5 Nisan 2019 Cuma

Bakıcı Ustası Mehmet Küçük

          Kültür Turizim Bakanlığı Devlet sanatkarı Mehmet Küçük usta Tokat'taki son kuşak bakırcı ustalarından birisi. Tarihi 10 bin yıl önceye dayanan bakırcılığın, günümüzde Levha şeklindeki bakırı "tavla topla" tekniğiyle ürettiği  honca tepsisi,  kildan, güğüm ve ibrik ürünleri Ankara kültür bakanlığı müzesinde sergilenmektedir."Gülen şehir Tokat "terminalinin önündeki  bakır ibriği (470 kg) yapan ustayı Taşhandaki mekanında ziyaret edebilirsiniz. Selam olsun binlerce vuruşla bakıra şekil verenlere...
           Unutulmaya kaybolmaya yüz tutmuş ,geçmişi insanlığın tunç devrine kadar dayanan bakırcılık sanatı Tokat'taki son kuşak bakır ustalarıyla yaşatılmaya çalışılıyor. Tokata has honca tepsi yapımı ve kildan yapımında farklı desenlere imza atan Mehmet ustanın söylediklerine kulak verelim ve dinleyelim bakırın öyküsünü...
           "Bakırcılık sanatının ana merkezleri Diyarbakır ,Gaziantep,Kahramanmaraş ,Erzincan,olmak üzere diğer illerdede küçük ölçekli yaşatılmaya ayakta tutulmaya çalışılıyor.Değer görmesi işçilik ve kalite açısından el emeği göz nuru olan çalışmaların getirisi olmadığı için bu sanata talep yok.Sabırlı olmayan bu işi yapamaz. Yapılan işin talep görmesi elbetteki şevkimizi arttırıyor. İşime aşığım severek yapıyorum. 50 yıldır bu sanatın içindeyim daha usta olamadım bilmediğim çok şey var. Herkes usta olamaz. Sanatkarlık ayrı birşey, ustalık ayrı.Ustalığında sonu yok ilmin sonu olmadığı gibi. 
            Bakırcılıkta kalaycılık, dövmecilik, modelcilik, cilacılık, toplamacılık hepsi ayrı bir sanat dalıdır. Ben hepsini tek başıma yapabiliyorum. Bakırcılık sanatı tavlama toplama dediğimiz vuruşlarla bakırı inceltiyor ve levhaya ona göre şekil veriyorsun. Ben her ustanın yaptığını yaparım ama her usta benim yaptığımı yapamaz. Bakırcı ustası iyi beslenmeli evinde huzurlu olmalı çünkü akşama kadar örsün üstünde  bakır levhaya çekiç sallıyorsun.Sinirli olursan bakır levhaya hızlı vurursun ve delersin bir işe yaramaz yaptığın iş. İnsan güzel şeyler yapmak üretmek için çabalıyor. Ürettiği satılmassa ümidi kırılıyor. Benim eserlerimdeki emzik modelini ve karın modelini hiç bir usta veremez. Diğer ustaların yaptıkları kaynaklıdır. Benim yaptıklarım tek parcadır. Toplama mayalı emziği Mehmet usta yapar. Bir malzemeyi en az 100 kere tavlayacaksın toplayacaksın ki eser çıksın. Binlerce vuruş için bazen dizini örs olarak kullanacaksın. Bu işin bir ölçüsüde kulaktır. Kulağa gelen sesin tonuna göre vuruşunu yapacaksın.Sanatcı has olmalı hashas olmalı. 
              Bazen hayata küstüğümüz anlar oluyor değer görmediğin zaman ben bu işi niye yapıyorum ,çocuğumun karnını doyuramadıktan sonra iyi şartlarda yani doğal gazlı bir evde oturamadıktan sonra bugünün şartlarında bir arabam olmadıktan sonra bu işi niye yapıyorsun diye kendimi çok sorguladım. Halen kendime ait bir evim yok sobalı bir evde oturuyorum. İşe yürüyerek gidip geliyorum. Çocuklarıma yük olmadan kendi geçimimi sağlamaya çalışıyorum çünkü başka yapacak bir işim yok ben bu işe aşığım getirisi istediğimiz gibi olmasada,yetkililerden devlet büyüklerinden gerekli ilgiyi değeri görmesede ben işimi seviyorum. Eşimi seviyorum, eşim çizimleri yapıyor ,onunla beraber burada bu sanatı kendi çabalarımızla yaşatmaya ve ayakta tutmaya çalışıyoruz. Rızkı veren Allah'tır. Bu güne kadar aç kalmadık çok şükür." diyor bakırcı Mehmet Küçük usta.
         Her mesleğin zorlukları olduğu gibi kolaylıklarıda var elbetteki ama el işi göz nuru alın teriyle yapılan işlerin hak ettiği gerçek değeri görmemeleri kazançlarının düşük olması bu sanata ilgiyi düşürsede gönül ehli tevhit ustası bakırcı amcanın kendi kişisel gayretiyle bir dik duruş sergilemeye çalışması takdire şayan bir tavır. Bakıra şekil veren ustanın anlattıklarıyla insana şekil veren Rabbimin öğretileri nasılda örtüşüyor."Demir tavında dövülür "ata sözünün de bize hatırlattığı gibi insan çektiği sıkıntıların üstesinden geldiği sürece ve dersini aldığı oranda insan olma yolunda ilerliyor demektir. Bütün bu darbeler vuruşlar bir bakırın şekil alması içinse ,Gönül 
ehli olabilmek için sabır ve yılmadan aşkla insanlık yolunda yürüyenlere, her 
vuruşunda Allah diyenlere...selam olsun 
Tokat'ın  Kültürel mirasları...2

TOKAT'TA  BAKIRCILIK...


Bakırcılık, külçeden levha haline getirilen bakırın ocakta tavlanıp çekiç darbeleriyle istenen şeklin verilmesiyle ortaya çıkan bir sanattır. Bakırcılık başlı başına bir sanat olarak Türk sanatı tarihi içinde iz bırakmıştır. Bu konuda çalışmış değerli bakır ustalarının paha biçilmez eserleri dünya müzelerini süslemektedir. Bakırdan yapılan ürünlerin kullanımı önceden oldukça yaygındı. Tokat bu anlamda bakırcılığın merkezi konumundaydı. Tokat kalhaneleri bunun en büyük örneğini teşkil etmekteydi. Bu kalhanelere hammadde halinde gelen bakır mamul madde haline getirilir ve piyasaya sürülürdü.

Tokat'ta işlenen bakırın İstanbul'a gönderilmesinde Samsun limanı önemli merkezi noktayı oluşturuyordu. Çünkü İstanbul'a nakliyatta denizyolunun kullanılması hem güvenli hem de maliyeti düşürmesi açısından önem arz etmekteydi. Tokat bölgesinden getirilen bakır cevheri Samsun limanlarında hazır vaziyette bekleyen gemilerle İstanbul'a nakledilmekteydi. Çoğu illerde olduğu gibi günümüzde Tokat'ta da bakırın yerini plastik kaplar, çelik tencereler, teflon tavalar vb. sanayi üretimi ürünler aldığı için bakır kullanımı oldukça azalmıştır. Önceleri bakır yetiştirenden ustalar iş yapamaz duruma gelmeye başladı. Bu anlamda bakıldığı zaman bakırcılık da bakır kullanımına paralel olarakbitme noktasına gelmiştir. Bakır kullanımının yaygın olduğu dönemlerde ürünler süslemeden uzak günlük kullanıma uygun şekilde yapılırdı. Bakır ürünlerin daha sağlıklı olması ve bakırda pişen yemeklerin daha lezzetli olması bakıra yönelimi arttırmaya başlamış olsa da günümüzde bakır artık ederin bir köşesini süsleyen dekoratif eşya durumuna gelmiştir. Bakırcılar da günümüzde genellikle bu amaca hizmet eden ürünler ortaya koymaya başlamış olsalar da yapılan ürünler kalaylı ve günlük kullanıma uygun olarak devam etmekledir.

Bakırdan eşya üretilirken kullanılan malzemeler;

ocak, bakır, makas, örs ve çekiç. Dövme tekniği ile yapılan bakırda öncelikle külçeden levha haline getirilen bakır, ocakta tavlanarak işlenecek duruma getirilir, usta hangi form üzerinde çalışacaksa kafasında tasarladığa o şekle göre bakırı örs üzerinde çekiçle döverek istenilen şekli verir. Sonrasında kalaylanır \e işlemeleri yapılır.

Tokatla işlenenler genellikle.

Şerbetlik: Söz. nişan kesmede kullanılır.

Kildan: Hamama giderken kadınlar lif ve sabun koyar.

Hindi Lengeri: Pehlili  pilav konulan sunum tabağı.

Honça Tepsi: Damat ve geline, ilk gece verilen yemeklerin konulduğu 5 veya 6 gözlü tepsi.

Kirpikli Sallan: Kenar süslemesinden dolayı bu adı almıştır.



Ekmek Kazanı: İçine yöresel ekmek koymak için kullanılır.

Şamdan: Mumluk

Çerez Tası: Bayramlarda gelen çocuklara karıştırılmış çerez vermek için kullanılır.

Bakırın işlenip, istenilen şeklin verilmesi oldukça zahmetli ve emek isteyen bir iş. Bir ürünün ortaya çıkması süsleme şekline ve yapılacak ürünün boyutuna göre bazen günlerce sürebiliyor. Sabır bu işin en önemli parçalarından bir tanesi binlerce çekiç darbesiyle nakış gibi işlenen bakır bitliğinde ona bakan ustanın bütün yorgunluğu gider ama verdiği emeğin karşılığını alması da yapılan ürünlerin pazarlanmasıyla mümkün. Aksi takdirde bu gibi zanaatlar yok olma durumuyla karşı karşıya kalacaktır.



Kaynak:

SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS TOKAT

Tokat Valiliği


Tokat Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Yayınları 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder