26 Kasım 2015 Perşembe

GÖZLER

Sevginin yeşilini gördüm gözlerinde,
Uçsuz bucaksız ovalarda,
Siyahının derununda
Hardalı gördüm zerrede.

Sevginin kahverengisini gördüm gözlerinde,
Sarp yalçın kayalık dağlarında.
Siyahının derununda
Firavunu gördüm secdede

Sevginin mavisini gördüm gözlerinde,
Ummana daldım,kanat çırptım göklerde
Siyahının derununda
Nur gördüm bedende

Sevginin siyahını gördüm gözlerinde,
Gönül yarası zeytin karası
Siyahının derununda
Cevheri gördüm kor özünde.

"Diller ,eller yalan söyler ama gözler asla"
      Dünya köylüsü

25 Kasım 2015 Çarşamba

KADIN

Dünyada kadın olmak,
Diri diri toprağa gömdüler,
Merhamet fışkırdı dallarından.
kara kara çarşafa sardılar,
Sevgiyle baktı gözlerinden.
Çatı çatı evlere  kapattılar,
Mutluluğun türküsünü dillendirdiler
Yinede vaz geçmediler ,Öldürdüler.
Oysa ki kıymetini bilemediler,
Elmasların ,altınların ,pırlantaların,
Çünkü sarraf değildi hiç birisi.
Kadın
Asyada....
Amerikada....
Avrupada....
Afrikada.....
Antartikada....
Avusturyada.....kadın
İnsanlığın anası kadın
İnsanın kendisi kadın.
               
                         Dünya köylüsü

24 Kasım 2015 Salı

BENİM BAŞ ÖĞRETMENİM

          BENİM BAŞ ÖĞRETMENiM
              Bugün 24 kasım öğretmenler günü herkes bugün öğretmeninin elini öpecek ve gününü kutlayacak. Güzel dileklerde bulunacak minnettarlıklarını dile getirecek. İyi ki varsınız iyi ki benim öğretmenimsiniz, diyeceğiz ve anılarımızı tazeleyip kimi zaman gülerek kimi zaman gözlerimiz dolu dolu yad edeceğiz geçmişimizi, öğretmenlerimizi.
             Hz Ali "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum "demiş. Yirmi dokuz kere kırk yıl eşittir ...Ne ömür yeter ne nefes bunun altındaki gerceği şöyle yorumlamak istiyorum. Türk toplumun da kırk sayısının yeri çok değerlidir ve önemlidir. Kur-anı kerimde de kırk olgunluk yaşı olarak geçer ve akıl baliğ diye bahsedilir. Bir insan kırk yaşına kadar bilmediğinin öğrencisidir. Yani nefsimizin elinde oyuncak olan halimizle bir gün ruhumuzun çağrısındaki elifi fark etmektir. Bütün çabamız sessizliğimizin sesi olan o diriliğe ulaşmak için her hadiseden sonra öğrendiğimiz gerçekle dosdoğru elifi keşfetmektir. Yunus'un "bir kazana koydular kırk yıl kaynattılar hala pişmemişsin dediler" söylemi bana bunu hatırlattı. Yani insanoğlu Akıl baliğ olana kadar (fark edene kadar)onu hayat pişirir. Yaşadığımız olaylardan çıkarttığımız sonuçlar bize yön verir. Aklımızı kullanırsak;  bizim olgunlaşmamız için sefalet ve mürüvet arasındaki bu yaşam savaşında doğruya, en gerçeğe ulaşmamız için bize birer öğretmendir her şey. Bizde ne eksikse ve o  eksik olan bilgiyi en doğru şekilde kimden alıyorsak nereden öğreniyorsak bizim öğretmenimiz o dur. Bu hayat okulunda unuttuğumuz bilmediğimiz gercekleri bize bazen bir ilim sahibi muallim, bazen yaşadığımız acı olaylar, ayrılıklar, ölümler bazen çok sevdiğimiz evcil hayvanımız köpeğimiz, kedimiz, bazen komşumuz, bazen bir dilenci, bazen doğal afetler, okuduğumuz kitaplar kısacası  evren, doğa, insan baktığımız her şey deneyimlediğimiz her olay bizim için bir eğitici öğreticidir. Bize her şey  O'nu hatırlatır bakmasını bilirsek...
          Bizim baş öğretmenimiz  "oku oku oku yaradan rabbinin adıyla oku, o insana bilmediğini öğretendir." Alak süresinin ilk ayatlerinden Allah olduğunu öğreniyoruz. Allah'ın yap dediğini yapan kulak veren ve onun sözünden dışarı çıkmayan Manevi önderimiz Muhammet Mustafa'da gördüğümüz  güzel ahlak bizim eksik yanlarımızı tamamlamamız için bir örnektir.Elifi öğrenmek için çıktığımız bu yolculukta 1450 yıldır söylenen bu gerçeğin günümüze gelene kadar üstünün örtülmesi kirletilmesi ve gerçeğin yeniden ortaya çıkartılması için Mustafa Kemal Atatürk'ün açtığı  bu yolda gösterdiği hedefe hiç durmadan yürüyeceğime and içerim. Hayat okulundan Kamil insan olarak mezun olmak için, İnsanlık yolunda yürüyenlerin anlamlı dünyasında, güzelliklerde  buluşmak dileğiyle...Selamlar sevgiler...
                            Dünya köylüsü
                                  Ayla Bağ

