6 Nisan 2019 Cumartesi

Kitap İğne oyası ustası Cemile sucu

              Oya örmenin ilk kez nerede, nasıl ve kimler tarafından başlatıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, insanların örtünme ihtiyacını hissettiği zamanla başladığı zevk, beğeni ve yaratıcılık yeteneklerinin artmasıyla gelişme gösterdiği düşünülebilir. Süslemek anlamında kullanılan oya sözcüğü, 11.yy. Türklerinde “ev bezendi, Memluk Türklerinde “Oyu, Kırgız Türklerinde “Oyuma” şeklinde söylenmiştir. Oya sözcüğünün başka dillerde karşılığının bulunmaması, bu sanatın Türklere, özellikle Türk kadınına özgü bir sanat olduğunu düşünebiliriz. Günümüze kadar gelebilen bazı örneklerin inceleme sonuçlarına göre oyaların, en çok 17-18. ve 19. yy da yaygınlık gösterdiği, teknik, renk, konu, malzeme ve kompozisyon bakımlarından kaliteli ve özgün oldukları anlaşılmaktadır.iğneyle kuyu kazmak göznurunu akıtmak ve ürettiğin şekli en has yazmalarda oyalarla ipek ibrişimlerle süslemek ustalık ister. İşte 7 yaşında başladığı bu işe 46 yıldır emek vererek alanında profesör olan Cemile Sucu ustanın  hikayesi.
           "1966 yılında Tokat merkezde doğdum. 7 kız kardeşiz ben üçüncü çocuğum. İlkokula gitmeden önce elişi yapmaya başladım. İlk olarak ablam gelin olacaktı ona tığ işiyle paspas ördüm.
             İlkokul ücüncü sınıfa giderken iğne oyasıyla tanıştım. Mahalle kültürüyle büyüdük. Ablalardan teyzelerden öğrendim iğne oyasını.
              16 yaşında evlendim. üç çocuğum var. Yaptığım iğne oyaları beğeni aldı ve kendimi geliştirdim. Yarışmaya katıldım ve Birinci oldum.Kazandığım yarışma Türkiye çapında Ancor çapanın düzenlediği bir yarışmaydı. Kendime olan güvenim arttı. Halk Eğitim Müdürlüğü'nden teklif geldi. 2002 yılından beri halk eğitimde usta öğğretici olarak çalışıyorum. İlkokul mezunuyum fakat iğme oyasının profesörüyüm diyorum. İlkokul diplomalı profösör olmaktan çok mutluyum. Ben insanlara elimin emeği gözümün nuruyla örnek oluyorum. Eşimin ve babamın desteğiyle bu günlere geldim. İkiside aynı şeyi söylediler "yapamassın diye bir şey yok yapacaksın, yapanlar senden üstün mü ? sende yaparsın derdiler "bende yaptım.
Geçmişe kesinlikle takılıp kalmadım, hep gelecekten daha ümitli oldum. Güzel günler bizi bekliyor.
Çok hayal kurmayı sevmiyorum günü yaşıyorum.
Pişmanlığım yok iyi ki babamın kızı eşimin eşi olmuşum.
           İlkokul mezunuyum gururluyum. İlerisini okumayı düşünmedim. İlkokul mezunu olarakta bir yerlere gelebilirsiniz. İğne oyası profösörü olmak için diploma gerekmiyor. Ben insanlara örnek oluyorum.
Kültür müdürlüğünün açtığı Dosim yarışmalarına katıldım. İğne oyasından Türk Bayrağı yaptım. Türkiye'de ilk olarak böyle bir yarışma yapıldı. Yaptığım bayrak Tokat valiliği tarafından dönemin Başbakanına hediye edildi.ipek şallar üzerine ibrişimden iğne oyası yapıyoruz. Vizyonumuzu biraz geliştirdik. Sadece yazma kenarı oyalamıyoruz. Çok güzel iğne oyasından tablolar, kolyeler, tepsiler, çiçekler, gelin başı çiçekleri yapıyoruz. Kadın var olduğu sürece var olacak olan bir sanat. El emeği göz nuru kıymetli bir çalışma.
Hayalim sandıklardaki saklı hazineyi gün yüzüne çıkartmak, aslını koruyarak eski türk motiflerini çalışmak istiyorum.
Tokat'a ait olan iğne oyalarının patentini almak istiyorum." Menekşe oyası,gül oyası, zembil oyası, sümbül oyası, şeker tabağı oyası" gibi bir kaç örnek verebiliriz.
"Geçmişten günümüze günümüzden geleceğe Olan bu yaşantımızda mutlu olmayı başara bilmektir
yaşamak."diyor Cemile Sucu hanımefendi.
                 Merak ve heves üzerine yaptığı işi çocuk yaşta öğrenip geliştiren uluslar arası platforma taşıyan fuarlara katılan bir anadolu kadını. Tokat belediyesinin açtığı hanımelleri kurssunda usta öğretici olarak görev yapıyor. Öğrenci yetiştiriyor. Bu şehre ait  İğne oyalarının patentini almak ve ulusal fuarlarda şehrimizi temsil etmek istiyor.
Öğrenci yetiştiriyor
Halkeğitimde usta öğretici
Uluslar arası platformlarda bu mesleği tanıtmak istiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder