19 Aralık 2022 Pazartesi

Japonca Kavramlar

  Japoncada çok güzel bazı kavramlar ve anlamları


1.Oubaitori: Kendini başkalarıyla kıyaslama! Herkes kendi zamanı geldiğinde farklı biçimlerde çiçek açar. Kendini başka birinin yoluna göre yargılama. 


2.Kaizen : Sürekli geliş. Hayatının tüm alanlarında kendini sürekli geliştirmek için çabala. Küçük değişimler birikerek büyük fark yaratır. 


3.Wabi-Sabi: Kusurluluğu kucakla. Hiçbir şey sonsuza dek sürmez, hiçbir şey eksiksiz değildir. Kendindeki ve başkalarındaki kusurları kabul et. Kusurdaki güzelliği bul. 


4.Gaman: Zorluklar karşısında vakur ol. Zor zamanları duygusal olgunluk ve özkontrolle karşıla. İhtiyacımız olan, sabır, sebat ve hoşgörü. 


5.İkigai: Var oluş amacını bil. Sabah seni yataktan kaldıranın ne olduğunu  tanımla. O konuda kendini geliştir, tutkulu ol ve dünyanın bir ihtiyacını karşıla. Anlam budur. 


6.Shikita ga nai: Kabul et ve bırak gitsin. Bazı şeyler kontrolümüz dışındadır. Değiştiremeyeceğin şeyi kabul et ve yola devam et.


7.Shu ha ri: “Öğrenci hazır olduğunda öğretmen ortaya çıkar. Öğrenci gerçek anlamda hazır olduğunda öğretmen ortadan kaybolur.” der Tao te Ching. 

Shu ha ri, bir tekniği öğrenip onda ustalaşmanın yoludur. Bilgi edinmenin üç aşaması vardır: 


Shu; tek bir ustanın öğretilerini takip ederek temelleri öğrenmek. Büyük ustaları taklit etmek de bu aşamadadır. Ha; denemeye başlamak, ustalarından öğrenmek, öğrendiklerini pratiğe entegre etmek. Ri; bu aşama inovasyon yapmakla ve öğrenilenleri farklı alanlara uyarlamakla  ilgilidir.


Shu ha ri, bana araştırmacı Benjamin Bloom’un yeteneğin gelişim evrelerini hatırlattı: Oyun, uzmanlaşma, içselleştirme. Aklın yolu bir. 

(Alıntı)


13 Aralık 2022 Salı

Masal Eğitimi

 Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, uzak mı uzak bir diyarda bir kral yaşarmış. Masallar bilinmezlik üzerine başlar ve sonra hayalin gerçeklikle olan bağlantısıyla bizim kulağımıza bir mesaj fısıldar. Haydi gelin bu mesajları hem anlatabilmek hem de duyabilmek için masalların sihirli dünyasına bir yolculuk yapalım.

 
Masal nedir?
Masal, kuşaktan kuşağa aktarılan, olağan üstü kişilerin başından geçen olağan dışı olaylarını anlatır.  Masal gerçeküstü kişi ve olaylara dayanır. Aynı zamanda gerçeğe dayanan bir yönü de vardır. Gerçekliği hayali hale getirir.
 
Masalın özellikleri nelerdir?
Masalların iki temel özelliği vardır:  
Olağanüstülük
Öğüt verme
Masallar bize hayatımızın noktalarını farklı bir biçimde birleştirmeyi öğretiyorlar.
 
Masal anlatıcılığı nedir?
Kültürden kültüre aktarılan mirasın devamını sağlayan masal, anlatılacak bir hikayenin paylaşılmasıdır. Kültürden kültüre farklılık gösterse de masal anlatıcılığı hayatımızda çok önemli bir role sahiptir. Hepimiz bir hikaye anlatırız. Anlatılan bu hikayeler görünmeyen bir iple birbirine bağlanır ve bizi hayali bir dünyaya sürükler. Bu görünmeyen ip masaldır, anlatılandır. Bu hikayeler en eski topluluklardan itibaren bizi birbirimize bağlamıştır. 
 
