartılmalı.(e-ticaret)

21 Ağustos 2023 Pazartesi

Hatice Güçlü

Havuz başı sohbetlerinde bu akşam ülkemizin güzide şehirlerinden olan Kahramanmaraşlı bilge kadın yaşadığı bütün olumsuzluklara rağmen yüzündeki gülümsemeden güç aldığınız Anadolu kadını, 58 yaşında ölüm, ayrılık, deprem gibi bir çok olumsuzluğa göğüs geren ve gelecek çok daha güzel gelecek inancını yitirmeden hayata pozitif bakan ve etrafına ışık olan Kıymetli Hatice Güçlü Hanımefendinin hikayesini sizlerle paylaşacağım. 

            1965 yılında Kahraman Maraş merkezde doğan Hatice Hanımefendi sülalede 14 erkek kardeşin arasında tek kız olarak dünyaya gelir. El bebek gül bebek,  bir eli yağda, bir eli balda evin göz bebeği olarak büyütülür. Sevdiği genç ile 17 yaşında evlenir. 5 çocuğu olur. Üç kız, iki erkek. Olmadık bir anda olmadık bir zamanda  Eşi gencecik yaşında amansız bir hastalığın pençesinde can verir. Hatice hanımefendinin ağzından  hikayenin gerisini dinleyelim.

“ Evli kaldığımız süre içinde eşimle birbirimize can diye seslenirdik. İsmimizi söylemezdik. “Ne oldu can. Ayrılmazdın bir an yanımdan, ne oldu can, bensiz bir yerlere gitmezdin, şimdi esen yellerde misin, ne oldu cannnnn🥲

Can gidince bende eve gömdüm kendimi.  Vedası olmayan tek ayrılık ölümdür. Hem giden ölür hem kalan. 5 çocukla 30 yaşında bir başına kaldım. Benim için hayat mücadelesi ondan sonra başladı. Hem ana hem baba oldum. Beş çocuğu kimseye muhtaç etmeden büyüttüm, okuttum , evlendirdim. 

Tam herşeyi yoluna koydum derken soğuk bir kış günü sabah saat 4:17 de gürültü ses ile yatağın beni havaya fırlatmasıyla  uyandım. Ne olduğunu anlayamadım. Bir dakika sonra pencereden dışarıya baktığımda her taraf ana baba günüydü. Deprem olmuş bütün evler yıkılmış. Oturduğum ev  yıkılmadığı için depremden sağ kurtuldum. Çelik kapı sıkışmış kapıyı açıp evden dışarıya çıkamadım.  Çocuklarım ve kardeşlerim beni  kurtarmaya gelmiş. Uzun uğraşlar sonunda kapıyı araladılar oradan çıktım. Aşağıya indiğimizde kar, kış ,kıyamet, yağmur,  soğuk, feryat figan seslerrr, mahşer yeri kimse kimseye yardım edemiyor herkes enkaz altında kimse yokmu diye sesleniyordu. Çok acı kimseye yardım edemiyorsun elinde aletin yok. Çok zor günlerdi. Bir çok arkadaşımı depremde kaybettim. 7 ay oldu şehir enkaz yığını hala temizlemeye çalışıyorlar. Bütün anılarımız gitti. Bizim için artık bu şehrin bir anlamı kalmadı. Hayat devam ediyor. Geriye bakmadan önüme bakıyorum. Gelecek çok güzel gelecek ümidim bu yönde. Çok şükür çocuklarımla ve 8 torunumla birlikte yaşıyorum. Ömrümü onlara vakfeyledim. Çocuklarım için yaşadım. 

Hayatta pişmanlığım yok. Gezmeyi çok seviyorum. Hayata gülmeyi çok seviyorum. 

Bazı şeyleri depremden sonra daha iyi anladım. Mal biriktirmek ahmaklıkmış. Yiyeceksin içeceksin çocuklarınla birlikte anı biriktireceksin. Depremde milyoner yattılar evsiz parasız kalktılar. Depremden sonra her şeye daha anlamlı bakmaya başladım. Paylaşmanın değerini daha iyi kavradım. Veren el olmanın çok kıymetli olduğunu öğrendim. Verdikçe arınıyorsun. Biriktirmek güzel bir şey değil. Annem şöyle dua ederdi. “Allah gökten yağdırsın siz yerden toplayın yavrularım “ derdi. Hiç daralıp bunalmadım, çok şükür Allah’ıma her şey için hamd ediyorum.  Ağlayanın malı gülene hayretmez yavrum. Eşimden kalan malları bizlere layık görmediler bize mal vermediler ama onlarda hayrını göremediler. 

Sağlığınız yerindeyse en büyük servete sahipsiniz. 

Parayla sağlık satın alamıyorsun. Kafaya hiç bir şeyi takmayın. “Yakışırken giyin, öğütürken yeyin”derdi annem. Her şeyi vakti zamanında ve yerinde yapın. 

Gençlerimize şöyle seslenmek istiyorum. yakışanı alın markaya takılmayın. Elbiseye urbaya değer vermeyin onun içindeki cevhere değer verin diyorum. 

Gençlerin hepsini çok seviyorum…

Yalnız geldim, yalnız yaşadım, yalnız gidiyorum. Anı yaşamasını öğrendim. Dernek başkanlığı yaptım. İhtiyaç sahiplerini gözetledim. Zenginden aldım fakire verdim. Vermek te nasip işi Allah bazılarına vermeyi nasip etmiyor. Veren el alan elden üstündür. Biz böyle gördük atadan. Bu görgüyü uygulamaya çalışıyorum . Çocuklarımada  bunu öğrettim.” diyor bilge kadın Hatice Güçlü hanımefendi. 

Sohbetine muhabbetine doyamadığımız Hatice hanım bir derya. Her sözü yaşanmışlıklarla kaydedilmiş,  altı çizili bir pusula. Hayat öylede geçiyor böylede geçiyor. Yarada tevekkül edin gerisini düşünmeyin diyor.  Hayat hikayenizi bizimle paylaştığınız için çok çok teşekkür ederim. Güzelliklerde buluşmak dileğiyle…

Dünya Köylüsü 

Ayla Bağ 

18 Ağustos 2023 Cuma

ZEYNEP BULUT KARAKÜÇÜK

              Hikaye dinlemesini ve hikaye anlatmasını çok seviyorum. Havuz başında yeni tanıştığım güzel insanların izni ile  “Dünya köylüsü ile Sizin hikayeniz”sohbetlerinde bu akşam  güler yüzü ile etrafına ışık saçan, yaşı küçük olmasına rağmen olgun ve vakur duruşu ile dikkat çeken, kara gözlerinde sakladığı yaşam öyküsünden etkilendiğim hikayeyi 

Zeynebim Zeynebim allı Zeynebim üç köyün içinde şanlı Zeynebim türküsünün eşliğinde  sizlerle paylaşmak istedim.            

              1985 yılında Antalya Serik’te dünyaya gelen Zeynep Hanım ilkokulu bitirdikten sonra annesiyle birlikte pamuk tarlalarında çalışmaya başlar. Zeynep hanım 19 yaşında görücü usulüyle evlenir. Cicim ayları bitmeden eşinden şiddet görmeye başlar. Çevre baskısı elalem ne der korkusu ile yapılan zulme boyun eğer. Dünyalar güzeli iki kız çocuğu dünyaya getirir onların sevgisi ile avunmaya çalışır ama zulme dayanamaz, 13 yıl sonra bu evliliğe çok üzülerek son verme kararı alır. İki kız çocuğunun velayetini babasına bırakır ve özel eşyalarını aldığı bir çanta ile bir bayram günü baba ocağına geri döner. Çalışmaya başlar. Haftada bir gün çocukları ile görüşür. Onlarla özlem giderir. Kaderinde var olan bu ayrılığa boyun eğer. 

Günler aylar geçer, Ana ocağı dar gelir, kendisini bu evde sığıntı gibi hisseder. Bu itilmişliğe kakılmışlığa büyük bir cesaretle karşı çıkar, aldığı karar ile valizini topladığı gibi çalıştığı otelin lojmanına taşınır. Burada tanıştığı bakışı, sözü, davranışı çok merhametli olan bir beyfendi ile arkadaşlık eder. Çok düşünür, acabaları, keşkeleri, cevabı olmayan soruları korkak yüreğini pır pır attırır. Ama mutluluğu arayan yüreğine yani kendisine ikinci bir şans verir. Sevdiği delikanlı ile sade bir nikahla evlenir. Aradığı mutluluğu değerli bir evlat ile taçlandırır. İki kızı bir oğlu olan Zeynep Hanım hayatın ne getireceğini bilmeden aldığı nefesi helalinden çalışarak kazandığı para ile evlatlarının mutluluğuna adamış bir hanımefendi. Okuyamadığı için okutmadıkları için çok pişman. Hayatında bir çok keşkesi var. Keşkelerle dolu bir hayat yaşamamak için kendi kararlarınızı kendiniz alın diyor. İkinci eşini tarif ederken 

Hayatın çemberinden geçmiş, bütün zorlukları görmüş, iyiyi ve kötüyü ayırtedebilen bir beyefendi. Bana çok kıymet veriyor iki kızımı kendi evladından ayırt etmiyor. Onu çok seviyorum. Onunla tartışmak bile çok güzel diyor Zeynep hanım. Aradığım mutluluğu kendime verdiğim bu ikinci şansta buldum. MUTLULUĞU ARAYAN HERKES KENDİSİNE İKİNCİ BİR ŞANS VERMELİ diyor. 