20 Kasım 2015 Cuma

UTANMAK

"NE ZAMAN BİR KÖYLÜ GÖRSEM,ŞEHİRLİYİM DEMEYE UTANIRIM"
Utanırım kendimden ,düşüncelerimden, davranışlarımdan
        Dünya köylüsü

8 Kasım 2015 Pazar

"ASLANLARA KARŞI"

             Bugün günlerden pazar .Birinci lig Galatasaray Tokat belediyesi plevne spor voleybol maçından izlenimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Saat ikide başlayan maç dört gibi Tokat belediyesi plevne sporun üç  bir galatasaray voleybol takımını yenmesiyle sonuçlandı.
            Yediden yetmişe herkes oradaydı .Babalar ve oğulları,Anneler ve kızları ,Dedeler ve torunları.Tüm Tokat halkı var gücüyle sonuna dek Tokat plevne sporu destekledi.Molalarda  Tokat sarması halk oyununu oynayan,maçın devre arasında plevne marşını  hep bir ağızdan söyleyen"Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük osman paşa
Plevneden çıkmam diyor" sporun  birleştirici bir güç olarak karşımıza çıkması ,spor etkinliklerinin  desteklenmesi ve bu tür aktivitelere gençlerin teşfik edilmesi için el birliyiyle ne lazımsa yapılması  gerektiğine inananlardanım.Geçmiş yıllarda  güreş sporunda Hüseyin Akbaş'ı dünya şampiyonu ,Halter sporunda  Emirseyit'li Mete Binay'ı da dünya şampiyonu çıkartan bu topraklar azimle çalışmanın  sonuçlarını görmek isteyen gençlere örnek olsun.Sulusokak gençlerine örnek olan 3 numara Ali içmeyiz'i maçta göstermiş olduğu  performansından dolayı tebrik ederim.Ali' nin şahsında tüm oyuncuları tebrik ederim.Galatasaray gibi bir devi( isminden ve imkanlarından dolayı) evinde gerekli özeni ve misafirperverliği gösterip üç bir yenmek bizim gibi sevinmeye ve başarıya aç bir toplumu zaferlerinizle  ayağa kaldırdığınız için yediden yetmişe bu sevinci hepimize yaşattığınız için emeği geçen herkese  teşekkürler.Başarılarınızın devamını diliyorum.
            Anadolu'daki imkanlarla istanbul'daki imkanların eşitsizliği karşısında aslanlara karşı maça bir sıfır yenik başlayan bu köy çocuklarına imkan verilirse daha nice güzelliklere imza atabileceklerinin göstergesi olsa gerek bu başarılar.Sporun Müziğin ve Sanatın birleştirici evrensel gücüne inanarak insanların  daha güzel bir dünyada daha güzel mutluluklarla yaşamaları dileğiyle...
         

