27 Haziran 2017 Salı

BEN YORULDUM HAYAT

           Eşi vefaat ettikten sonra iki çocuğuyla ortada kalan yokluk nedeniyle gece gündüz çalışan bir kadının öncelikli görevi çocuklarına bakmak annelik etmek olduğunun altını çizen ve dul bir kadının yaşam mücadelesindeki zorlukları bir bir yaşayan "ben yoruldum hayat biraz dinlenmek istiyorum "diyen bir kadın.
            1974 yılında Turhal'ın Çamlıca köyü'nde doğdum.Annem ev hanımı babam çifçi. İlk okulu çamlıca köyünde okudum.Orta okulu dışardan bitirdim.Şu anda açık lisede okuyorum.Çocukluğum ve gençliğim yaylalarda geçti.Tarlalarda ekip biçtik,çifçilikle uğraştım.16 yaşında aşık olduğum gençle 18 yaşında evlendim.İki kızım oldu. Şu anda ikiside Üniversitede okuyor. Hayatın akışı size neler getirir bilemiyorsunuz. Gayet normal seyreden hayat, birde bakmışsınız ki evinizden sabahleyin güle oynaya uğurladığınız eşinizin yanlışlıkla vurulduğu haberini  getiriyor ve bir daha yaşanamayacak anılarla başbaşa ve iki çocukla ortada kalıyorsunuz. Hiç bir gelirim olmayınca sosyal yardımlaşmaya baş vurdum. Onlarda bana bu dokumacılık işini teklif ettiler. Yani balık vermediler, balık tutmayı bana öğrettiler. Allah'ıma binlerce şükür olsun. iki yıl öğrenci olarak bu işi öğrenmeye çalıştım. 16 yıldır usta öğretici olarak halk eğitimde kumaş dokumacılığı yapıyorum. Bu tezgahların çözgüsünü Denizli'de yaptırıyoruz leventlere sardırıyoruz. Buraya gelince çözgüsünü yapıyorum. Ondan sonra dokuma işine geçiyoruz. Tezgahlarda yüzde yüz pamuklu ipliklerle keten ve bambu kumaş dokuma da yapıyoruz. Yatak örtüsü, masa örtüsü, peşkir, şimen tablo, oda takımı yapıyoruz. Dokuduğumuz kumaşları baskıyla süsleyip daha değerli hale getiriyoruz. Hesap işiyapıyoruz, Antika , saçak, Turhal işi, gül deseni, iğne oyası  gibi mesleğimi severek yapıyorum. Unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizden olduğu için elimden geldiğince yaşatmaya canlı tutmaya, katıldığımız fuarlarda kullanım alanlarını genişletmeye ve tanıtımını yapmaya çalışıyorum. Eskiden dedelerimiz ninelerimiz dokumacılıkta çok iyilermiş. Bu kumaşlardan iç gömleği ,don , çarşaf, şalvar da dikerlermiş. Tarlalarda tarım üretiminde sebzecilik artınca herkes dokumacılığı bırakmış.
Hayat beni çok erken pişirdi. Eşimin vefatını ölmeden 15 gün önce rüyamda gördüm. Beni bir tarlaya götürdüler rüyamda ,çamurların içinde çalıların arasında eşimi arıyorum hayır burda yok olamaz diyorum uyandım ki rüya. Anneme rüyamı anlattım. Kızım ömrü uzamış dedi. 15 gün sonra o gün sabahleyin işe uğurlarken  arkasına döndü baktı, tekrar tekrar dönüp baktı bir anlam veremedim bir daha dönüp baktı o gün akşama ölüm haberi geldi. Dünya başıma yıkıldı. O günkü bakışını hiç unutmuyorum. Çok severdik bir birimizi. Her şeyimizi birbirimize danışırdık. Planlarımızı yapmıştık ,borcumuz bitince ev alacaktık. Beraberce yaşlanacağımız günleri hayal ederdik. Ama nasip olmadı. Gençliğimize doyamadık .25 yaşımda eşimi kaybettim. Eşim manavda sigortalı olarak çalışıyordu. Emeklilik hakkı için dava açtım 3 kez kaybettim , dördüncüde kazandım. Şu anda eşimden emeklilik maaşı alıyorum. Aldığım toplu parayla ev aldım. Buralarda dul bir kadının ev bulması kiralaması çok zor. Eşim vefat ettikten sonra hiç durmadan gece gündüz çalıştım. Hafta sonu nedir bilmem. İnşaatlarda temizlik yaptım. Ev temizliğine gittim ,gece geç satlerde eve gelirdim. Çocuklar aç susuz uyumuş olurlardı. Onlara sarılır bir zaman ağlardım. Bir annenin görevi çocuklarının ihtiyacı olduğu anda yanlarında olmak .Keşke bende çalışmayan anneler gibi olsaydım çocuklarım eve gelince beni evde görselerdi. Acıyı veren rabbim dayanma gücünüde veriyor. Kızlarımdan çok memnunum.Allah onlardan razı olsun. İkiside okudular beni mahçup edecek bir davranışta bulunmadılar.
43 yıllık hayat bana tırnağın varsa başını kaşı kimseden bir şey ummamayı öğretti.
Zorluklara göyüs germeyi yıkılmamayı öğretti.
Hayat beni çok yordu biraz dinlenmek istiyorum.
Keşke zamanında okusaydım. Kendimi bu kadar yıpratmazdım diye düşünüyorum.
             Emine hanım üzerinden okuduğumuz gerçeklerin bize söylediği hayat paylaşılınca güzel. Tek başına kimsenin desteği olmadan ayakta durmaya çalışan kadınların yıprandığını ve zorluğunun bir göstergesi olarak" ben yoruldum hayat biraz dinlenmek istiyorum " sözleriyle dile getiriyor.yaptığı işle bu topraklardaki dokumacılığın son ustası olan Emine  Hanım öyle kıyak sayılacak bir hayat yaşamamış. Balık almayı değil balık tutmayı öğrendiği için ,kimseye muhtaç olmadan  ayakları üzerine durmasını başardığı için şükür ediyor. Teşekkürler Emine Kıyak  Hanım bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için. Etrafınıza örnek olduğunuz için.Teşekkürler...

23 Haziran 2017 Cuma

KADIN ANA

          Anadolu kadınının bilgeliği çok önemli kadim bilgilerle donatılmış adeta geçmişin güzelliklerinin meyvesini sergilerken geleceğin  güzellik tohumlarını içinde barındıran rahim misali ağzından çıkan sözlerin bize kılavuzluk eden özün göstergesi olarak görüyor ve ellerinden öpüyorum.
          Kızım nerden başlayayım bilemiyorum. Ben söyleyeyim sen yaz 87 yaşımdayım. Varlıklı yerden geldim. Babam ağaymış 22 nufustuk. Babamın beş karısı varmış. O zaman eşkiyalık varmış kızım. Kocası ölen dul kadınları dağlara kaçırırlarmış, babam da nikahı altına almış kadınları mazeretten kızım mazeretten.. Benim annemden 7 kardeşiz. Okuma yazmam yok. Sadece sayıları rakamları biliyorum. Amcanla görücü usulü evlendim. Bir kızım iki oğlum var. Kızım ikinci çocuğuna hamileyken  vefat etti. Dört senelik evliydi. Üç yaşında bebesi kaldı onu büyüttüm. Benden size tavsiye kızınızı akrabaya vermeyin. Eskiden mal davası vardı toprak bölünmesin diye, kızları dayı emmi teyze çocuklarıyla evlendirirlerdi. Kızın mutsuz olunca kardeşinlede kötü oluyorsun. O yüzden akrabaya kız vermeyin. Oğullarım evli birisi burda Pazar'da birisi İstanbul'da yaşıyor. Gelinlerimle iyi geçinirim. Gelin çok seviliyor hatta kızından ileri oluyor. Oğlum olmasa gelinim kızım olmassa damadım olmaz. Kıymetlerini bilin. Oğlum eve çalışarak ekmek getiriyor. Kkafasının dinç olması gerekiyor , kafayı bize takarsa kendisini işine veremez eve helal lokma getiremez.
Bu köyün bütün evlerinin kerpiçini ben döktüm. Eskiden çok çalışkan yiğit bir kadındım her iş elimden gelirdi. Kerpiç evlerin özelliği kışın sıcak yazın serin olması sağlıklı evlerdi. Beton evlerde şimdi bu yok. Köyün bütün düğün yemeklerini ben yaparım. Düğünde kırılan dökülen benden sorulur. Kırık çıkık işinden anlarım babamdan öğrendim. Hala kırık çıkık işine bakarım. Nazar için kurşun dökerim ,abimin hanımından öğrendim bana el verdi. Yılancık olur insanlar( damar hastalığı) bu hastalık okunmadan geçmez onu okurum. Elimden geldiğince insanlara faydalı olmaya çalışıyorum.
Dedi kodu yapmak çok kötü ,duyduğum gördüğüm bende kalır.
Kadın erkek fark etmez sözü bütün olanı er den sayarım.
69 yıllık evliyim. Amcan 25 sene önce öldü . Eskiden içmeyi kumar oynamayı adamlıktan sayarlardı. Bende çok kızardım elin tarlalarında çalışırdık,amcan  sabaha kadar o parayı yer gelirdi.Bir gün canıma tak etti . Çok sıkıldım bunaldım derdimi kimseye söyleyemedim. Köyümüzün yukarısında yatır var ona gittim . Derdimi ona anlattım. O gece orda kaldım arkadaşımla beraber .  O gece rüyamda ata binmişim atın arkasınada amcanı bindirdim mahmut dede geldi sabret kızım her şey senin olacak sabret dedi uyandım ki rüya  rahatlamıştım kuş gibi uyandım. Ondan sonra şikayet etmedim hayatımdan. Amcanda bir hafta sürmedi bütün kötü alışkanlıklarını bıraktı. Bana değer verdi beni korudu.
At binmeyi çok seviyorum. Hala gözüm düşer atlara bir binsemde gezsem diye.
Eskiden bir yastıkta kocardı insanlar şimdi küstüm yastıkları var işe küserek başlıyorlar. Benden size nasihat bir yastıkta yatın erinizi iyi kötü yanlarıyla sevin . İyi günde kötü günde diye söz veriyolar kötü günde bırakıp gidiyorlar. Söz böyle olmaz . Sözünün eriysen iyi günde kötü günde sabredin.  Eyüp peygamber sabrıyla erdi muradına,Yusuf peygamberi mısıra sultan yapan senin feryadını duymazmı sandın bekle. Yalancı şahitlik yapmayın bizim burda yalancı şahitlikten kaç kişi vefat etti. Sözünüzün eri olun. İnsan yaşlandımı ecük çenesi düşüyor, biraz yaşlılar çenesine sahip çıksın gençlerde hoş karşılasın. Geldik gidiyoruz hakın huzuruna çıktığımızda bakacak yüzümüz olsun gerisini mevlam af eder. Siz yalan konuşmayın,hırsızlık yapmayın kul hakkı yemeyin ,Allaha ortak koşmayın, adam öldürmeyin. Sevin hayatı insanları sevmek en güzel şey beni bu köyde çok severler o yüzden kadın anadır adım . Gördüğüm yanlışları çekinmeden söylerim insanların yüzlerine karşı.  Benim nazımı çekerler bende onları çok seviyorum . Her şeyi yemem yemek seçerim. Meyvenin tazesini ,yemeğin yeni pişmişini yerim.yoğurdum,balım ,soğan sarmısak soframdan sabah akşam eksik olmaz. Çok şükür sağlıklıyım 86 yaşındayım tek başıma oturuyorum. Gelinlerim ve oğlum benim ziyaretime gelirler bende onları özlediğimde gidiyorum.Allah milletimize ortalığımıza iyilik güzellik versin dualarımız vatanımız ve insanlık için.
           Dolu dolu ana dolu . Kadın ana Ayşe teyze üzerinden okuduğumuz gerçeklerin altına bende imzamı atıyorum ve insanlığın mayası bu   Anadolu topraklarında doğmaktan dolayı yükümün ağırlaştığını sorumluluklarımın arttığının bilinciyle buradan ayrılıyorum Allah razı olsun senden kadın ana.

12 Haziran 2017 Pazartesi

BABAMI VE USTAMI HİÇ UNUTMDIM

              Kuaförlük mesleği tarihi MÖ 'lere dayanan çok eski bir meslek dalıdır. Saçı müşterinin zevkine ve sosyal yaşam tarzına göre biçimlendiren boyayan, kesimini ve bakımını yapan kişidir. Estetik bakış açısı olan, uzun süre ayakta durabilecek enerjiye sahip ,müşterinin isteklerine karşı duyarlı,iyi iletişim kurabilen bu mesleği kendisinde yeterlili görenlerin yapabileceği bir iş dalıdır. Aslına bakarsan sabırlı dert dinleye bilen ,kişileri rahatlatan onlara kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan adsız pisikolaglardır kuaförler.
              1969 yılında Tokat merkez Bağlarda  Cumaoğlu Sebahattinin kızı olarak dünyaya gelmişim.Annem ev hanımı.Bağların içinde ki çok güzel bir evde yaşadım. Çocukluğum çok güzel geçti. İlk okula başladığımda Ataç Şahin ve Hasan Ulu öğretmenlerimle tanıştım. Daha birinci sınıfta herşeyimle fark yaratmışım. Herkesten önce okumayı yazmayı öğrenmişim. Oynadığımız oyunlardaki liderlik tarafım öğretmenlerimin gözünden kaçmamış ve beni sınıf başkanı seçmişlerdi. O yıllarda idealim öğretmen olmak veya annem hasta olduğu için doktor olup annemi iyileştirmekti amacım.Babam okumamız için elinden geleni yaptı test kitapları aldı sınavlara çalışabilmem için ama ben haylazlık yapıp arkadaşlarıma uydum ve 5. sınıftan sonra girdiğim sınavların hiç birisini kazanamadım. Babam çok üzüldü beni cezalandırmak için orta okula kız kardeşimin kaydını yaptırdı ama benim kaydımı yaptırmadı. Ben evde oturuyorum bir gün ablam "bu kızın hali ne olacak bari kuaföre yada terziliğe  versekte  bir meslek öğrense" dedi. Babam ablama çok değer verirdi. Onun sözünü dinledi ve beni Alsancak kuaförünün sahibi Mehmet ustaya teslim ettiler, "Eti senin kemiği benim "demiş babam. Burada çalışmaya başladım. 6 ayda işi kavradım ve öğrendim çünkü çok hevesliyim. İşi öğrendikçe bir şeyleri başardıkça kendimi çok değerli hissediyorum. Ustam çok disiplinli ve değerli bir ustaydı ne öğrendiysem ondan öğrendim. Bir gün Mehmet ustam solak elle değilde sağ elle saç kesersen sana ustalık belgesi veririm kötü kız , yoksa  bu belgeyi alamazsın dedi. Bende hırs yaptım azmettim bir buçuk yıl sağ elimle kağıt kestim alıştırma yaptım. En sonunda sağ elle saç kesimini başardım. 4 yıl sonra ustalık belgemi almak için sınava girdiğimde elektirikler kesildi ve küçük tüple açma saç yaptım ve başarıyla belgemi aldım. O zamanlar işe gidip gelmek mesele araba yok belediye otobüsleri saat başı geçiyor. İşe yürüyerek gidip geldiğim günler çok oldu parasızlıktan. Karda kışta işe geç kalmamak için erkenden evden çıkar tomi köpeğimle beraber durağa kadar gelirdim , akşam eve döndüğümde durakta tomi beni bekler eve onunla beraber dönerdim. Yokluk diz boyu elbiselerim ve ayaklarım ıslanırdı. Sobada üstümü kuruttuğum çok oldu. Ustamın kızının ayakkabılarıyla ve pidenin kıyılarıyla büyüdüm.  O gün işten izin almak için telefon ettim babam çok rahatsızlandı doktora götürdüler işe gelemeyeceğim dedim. kapının önünde kalabalıklar çoğaldı. Kalabalığın içinde arabadan cenazeyi indirirken ustamı gördüm  ve  koşarak ona sarılıp hıçkırarak ağladım.  Ustamı babamın yerine koydum iyiki sen varsın dercesine sıkı sıkı sarılıp ağladım. Ustam üç gün izinlisin kızım sonra işe gelirsin dedi. Üç gün sonra işe gittiğimde  bu güne kadar ayrı sofralarda ekmeğin ve pidenin kıyılarını yiyerek  aynı sofralarda oturduğum  arkadaşlarımdan ayrılıp ilk defa ustamın sofrasına oturdum ,patetes piyazı ve simit vardı sofrada. Ağlamaktan lokmalar boğazıma diziliyordu. Kadriye teyze ustamın eşi bana sarıldı ve bak kızım sil gözyaşlarını buradaki  çocuklar hepsi öksüz ilk sen değilsin babasını kaybeden bundan sonra senin baban Mehmet amcan dedi ve beni teselli etti. Kadriye teyze ustamın ikinci eşiydi. Dört çocuğun üstüne gelmişti öksüzlere analık etmek için. İçim ferahladı birden bu sözler bana iyi geldi. Babam öldükten sonra kız çocuğu olduğumdan dolayı karışanımız çok oldu.  Amcamlar ,dayımlar ,komşular herkes bizi düşünüyor bir an evvel baş göz edip evlendirmek istiyorlar. 17 yaşında  görücü usulüyle eşimle  evlendim. Düğünümde altınım incim olmadı eşim fakirdi. Bende bir gelin olarak bu duruma çok üzüldüm. Ablam benim üzüldüğümü anlamış ve bujiteriden sahte altın renginde bir gerdanlık takı almış onu boynuma takınca çok mutlu oldum. Ablamı çok seviyorum. Eşim bemim her şeyim bu güne kadar bana çok destek oldu beni hiç üzmedi çok şanslıyım. Beraber yürüdüğümüz bu evlilik yolunda her şeyi birlikte birbirimize destek olarak öğrendik. Borç harç içinde bir evlilik dar ve sıkıntılı bir yaşam ama sevgiye ve saygıya dayalı bir evlilikle herşeyin üstesinden geldiğin bir hayat. Bu evlilikten dünyalar tatlısı bir kızım oldu onu annem büyüttü. Hiç unutmuyorum bir gün kızım rahatsızlanmış ateşlenmiş annem aradı kızım çabuk gel dedi. Bende hemen koşarak anneme gittim kızımı aldığım gibi hırkasını giydirdim kabanımın arasına sardım doktora götürdüm. Gelirken
vitrinde pembe peluş bir hırka gördüm. Kızıma almak istedim ama param yok içeri girdim hırkanın fiyatını sordum. Beni
mağzadakiler tanıdılar kuaför Rabia abla dediler beğendiysen al abla parasını sonra verirsin dediler. Bende olur dedim o gün kızıma aldığım o pembe hırkadan çok memnun ve mutlu oldum kızım için bir şey yapmıştım. Düğünümün haftasında ustama gittim ve çalışmak istediğimi söyledim.Ustamda kızım benim sana vereceğim parayla  ev geçindirmezsin. Madem ki sana ortaklık teklif ettiler sen bu fırsatı değerlendir dedi. Onun iznini alarak ortaklıkla ve üç koltukla ilk işime başladım. Bu süre içinde çok  şey öğrendim çok ustalar yetiştirdim. Bugün 23  koltuklu üç katlı ve tek bir noktadan yönetile bilen Türkiyede salon dizaynı dalında birincilik ödülü almış bir kuaför salonunun yöneticiliğini yapıyorum. Aynı zamanda Ekip yönetiminde birinciliğim var. 12 tane mezunum var. Türkiye çapında ismimiz var. Bir çok ödüle layık görüldük. Aldığımız bu ödüller bizim doğru yolda olduğumuzu ve doğru işler yaptığımızın bir göstergesi olarak algılıyorum. 18 yıldır yanımda çalışan Ustalarım çıraklarım var. Ben bu işin alaylı yoldan gelip piri oldum. Bizden sonra yetişen usta yok bizler son ustalarız. Bu işin okulunu kurup öğrenci yetiştirip dalında uzman kuaförler yetiştirmek istiyorum. Ben bugüne kadar hiç bir yere reklam vermedim. Benim reklamımı müşterilerim yaptı.Tokat'ın kadınlarının ekmeğini çok yedim hepsinden Allah razı olsun . Köylülerin gelin başlarını çok yaptım para almadan. Hasat zamanı gellince parayı getirirlerdi. Çok yoğun çalıştım gecem gündüzüm işim oldu. Kendimi bu konuda nasıl geliştire bilirim dedim ve eğitimlere seminerlere katıldım. Oradan aldığım eğitimleri burada aynen uyguladım meslektaşlarım arasında fark yarattım ve onlarla diyaloğa geçip yenilikleri müşterilerimize en güzel şekilde sunduk. Kuaförler arasında eskiden bir çekememezlik vardı bizim kuşak bunu yıktı ve yardımlaşmayla biz kendi aramızda bir birlik ve tevhid oluşturduk, aynı dilden konuştuk aynı telden çaldık. Kaşı Ayşe aldı,saçını Emel yaptı ,kesimini Candan yaptı bu çok güzel bir şey, her şeyin bir uzmanı var. Çoklukta birliği görmek çok önemli. Bizler dış sanatkarlarız herkes özeldir. Bizde bu özel insanlara hizmet ediyoruz. Yardımlaşmanın çok faydasını gördük. Herkes bilmediği şeyi kolayca bir bilene ulaşıp öğrenmesini sağladık. Bunca yıllık meslek hayatımda gelen müşterilere rızık gözüyle baktım. Kim hangi çalışanımın rızkı için geldi derim. Çünkü rızkı veren Mevlamdır.10 yıldır bu mekanda hizmet veriyorum. İnsanları çok seviyorum arkadaşım çoktur ama dost dediğim insan sayısı bir elin parmağını geçmez. Bu mekanın açılışını ve kurdelesini Mehmet ustam kesti. Kızımın adını  ve bu mekanın ismini Mehmet ustam koydu. Onun hakkını üzerimdeki emeğini ne yapsam ödeyemem. Bana yazdığı şiiri çerçeveletip bu mekanın baş köşesine astım onun gösterdiği yolda basamak basamak ilerliyorum. Hayat bir döngüsellikten ibaret senden önce bu yoldan gidenin söylediklerine kulak verirsen  işini kolaylaştırarak yürürsün. Aşık veyselin şu sözleri
geldi aklıma "ben gidersem sazım sen kal bu dünyada, ben babamı sen ustanı unutma " bende babamı ve ustamı hiç unutmadım. Biz beş kız kardeşiz. Babamın erkek çocuğu olmamış. Anadoluda ocağı erkek evlat tüttürür  soy isminin devamlılığını erkek sağlar. Bende babamın soy ismini alarak nufusumda Rabia Kalan Aktaş olarak yoluma devam ediyorum. Ben herşeyimi ustama babama ve eşime borçluyum. Benim hayatımda bir çok insanın izi var onların adını anmadan geçemeyeceğim. En başta Nursel'in, Raziye'nin, Selda'nın,Rıza'nın, İhsan'ın, Mehmet ustanın , Müşterilerimin hepsinden beslendim ve bugünkü Rabia olmamda ki katkılarını inkar edemem.
Annem yıllardır hep hasta onunla ben ilgileniyorum. Doktorların söylediklerini harfiyen uyguluyorum annemi iyi tanıdığım için bazen doktorculuk bile oynuyorum annemle. Küçükken doktor olmak istemiştim annemin doktoru oldum.Yetiştirdiğim öğrencilerlede öğretmen olma isteğimi gerçekleştirdim.iki hayalimde gerçek oldu çok mutluyum. Bunca yıllık hayatımda açık yaraları sarmak, insanlara derman olmak, disiplinle çalışmayı ve paylaşmayı öğrendim. Hayalim kuaförlüğün okulunu kurmak ve Candan kuaförün şubalerini Tüm Türkiyede açmak. Hayatımda keşke dediğim bir şey ,keşke babamın getirdiği o kitaba çok çalışsaydım bugün çok farklı yerlerde
olabilirdim belki diyorum.  Şu anda bize gelen okumamış vasat öğrencileri alıp şaheser yetiştiriyoruz.insanlara değer katıyoruz.el zanaatı öğretiyoruz .12 yıllık eğitim ve öğretim sisteminde usta yetişmiyor. Özlem duyduğum tek şey işim bir gün işe gelmiyorum kokusunu özlüyorum işimi çok severek yapıyorum. Benim Kuaförlük dalındaki ufkumu değiştiren olaylardan biride işletme eğitimleri oldu.Hala eğitimin içindeyim  kullandığım ürünlerin kalitesi ve doğallığı benim farklı
olmamı sağladı.yatırımlarımı bu yönde yaptım. Çok yaşamak değil çok gezmek ve görmek .  Bakmakla görmek arasındaki farkı farketmektir hayat.  Bu günün gençliğine tavsiyem önce saygı  ,sevgi ,güven ,fedakarlık ,karşılıklı empati , sabır. Ben değil biz olmayı başarmalıyız. O zaman her  şey yerli yerine oturur. Ama malesef aşırılıklar yeni yetişen gençliği bencilleştiriyor ve şu anda ben diyen bir nesli yetiştiriyoruz.
          Kızımla arkadaş gibi büyüdük. Hayatın içinde kuaför salonunda ki hikayelerle büyüdü. Ayakları yere sağlam basan bir evlat yetiştirdim. Şu anda özel bir hastanede diyetisyenlik yapıyor. Onu çok seviyorum. O benim dünyam  herşeyim. Allahın bana emaneti. Emanete iyi bakmak benim görevim.
 Ayla hanım size kuaförlük hayatım boyunca hiç unutamadığım bir anımı paylaşmak istiyorum. Çok sevdiğim arkadaşım evleniyor . Hep  beraber  hayaller kuruyoruz,şunu şöyle yaparız bunu böyle yaparız ,şuda eksik olmasın burasıda böyle olsun günler öncesinden yaptığımız planlar doğrultusunda düğün günü gelip çattığında çok üzücü bir olay yaşadım. Ben ilk defa boş başa duvak taktım ve arkadaşımı evden odadan iki gözü yaşlı uğurladım çünkü düğün günü kaynı ölmüştü. Bu hikaye beni çok etkiledi ve her şey nasipten kısmetten öteye değil. Sen hayaller kuruyorsun en güzel şekilde ama yaradanın yazdığı kaderi yaşıyorsun yaşamında. Bu olayı ömrümce hiç unutmadım. Unutmayacağımda.
       Rabia Hanım ahde vefanın  ve minnettarlığının bir örneği olarak ; Gül deyince aklıma ustama götürdüğüm güller ve bana öğrencilerim tarafından gelen güller geldi  diyor. Ben en çok
gülleri ve papatyaları seviyorum. Beni maddi hediyeden çok manevi hediye çok mutlu eder. Anılmak ,hatırlanmak ,bir çiçekle ziyarete gitmek bir kaç satır yazı gibi...

Her sanatın vardır bir ustası ,
Sizede nasip olsun bu mutluluk pastası,
Bir gün kapıyı çalarsa ayrılık postası
Hatırla beni her ayın ilk haftası.

Kim olsaki sanatın kıymetin bile
İyi öğren ve öğretki çekmesin çile
Usta kötüdür deyipte benzetme çöle
Düştüğünde vurur en dostların bile

Çıraklığında insan el pençe bağlar
Kalfalığında coşar sel gibi çağlar
Ustalığında kazancın çoğunu sağlar
Yaşlanınca geriye bakar bakarda ağlar

Bir sanat öğretki olayım köle
Dibi görünmedik girilmezmiş göle
Yağar ani bir yağmur kapılırsın sele
Anılar ebedi olur kötü olsa bile
                          Mehmet Baygın

         Rabia Kalan Aktaş Hanım efendi üzerinden okuduğumuz hayat hikayesiyle bize işinin erbabı olmuş, 37 yıldır bu mesleğin içinde  " eskiden annelerini süslerdim şimdi kızlarını süslüyorum " diyen,  öğrendiği her şeyi ihtiyacı olanla paylaşan  bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen Hz Ali gibi ustalarına olan minnettarlığını ve ahde vefasını hiç bir zaman unutmamış. Ben değil,  hayatın merkezine biz kavramını yerleştirmiş  ve bütün yaşamı boyunca iletişim kurduğu insanlardan beslenmiş onları bir öğretmen olarak görmüş ve kendisini en iyi şekilde geliştirmiş bir başarı öyküsüyle etrafına ışık olan  bir kadın. Teşekkürler Rabia Hanım bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için.