              37 yaşında feleğin çemberinden geçerken iki kız çocuğuna hasret kalmanın verdiği  acının ateşinde pişerek olgunlaşan, hayata pozitif bakan, İkinci baharında aradığı mutluluğu bulan Değerli Zeynep Bulut Karaküçük hanımefendi hikayenizi bizimle paylaştığınız için çok çok teşekkür ederim. Güzelliklerde buluşmak dileğiyle…

Dünya Köylüsü 

Ayla Bağ 

17 Ağustos 2023 Perşembe

ÜNZİLE

 ÜNZİLE 

ÜNZİLE kaç koyun ediyor?  diye sormayacağım. 

Güzel memleketimin cennet kokulu güzel insanları…

Bir Anadolu, bir dünya kadar kıymetli.

Gezdiğim yerlerde çok sıcak samimi insanlarla tanışmak Anadolu’nun o saflığını taşıyan insanlarının varlığını görmek beni umutlandırıyor. 

Torosların eteğinde gezerken Atatürk’ün şu sözü geldi aklıma “Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.” memleketi ayakta tutan bu saflık ve doğallıktır diye düşünmeden edemiyorum. Antalya’da tanıştığım rafting rehberi ÜNZİLE  ile sizleride tanıştırmak istiyorum. 

ÜNZİLE 20 yaşında Acil tıp teknisyenliğini okumuş ikizler-rafting kuruluşunun rehberi bir Kadın. Babası küçük yaşta vefat ediyor. Annesi dört çocuğunu bakıp büyütüyor, okutuyor. Köprülü kanyondaki Karabük köyünde en doğal en samimi Antalya’nın en güzel rafting tesislerinden birisini işletiyor. Anne yemek işi ile ilgileniyor. İkiz kardeşler ÜNZİLE ve kardeşi Tolga rafting rehberliği yapıyorlar. İkiside üniversite mezunu. Tolga su ve orman ürünleri işletmesi bölümünü bitiriyor. Botlarına bindiğiniz anda kendinizi rehberin söylemlerine teslim ediyorsunuz ve başlıyor yolculuk. Eğer ilk defa bindiyseniz acemiliğin ve saflığın verdiği korku ile rehberin hikayelerini ağzı açık dinliyorsunuz. 14 km lik kulvarı 2-3 saatte alıyorsunuz ve hayatınızda ilk defa deneyimlediğiniz bir etkinliğe sevdiklerinizle birlikte kulvarı başarıyla tamamlamanın sevincini derin ve serin sulara atılarak kutluyorsunuz. 

Bu süre içinde ÜNZİLE kaptan erkek rakiplerine taş çıkartırcasına işine olan hakimiyeti ve işini çok severek aşk ile yapması beni kendisine hayran bıraktı. Espirili, gündeme hakim, okuduğu okulun bilgisi ile etrafına güven veren korkmayın! Acil müdahaleye hazırım diyerek içimize saldığı korkuyu güvene çevirmesi kaslı kuvvetli fiziki yapısıyla uzun sürmedi. 

İçimden Sezen Aksu’nun ÜNZÜLE kaç koyun ediyor? şarkısını mırıldanırken , 

ÜNZİLE  ben bu sulara aşığım abla bir yere gidemiyorum, köyümü çok seviyorum dedi. O zaman anladım kaç koyun değil, 

ÜNZİLE Bir Anadolu, 

ÜNZİLE Bir Dünya. 

Irmağının akışına, Köyüne sevdalı ÜNZİLE yi yeşil gözlerinden sarı saçlarından tanıdım. 

Adını yüreğime yazdım…

Buraların bekçisi, koruyup kollayıcısı, yürekli cesur, cömert, bilgili ve güler yüzüyle torosların eteğinde kurduğu , dumanı tüten çadırında buz gibi yayık ayranını ve gözlemesi ile bizi ağırladıktan sonra uğurluyor. Yine bekleriz biz hep buradayız diyor… 

En kısa zamanda görüşmek dileğiyle diyerek mutlu mesut ayrılıyoruz…

Yolunuz düşerse muhakkak uğrayın bir ayranda siz için 

Güzelliklerde buluşmak dileğiyle…

#inzüle#ikizler-rafting#toroslar#yörük

#dünyaköylüsüaylabağ#anadolu