Masal anlatıcısı kimdir?
Eski Türk geleneklerinde masal anlatıcıları geçimlerini sadece masal anlatarak geçirirlerdi. Özellikle kabilelerde masal anlatıcısının çok önemli görevleri vardı. Büyük bir kayıp, hastalık, buhrandan sonra masal anlatmaya başlarlar ve başka işte çalışmazlardı. Aynı zamanda geleneksel kültürümüzde ‘Meddahlık’ çok önemli bir yeri olan masal anlatıcısıdır. Taklit yetenekleri çok gelişmiş olan meddahlar buldukları her köşe başında, insanlarla bir araya gelerek hikayeler anlatırmış. Bilinin tüm masal anlatıcıları ‘Dengbejler, Aşıklar, Masal anaları ve Masal ataları’ da yüzyıllar boyu anlatılan hikayelerin gerçekliğiyle hayalini birleştirerek masallarını nesilden nesile aktarmışlardır.
 
Masal anlatıcısı nasıl olunur?
Masal anlatıcısı olmak için resmi bir eğitim almanıza gerek yoktur. Çünkü herkes bir hikaye anlatabilir. Bazısı çok renkli ve heyecanlı anlatır bazısı daha sade ve düz anlatır. Peki bunun nedeni nedir? Masal anlatıcısı olmak için doğuştan bir yeteneğe mi ihtiyaç vardır. Elbette hayır. Bir hikaye anlatmak için pek çok hikaye dinlemeli ve okunmalıdır. Aynı zamanda ne kadar çok hikaye anlatıyorsak o kadar ustalaşacağımız bir sanattır masal anlatıcılığı. Merak ve heyecan hayatınızdan hiç eksik olmuyorsa hayatın her anında bir hikaye duyabilir ve onu anlatabilirsiniz. 
 
Anne- babalar çocuklarının masal anlatıcısı olabilir mi?
Kesinlikle! Anne-babalar bu konuda oldukça yeteneklidirler. Çünkü çocuklarına sayısız hikaye okumuş ve anlatmışlardır. Bu konuda sayısız deneme-yanılma yoluyla hikayeler anlatarak aslında kendilerini çokça geliştirmiş ve tecrübe kazanmışlardır. Bununla birlikte öğretmenler ve konuşmayı çok seven insanlarda masal anlatıcısı olmak için bir adım öndedir.  Fakat gönülden isteyen herkes bir gün çok daha iyi bir hikaye anlatıcısı olabilir.
 
İyi bir hikaye anlatıcısının özellikleri nelerdir?
İyi bir hikaye anlatıcısının iki yönü çok kuvvetlidir.

1)İyi bir hikaye anlatmak için bunu yeteri kadar gönülden istemeniz gerekir. Adeta hikayeyi yaşamak ve içinden geçmek gibi. Anlatılan masallar bizim kulağımıza bir şey fısıldar ve bize bir mesaj verir. Kendi hikayemizle bir bağ kurarız. Bu mesajı keşfederek heyecan ve merakla anlatırsak çok daha iyi bir masal anlatıcısı olabilirsiniz.
2) Hikaye dinlemeyi sevmek ve hikaye avcısı olmak. Bir hikaye anlatıldığında hemen oraya giderek, kulağınızı açıp ilgiyle hikayeyi dinliyorsanız, bu hikayeler aklınızda ve defterinizde kalıyorsa sizde iyi bir masal anlatıcısı olabilirsiniz.
 
Masallarla terapi olur mu?
Bir hikaye bize şifa verebilir. Eğer ona bakarken kendi yansımamıza bakabilirsek. Kendimizi olduğumuz halde görmek zordur bazen. Bir aynanın karşısında nasıl duracağımızı seçebiliriz ve görmek istemediğimiz kusurlarımızı saklayabiliriz. Masallar ise bize gerçekliğimizden bir yüzümüzü görme şansını tanıyor. Yer, zaman, mekan ve kişiler bilinmez iken aslında asıl görmemiz hikaye bize anlatılıyor. Araştırmalar masallarda kullanılan metaforlar ortak bilinç altımıza hitap ettiğini ve bizi iyileştirme sürecine dahil ettiğini söylüyor.  
 