6 Kasım 2015 Cuma

"ŞOFÖR"

              Bugün haberlerde bir otobüs şöförünün kalp krizi geçiren bir yolcuyu hastaneye yetiştirme çabasını izlerken söylediği söz çok dikkatimi çekti "kendi ailem gibi düşündüm" ve oyüzden elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışması empati duygusunun ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor.
               Keşke herkes işini yaparken birisine bir söz söylerken karşısındakinin yerine kendisini koysa"Sana yapılmasını istemediğin bir hareketi başkasına yapma "der atalarımız .Bende "sana yapılan hareket çok hoşuna gittiyse sende başkasına yap"diyorum.empati duygumuz ancak böyle gelişir.Hep bana hep bana insan kendisini bir şey zanneder ,bir sana bir bana yani al gülüm ver gülüm bir görev gibi ,ama en güzeli ihtiyacı olana karşılıksız yardım edebilmekte,bunu başarabilene ne mutlu.Teşekkürler şöför kardeş bize karşılıksız iş yapmayı ,unutulan değerlerimizi bize tekrar yaşayarak gündeme getirdiğin  ve hatırlattığın için çok teşekkürler.
           Halen insanlık ölmemiş,yaşadığımız bu dünyada kimden ne öğreneceğimizi bize zaman gösteriyor."Dünya üzerinde insanlar bir direktir.bu direkler üstünde sevgiye ait bir not vardır."şoför kardeşin üzerinden okuduğumuz bu not bize insanlığımızı hatırlattı." Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir.bir insanı kurtaran yaşatan tüm insanlığı kurtarmış gibidir."ayetini bana hatırlattı.Tekrar tekrar teşekkürler,gösterdiğin çaba ve gayret için...Bugün yaptıklarınla yarınlara umut olduğun için...

5 Kasım 2015 Perşembe

"TESADÜF"

            Dünya küçük dağ dağa kavuşmaz ama insan insana ummadığın anda kavuşur.Bugün sanki yazdan kalma bir gün eskiler buna pastırma sıcakları derler .herkes sokaklarda bizde eşimle beraber şöyle bir gezelim dedik .Tokatın taşlı yollarında.Tam sivri tekkenin orda, kelebek mobilyanın önünde yıllar önce eğitim merkezinde yanyana lojmanda oturduğumuz arkadaşımızla karşılaştık, olmadık yerde olmadık zamanda .O da aklından geçirmiş arasam da görüşsek  diye,üniversiteye konferans vermeye gelmiş,tesadüfün bu kadarı şaşkınlığımız geçtikten sonra taşhana bir çay içmeye geçtik.sohbet muhabbet özlemişiz hocamın kahkahasını.dünya köy oldu diyorumda inanmıyorlar,tesadüfün böylesine ne denir bilmiyorum.
          Yıllar önceydi Antalya'ya tatile gidecektik oğlum gelmek istemedi bende oğlum arkadaşın var onunla buluşur gezzersin dedim.oğlumda anne onun telefonu yok yolda görsem tanımam beşyıl oldu görmüyorum dedi.Antalya'ya geleli üç gün olmuştu oğlum anne ben çarşıya gidiyorum gezmeye dedi bende belki arkadaşınla karşılaşırsın oğlum dedim ve gülerek uğurladım.Akşam eve döndüğünde çok sevinçli  ve mutlu bir şekilde içeri girdi .Anne bugün tam otobüsten indim ne yöne gideceğime kararvermek için sağa sola bakındığımda tam karşımda arkadaşımı gördüm  hiç değişmemiş ve akşama kadar onunlaydım yarında sözleştik yine buluşacağız dedi.koskoca Antalya'da arkadaşına yolda raslamasının sırrı neydi.
        Bunun gibi tesadüflerin örneği çok var .yıl 1994 kız kardeşim Ankara'ya iş müracatında bulunacak fakat gidip dönmesi imkansız bir gün kalması gerekiyor bizimde tanıdığımız arkadaşımız var ona söyleyeceyiz sizde kalabilirmi diye.kız kardeşim koskoca beş milyonluk Ankara'da Kızılay'da karşıdan karşıya geçerken kırmızı ışıkta duran arkadaşımızın arabasının önünden geçiyor tesadüfen .(Türk filimlerinde olanları kınamayın  sizinde başınıza gelebilir.)onlarda onu tanıyor ve sesleniyor arabadan el kol hareketi derken ve uygun bir yerde durup kız kardeşimi alıp evlerinde  misafir ediyorlar.sonrada  bizi arıyorlar biz kiminleyiz haberiniz  varmı diye.ey güzel Allahım sen ne büyüksün.
        Örnekleri çoğaltmak mümkün bunun gibi olaylar herkesin başına gelmiştir işin ilginç tarafı milyonda bir ihtimal olan bu olasılıkların tesadüfen gerçekleşmesine ben mucize diyorum .yeterki sen yürekten iste seni duyan biri var.