Masal Anlatıcılığı eğitimi nedir?
Masal anlatıcılığı eğitimi bu işi daha profesyonel bir meslek olarak yapmak isteyenler için eğitimin sonunda sertifika alabildiğiniz oluşturulmuş bir eğitim sürecidir. İsteyen herkes bu eğitimlere katılarak iyi birer masal anlatıcısı olabilir. 
 
Masal anlatıcılığı çocuklarda hangi durumlarda kullanılır?
Masal terapisi ile konuşma bozuklukları, depresyon, anksiyete, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, hiperaktivite gibi psikolojik sorunlar ile ailede yaşanan çatışma, boşanma ya da ayrılık durumları,
  • Duygusal, fiziksel yâda cinsel tacize uğramış çocuklar,
  • Evlat edinilmiş çocuklar,
  • Kayıp yaşamış çocuklar,
  • Aile içi şiddet gören çocuklar,
  • Kronik hastalığı olan çocuklar,
  • Dikkat eksikliği tanısı almış çocuklar,
  • Öfke problemi olan çocuklar,
  • Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar.
 
Hikaye ve masal anlatıcılığın çocuklar üzerindeki faydaları nelerdir?
  • Masallar gerçek ile hayal arasında çocukların hayal gücünü genişleterek soyut düşünme becerisini destekler.
  • Dil gelişimine ve okuma sevgisinin kazandırılmasına katkı sağlar.
  • Hissedilen öfke gibi yoğun duyguların boşaltılmasına ve anlamlandırılmasına olanak sağlar. 
  • Ebeveynleriyle daha güçlü bağlar kurmasını ve ilişkinin güçlenmesini sağlar. 
  • Çocukların davranış problemlerinde iyileştirici rol oynar.

“dünyanın duyduğu masallar değişirse, dünya değişir”
 

Eğitim İçeriği

  • Masal nedir? 
  • Masalın özellikleri nelerdir?
  • Masal anlatıcılığı nedir?
  • Masal anlatıcısı kimdir?
  • Masal anlatıcısı nasıl olunur?
  • Anne- babalar çocuklarının masal anlatıcısı olabilir mi?
  • İyi bir hikaye anlatıcısının özellikleri nelerdir?
  • Masal anlatıcılığı çocuklarda hangi durumlarda kullanılır?
  • Hikaye ve masal anlatıcılığın çocuklar üzerindeki faydaları nelerdir?
  • Masal Anlatıcılığı eğitimi nedir?
  • Masallarla terapi olur mu?

(Alıntı)

12 Aralık 2022 Pazartesi

MASAL KÖYÜ

          

                Değerli okuyucularım, kıymetli arkadaşlar son çıkan masal kitabı hakkındaki köşe yazımı sizlerle paylaşıyorum.Masal geçmiş ile geleceği birbirine bağlayan en sağlam köprüdür. Geçmişte İz bırakan koca bir yaşanmışlığın damıtılarak hayatın özünü gerçeklikten kopmadan sembollerle olağan üstü yaşantıların bir çırpıda şimdiki zamanda yani anda ki edebi aktarımıdır masal. Bu masalı dinleyenlerin üzerindeki etkileşimi o kişinin GELECEĞİNE yön verir. Ve geleceğin en büyük inşası MASALLARLA  olur. Bazen de kendine has olan hayallerini hayata geçirerek yeni bir masal yazarsın.  

Bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar, bizim masallarımız bir varmış Pir varmış diye başlıyor. Bilinmezlik üzerine başlayan masal hayalin gerçeklikle olan bağlantısıyla okuyucunun kulağına bir mesaj fısıldar. Haydi gelin bu mesajları hem anlatabilmek hemde duyabilmek için masallarım sihirli dünyasına bir yolculuk yapalım.

         Kütüphanelerimizde yer alan masalların 10 tanesinden 9 ‘u yabancı kaynaklı imiş. Bize ait olan masal kitabı bir tane. Bu gerçek beni çok derinden yaraladı. Farkına varmadan bende iki çocuğumu 9 yabancı bir yerli masalla büyütmüşüm. Bu toprakların masalını yazmak üzere yola çıktım. 

Mustafa Kemal Atatürk “ Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” diyerek önce kendi değerlerimizden başladım. Bu masallar onların  aidiyet duygusunu, Türklük bilincini, vatan sevgisini ve özgüvenini geliştirecektir. Türk töresi evrensel ahlaki değerlerin bütünüdür. 

 “ASLA ŞÜPHEP YOKTUR Kİ ! TÜRKLÜĞÜN UNUTULMUŞ BÜYÜK MEDENİ VASFI BUNDAN SONRAKİ GELİŞİMİ İLE GELECEĞİN YÜKSEK MEDENİYET UFKUNDAN YENİ BİR GÜNEŞ GİBİ DOĞACAKTIR”Anadolu’nun kadim insanlarının oluşturduğu değerlerden oluşan kolektif şuur denizinden doğan güneş tüm dünyayı aydınlatacaktır. 

Bu topraklarda yaşamın değerini sırrını ve kıymetini bilmek ancak şuurlu insanların görevidir. 

Kılavuz köklerden beslenen, mantık ve duyguyu harmanlayarak dengede tutan Anadolu insanı tüm insanlığın öncüsüdür. 

Büyük işler yapmanın üç sırrı: Hayal Kurmak, Soru sormak, Akıl ve Bilim yolunu izlemek!.. 

Bilenler bilmeyenlere anlatmalı,

Çocuklarımıza tarihi anlatırken, Teoman'dan, METE HAN'dan başlayalım. BİLGE KAĞAN' ı anlatın, ATTİLA 'yı öğretelim.FATİH’i  ve ATATÜRKÜ anlatalım.

KIZ çocuklarına DÜNYANIN İLK KADIN hükümdarı olan TOMRİS HATUN 'u Anlatalım ki kendisini, DEVLETİN BAŞINA KAĞAN olarak hayal etsin..

DEVLETİN KAĞAN ve HATUN ile EŞİT yönetildiğini anlatalım. 

İLK ÜSTTEĞMEN KARA FATMA’yı, NENE HATUNLARI…

Anlatalım ki, 

TÜRK çocuğu ATALARINI tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendisinde kuvvet bulsun. 

İşte bu gerçeklik üzerine kadim şehrimizin kadim değerleri ile yola çıkarak Dünyanın ikinci Türkiye’nin birinci büyük mağarası üzerine yazdığım “Ballıca Mağarası Masal Köyü” masalında bir çok değerimizi motifler halinde satırlar arasına nakşeyledim. Okuyucu bu masalda kendi yöre insanını ve tarihini daha yakından tanıma fırsatı bulacak…

“Bu Toprağın Sırrı”masalı ile çocukları doğaya ve aile büyüklerinin yanına davet ettim. Haydi gelin köyümüze geri dönelim dedim. Çünkü topraktan koparılan insan oğlu teknolojiye ve yapay zekaya teslim edilmemeli. Çocuklarımız köylerde yaşamı deneyimleyerek öğrenmeli. 

“Yasemin’in Kedisi Bebe”masalıyla hayvan sevgisini bir kedi üzerinden vermeye çalıştım ve hepimizin mutlu bir yuvada ailece yaşadığımızda insan olabileceğimizin altını çizdim. 

“Komşu kızı Berru “hikayesinde  komşuluğun çok kıymetli olduğunu Berru’nun annesine verdiği sözü tutarak, dürüstlüğünün komşu teyzeyi çok etkilediğini ve öğrenmenin yaşının olmadığına vurgu yaptım. Çocuklardan çok şey öğreniyoruz…

Değerlerimize sahip çıkmanın bilinçlenerek bu insanlık yolunda yürümenin ilk adımı masal dünyasında kurduğumuz hayallerle başlıyor. Ayakları yere sağlam basan çocuklar kendi kılavuz köklerinden beslenerek dimdik duran gövdelerinin üzerine kurdukları dünyalarında dal veren ağacın öz meyvelerini önce kendileri tadarlar ve başkalarınada mutlulukla sunarlar. Çalışmanın, üretmenin ve okumanın insana kattığı değere şahitlik ederler…

İnsan dünya köyünde yetişir. Hayvanları, köyünü, komşusunu herkesi sever. 7 den 77 ye herkesi masal anlatarak uyutan nesilden, bu topraklarda kendi masalını yazarak herkesi uyandıran nesillere selam olsun… 

1-2017 yılında YAŞAYAN KIRKKIZLAR EFSANESİ kitabı 

2-2019 YAŞAYAN EFSANELER İLK TEK VE SON            USTALAR kitabı 

 3-2022 DÜNYA KÖYLÜSÜ AYLA BAĞ’dan MASALLAR Kitabımla sizlerin karşınızdayım. 

Kitap çalışmamda bana yardımcı olan eşim Gazi Bağ’a ve aileme çok çok teşekkür ederim. Halk bilimci Hayrettin koyuncu hocama ve  Biyolog İsmail Dinçer hocama çok teşekkür ederim. Kitabın yayın yönetmeni Hilal Kahraman hanımefendiye, Kitabın resimlerini çizen Atayla Güçlü Tankuç’a ve kitabın tasarımını yapan Fatma Uygar hanımefendiye çok teşekkür ederim. 

Hayalim Tokatta bir masal köyü kurmak. İnşallah bu hayali önümüzdeki yıllarda gerçekleştirebilirim. Ninelerimizden dedelerimizden derlediğimiz masalları çocuklarımıza anlatmak değerlerimizi yerinde görmek ve gezmek belleğimize en kalıcı derin izi bırakacaktır diye düşünüyorum. 

 “Dünya Köylüsü Ayla Bağ’dan Masallar” kitabında dört masal bulunuyor. Ana sınıfı, ilkokul, lise ve üniversite öğrencilerine yönelik her yaşa uygun seviyede değerlerimize yer vermeye çalıştım. Okuyucunun beğenisine sunuyorum. Kitap Mavi Kadın Yayıncılık tan çıktı. İnternet sitelerinde satışta. Kitabı Almak isteyenler oradan ulaşa bilirler veya bana sosyal medya üzerinden ulaşabilirler. 

Güzelliklerde buluşmak dileğiyle selamlar sevgiler…

Dünya Köylüsü

Ayla Bağ 

Mehmet Akif Ersoy şiir

 ELİNDEN GELENİ YAPMAYIP, 

OLUP BİTENİ VE OLACAKLARI 

ALLAH'A HAVALE EDENLERE 

M.AKİF ERSOY'DAN 

İLAÇ GİBİ BİR ŞİİR...


“O ihtişamı elinden niçin bıraktın da

Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında?

“Kadermiş!” öyle mi? Hâşâ bu söz değil doğru:

Belânı istedin Allah da verdi… Doğrusu bu!

Ne istenirse, elbette, sonuç öyle çıkar,

İlâhî iradenin sana zulmetmek ihtimali mi var?

“Çalış!” dedikçe Şeriat, çalışmadın, durdun,

Onun hesabına birçok hurafe uydurdun!

Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,

Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!

Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,

Yorulma, öyle ya, Mevlâ hizmetçin iken!

Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,

Birer birer oku bitirince defterini;

Bütün o işleri Rabbim görür: Vazifesidir…

Yükün hafifledi… Sen şimdi doğru kahveye gir!

Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak…

Senin işlerini yapan Allah değil mi? Keyfine bak!

Onun nimetler hazinesi senin veznendir!

Havale et ne kadar masrafın olursa… Verir!

Silahı kullanan Allah, sınırı bekleyen O;

Levazımın (erzak ve cephane) bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!

Çekip kumandası altından ordu ordu melek;

Senin hesabına kâfirleri yerle bir edecek!

Başın sıkıldı mı, yeterlidir senin o nazlı sesin:

“Yetiş!” de kendisi gelsin ya da Hızır’ı göndersin!

Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak:

Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak.

Demek ki: Her şeyin Allah… Yanaşman, ırgadın O;

Çoluk çocuk O’na ait, lalan, bacın, dadın O,

Vekilharcın O, kâhyan, veznedarın O,

Alış seninse de verişten sorumlu olan O.

Denizde savaş olacakmış… Gemin O, kaptanın O.

Ya ordu gerekliymiş… Askerin, kumandanın O.

Köyün yasakçısı, şehrin de baş tahsildarı O.

Aile doktoru, eczacı… Kısacası hepsi O.

Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!

Biraz da saygı gerektir… Ne saygısızlık bu?

Allah’ı kendine kul yaptı, kendi ilâh oldu ya;

Utanmadan da tevekkül diyor bu cürete… Ha?

Tevekkül böyle emir vermek mi demektir Allah’a?

Düşünmüyor kimin için indiğini Kuran’ın…

Allah’ı gösterecek, muhatabı sorulsa kitabın!

Bütün yüce buyruklara savaş açan şu serseri,

Allah’a havale ediyor yükümlülüklerini!”


( Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Beyan Yayınları, 2015, s. 497-499)

9 Aralık 2022 Cuma

Mübadele Masalı

 MÜBADELE 

Gitmeyi bilir misiniz?

İçiniz yana yana. 

Ayaklarınızı sürüye sürüye,

Sevdiğiniz ve alıştığınız ne varsa ardınızda bırakarak

Bir gemi güvertesinde yol aldınız mı hiç?

Kaç hasret, kaç ayrılık, kaç memleket sığdı bilir misiniz.?

Biletleri tek gidiş,rotası belirsiz, 

Azığı keder olan yolculuklara çıktınız mı hiç?

İçinizde bilmediğiniz topraklara bir vatan taşıdınız mı?

Onlar gittiler.

İçlerine bir vatan saklayıp,

Yanlarına anılarını aldılar.

Hiç unutmamak için

Bir daha asla  göremeyecekleri 

Şehirlerine, köylerine son kez baktılar…

Binlerce göz, binlerce baş, el, yürek, kıpırdanan binlerce dudak sessizce veda ettiler.

Onlar kaybedilen bir ülkenin son kaleleri idiler.

Birer birer yıkıldılar.

Yandılar kül oldular.

Küllerinden yeniden doğdular.

Size bir masal anlattılar.

Dinlediniz mi?

MÜBADELE MASALI.

(Alıntı)

Muhacirler, kaybedilmiş topraklarımızın aziz hatıralarıdırlar.

Bana bir masal anlat baba

İçinde dedem, Atam, ninem, annem, kardeşlerim, sen ve ben olayım.

Göklerin sonsuz mavisinde çadır kuralım bulutlara.

Uçalım kanatlanıp umutlarla yıldızlara.

Saralım yaralı yürekleri sevgi ve merhametle…

İşte o zaman Kuş misali…

Yeniden doğar Anka.

#mübadelenin 99. yılı

#tokatbalkantürkleriderneği

DÜNYADA TOKAT

 DÜNYA'DA TOKAT!!


Tokat ile ile ilgili bilmediklerimiz.


# Dünya'da Drakula diye bilinen, Kazıklı Voyvoda III.Vlad (Tepeş)’ın Tokat Kalesinde tutsak olarak kaldığını,

# Dünyaca ünlü Apollon heykellerinden bir tanesinin Tokat Müzesinde bulunduğunu,

# Yavuz Sultan Selimin Çaldıran seferine giderken otağını Reşadiye (Demircili) Selemen Yaylasında kurup, burada Cuma namazını kıldığını,

# Hz. Mevlana’nın 'Fih-i Ma fih' adlı eserinde: “Tokat'a gitmek gerek, Çünkü Tokat'ta insanlar ve iklim mutedil” diye Tokat’ı övdüğünü,

# İlim ve fikir adamı Şeyhülislam İbn-i Kemal’in Tokat’lı olduğunu,

# Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın Tokat’lı olduğunu,

# Ahmet Yesevi’nin talebelerinden olan Hubyar Sultan’ın Tokat’lı olduğunu ve mezarının Almus’un Tekeli Yaylası’nda bulunduğunu,

# Anadolu’nun önemli ozanlarından Kul Himmet’in Tokat’ın Almus İlçesi Varzıl Köyü’nde yaşadığını,

# Türklerin Anadolu’ya gelişinden itibaren 900 adımda 900 yıllık Türk İslam Eserlerini bir arada görebileceğiniz tek yerin Sulusokak olduğunu,

# Anadolu Medeniyetler Müzesinde sergilenen “Çocuğunu Emziren Kadın Heykelinin” Erbaa Horoztepeden çıktığını,

# 1730’da başlayan Patrona Halil İsyanı’ndan itibaren Padişahın fermanı ile Osmanlı topraklarındaki tüm hamam işletmelerinin günümüze kadar Tokat’lılara (Reşadiye ağrlıklı.) verildiğini,

# Melik Danişmend Gazi tarafından XI. Yüzyılda yaptırılan Garipler Caminin 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra bütün Anadolu’daki en eski cami olduğunu,

# Danişmentli Sultanı Nizamettin Yağıbasan tarafından yaptırılan Yağıbasan Medresesinin Anadolu’nun ilk Medresesi olduğunu,

# Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük ağır sanayi tesisi olan bakır kalhanelerinin Tokat’ta olduğunu,

# Osmanlı İmparatorluğu’nun İznik, Kütahya, Çanakkale’den sonra en önemli seramik üretim merkezinin Tokat’ta olduğunu,

# 17. Ve 18. Yüzyılda Osmanlı Saray Mensuplarının Valide sultanlar dahil giydikleri elbiselerin Tokat’ta dokunup gönderildiğini,

# Osmanlı İmparatorluğunun en önemli dericilik sanayisinin Tokat’ta olduğunu,

# Bir dönem Tokat’ın bereketli topraklarında 37 cins üzüm, 25 çeşit armut türünün bulunduğunu,

# Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli ipek böcekçiliği ve ipekli dokuma merkezlerinden birisinin Tokat olduğunu,

# 1847 yılına kadar Tokat’ın Osmanlı Karagümrüklerinin merkezi olduğunu,

# Anadolu’dan geçen Roma, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu dahil yolların kavşak noktasının Tokat olduğunu,

# Bir dönem sadece Sulusokakta 12 tane şehir hanının bulunduğunu,

# Dünyada ilk tek kişilik konaklamalı otel odaları dahil olmak üzere butik otelciliğinde ilk defa Tokat’ta Deveciler Hanında uygulandığını,

# Dünyada günümüze ulaşmış en eski bağımsız bir helânın Tokat’ta hâlâ mevcut olduğunu,

# Sıkdişini Helâsının Selçuklu döneminde Anadolu’da ilk defa kanalizasyon şebekesinin (iki koşum at arabası geçecek büyüklükte) Tokat’ta yapıldığını ve Cumhuriyet döneminde dahi kullanıldığını,

# Aksu şebekesi ile 12 km’lik sulama sistemi ile Tokat şehrinin su ihtiyacının 600 yıl önce giderildiğini,

# Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri hayatta iken Konya’dan sonra açılan ikinci Mevlevi dergâhının Tokat’ta olduğunu,

# Anadolu’ya halveti tarikatını ilk kez getiren ünlü mutasavvuf Abdulmecidi Şirvani hazretlerinin Tokat’ta irşad vazifesinde bulunup Tokat’ta medfun olduğunu,

# Anadolu’nun ilk tıp fakültesinin ve astronomi bilimlerinin Niksar merkez olmak üzere, Tokat ve Niksar’da okutulduğunu,

# İl sınırları içerisinde 5 er yüz metre irtifa ile üç tane ovaya sahip dünyadaki tek vilayet olduğunu,

# Niksar-Erbaa ovası 220 rakım, Kazova 650 rakım, Artova 1150 rakım.

# Dünyanın en kuzeyinde yetişen Lübnan sedir ormanlarının halen, Erbaa ve Niksar Akıncılar köyü bölgesinde mevcut olduğunu,

# Dünyada ilk dikey milli su değirmenlerinin Niksar'da bulunduğunu,

# Komana Pontikanın Ma tarikatına mensup Anadolu’nun yerel dinlerinden birine ait olduğunu,

# Tokat müzesinin Anadolu’da ilk açılan müzelerden birisi olduğunu (1926),

# 1950 yılına kadar Tokat’ın İstanbul, Ankara ve İzmir'den sonra en çok vergi veren dördüncü vilayet olduğunu,

# 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan başlayan Milli Mücadele hareketinin en önemli duraklarından birininTokat olduğunu,

# Dünyada ilk külçe bakır üretim ve ticaretinin Tokat’ta yapıldığını,

# Prens Charles’in Sulusaray Sebastapolis’i ziyaret ettiğini,

# 1994 Yılında öldürülen gazeteci yazar Ahmet Taner Kışlalı nın Zileli olduğunu,

# Çağımızın Dedekorkut’u olarak bilinen ünlü hikaye veroman yazarı Mustafa Necat SEPETÇİOĞLU’nun Zilel'i olduğunu,

# Osmanlı'nın ilk su şebekelerinden (karuz, kerhiz) keerüzün Zile’de yapıldığını,

# Roma İmparatoru Jul Sezar'ın dünyaca ünlü sözü Veni-Vidi-Vici'yi (geldim-gördüm-yendim) Zile’de söylediğini,

# Orta Asya’daki kadın hatun, yani KATUN (kadın lider) geleneğini1860 yılında Zile’de Anşa Bacı diye bir kadının yaşattığını ve Anadolu Aleviliğinde dedeliğin hanedan sürmesine rağmen, Anşa Bacının dede soyundan gelmeyerek orta Anadolu’daki büyük alevi guruplarını kendi talipleri arasına kattığını,

# MÖ 2000 li yıllarda frig dinlerinden Anaitisis dininin hac merkezinin Zile olduğunu,

# Zile deki Anahita tapınağına her yıl onbinlerce Anaitisin ekem ayının ilkhaftası hacı olmak için geldiğini ve Zile panayırının bundan doğduğunu,

# Türkiye’nin en zengin mermer yataklarının Zile’de bulunduğunu ve günlük Zile’den yaklaşık 50 tır kamyon ile Çin'e mermer ihracatı yapıldığını,

# Zile’de yüzyıllardır cenaze namazlarının camide değilde çarşı merkezinde oluşturulan Musalla da kılındığını,

# Zile deki okunan cenaze Salâ sının sadece Zile’de farklı olduğunu,

# Zile’nin Acısu Köyünde Orta Asya’dan kalan bir Şaman bayramı olan Ficenk Bayramı'nın her yıl 24 Nisanda kutlandığını,

# Osmanlı döneminde, divan kararı ve padişah fermanı ile yayınlanan 6 panayırdan birinin Zile Panayırı olduğunu,

# Dünyada bulunan 6 Hitit Tabletinden birinin Zile Küçüközlü Köyü'nden çıktığını,

# 1935 yılında Zileliler kendi aralarında topladıkları para ile Çekoslovakya'dan T16 tipi savaş uçağı alarak, Milli Tayyare Cemiyeti yani Türk Hava Kuvvetlerine bağışladıklarını ve uçağın adının Zile Tayyaresi olduğunu,

# Osmalıda en çok şeyhülislamın (7 tane) Tokattan çıktığını,

Biliyormuydunuz.?

Görülüyorki, Tokat ulusal ve uluslararası kültür miraslarından önemli bir zenginliğin sahibi illerimizden birisidir. Arzolunur.