Bir hayli zaman oldu hazırlayalı
Üzerinde tekrar çalışmam ve ilaveler yapmam lazım ama nasip
TOKAT AĞZI SÖZLÜĞÜ
Abrul: Nisan (Rumi takvimdeki April kelimesinden)
Aha: İşte
Ahpahla: Kurufasulye
Ahbun: Çiftlik gübresi (ermenice)
Alaçuh: Bağevi , daha çok arazide tarlaların kenarına yapılan gölgelik, yarı açık yarı kapalı olduğu için ala açık sözünden
Ağartı: Süt ürünleri (Ak kelimesinden)
Alaf: Alev
Alışmah: Tutuşmak, ateşin tutuşması
Anadut: Üç çatallı ahşap kuru ot/ calaz yığma aracı
Ardala: Arz-ı ala teriminden gelen Arapça yüksek yer anlamında bir semt adı
Arsuz: Utanmaz –Ar kelilmesinden-
Arsız eniş: Yabani sıklamen
Arustah: Oda tavanı, ters tavan
Aşgana: Mutfak (aşhane kelimesinden)
Aşurma: Kulplu kazandan küçük, helkiden büyük kap
Ataş gaymah: Ateş yakmak
Atku: Şal, kalın kumaştan kadınların beline kadar uzanan baş örtüsü
Avara: İşsiz güçsüz, boş gezen
Avu/ağu: Zehir
Avut: Ağlama -ağıt kelimesinden-
Avuz: Davar ve sığırın yavruladıktan sonraki ilk sütü –ilk anlamındaki ağız kelimesinden -
Bacı: 1- Kız kardeş; 2- Temizliğe gelen yardımcı kadın
Bacılıh: Bacı kadar yakın arkadaş
Badal: Merdiven , basamak –farsça ayak anlamında pa kelimesinden ayak basılan yer kelimesinden olabilir-
Bade parmah: İşaret parmağı
Badi: Ördek –paytak kelimesi ile ilgili yine farsça pa kelimesi ile ilgili olabilir
Bahanah: Küçk ve büyük baş hayvanların tırnaklarının arası
Bahraç: Küçük kova
Balah: Manda yavrusu
Baldıcan: Patlıcan
Batman: 8 kilo mukabili ölçü birimi
Bayahtan: Az önce –bayat , baya oldu sözleri ile ilgili-
Beleş: Bedava (arapça /farsça bi la şey)
Bek: Sert, sağlam
Bekitmek: Sabitlemek, sağlamlaştırmak
Beybaa: Beybaba
Bıldır: Geçen sene
Bıhın: Vücudun sağ ve sol yanları, göğüs kafesi ile bel arası bölge
Bıngıldah: Bebeklerin kafataslarındaki yumuşak bölüm
Bidıhım: Bir parça azıcık, ağıza bir defada girecek kadar küçük
Bisohum: Az, azıcık, ağza bir defada sokacak kadar küçük
Boduç: Kara bakla taze iken
Boğün: Bugün
Boranı: Sarımsaklı yoğurt
Bostan: 1- Bahçe; 2- Karpuz
Boyuna: Devamlı, sürekli
Böcük: Böcek, haşere
Buymah: Üşümek, donmak -buz kelimesi ile ilgili olabilir z-y sesi değişmesi ile-
Bürük: Karaçarşaf -bürünmekten-
Cazu: Cadı
Cerek: İnce uzun ağaç
Ceyran: Elektrik –arapça akmak analamındaki cereyan kelimesinden-
Cıbır: Yoksul, varlığı olmayan –çıplak kelimesinden-
Cinik: Tahıl ölçüsü -yunanca, şinekos-
Cicik: Meme
Cimcik: Çimdik
Cıblah: Çıplak
Cığ: Kendir çubuklarının bağlanmasıyla yapılan, üzerinde meyve sebze kurutulan sergen
Cılga: Patika, keçi yolu -
Cıngı: Kıvılcım
Cınnah: Tırnak
Cırmalamah: Tırmalamak, yırtmak
Cımbı: Küçük salkım
Comba: Erkek manda
Coruh: Hastalıklı
Culuh: Hindi –çulluk kuşundan-
Cücük: Civciv
Çağ: 1- Su gideri olan ıslak zemin 2- Bebek
Çalhama: Ayran
Çaput: Bez parçası
Çedik: İç ayakkabı –Eski Türkçede ayak anlamındaki adak kelimesinden-
Çenilemek: darbe alan köpeğin acı ile bağırması
Çerik: Nane, reyhan gibi kurutulmuş otlar için kullanılanölçü birimi –Farsça dörtte bir anlamındaki cıhar yek kelimesinden-
Çiğ: Yayılmak ve yağı alınmak üzere sağılan sütlerin hiçbir işlemden geçmeden bekletildikten sonra kendi kendine içindeki bakteriler yardımıyla bir tür yoğurt haline gelmiş şekli
Çemüç: Kuru üzüm
Çepük: Alkış –Eylemin çıkardığı sesten-
Çelpeşük: Karışık, içinden çıkılmaz –çapraşık, farsça çap/sağ, rast/sol kelimesinden
Çevken : Ucu çengelli sopa -Farsça çevgan kelimesinden-
Çıhın : Küçük bohça -çıkı, çıkın-
Çirkef/Çirşef: Kirli su gibi insanın üzerine sıçrayan bulaşan, pislik kişi –Farsça pis anlamında çirk, su anlamında ab kelimesinden ,çirkab: pis su
Çıt bannah: Serçe parmağı
Çiğit: Çekirdek
Çimmek: Yüzmek, yıkanmak
Çipil: 1- Ağaçların yeni sürgünü; 2- Ters, aksi anlamında bir sıfat
Çit: Yemeni, başörtüsü
Çarpana çalmak:
Çoşdar: Laf getirip götüren
Çöçelenmek: Oyalanmak
Çamdı: Ahşap ters tavan
Çördük : Dağ armudu, ahlat
Daani: Denli,- e kadar
Dasdar: Yer, sofra örtüsü –Eski Türkçe destar kelimesinden-
Delüğanlu: Delikanlı
Döşürüksüz: Kendini devşiremeyen, toparlayamayan, dağınık
Dekmük: Tekme
Demin: Az önce
Demroğo: Egzama
Dene: Tane, buğday tanesi
Devek/tevek:
Deydaha: İşte orda , ta daha
Dulda: Tenha, kenar, soğuk ve rüzgâr almayan saklanacak yer
Dınnah: Tırnak
Dirgen: Harmanda ekinleri karıştırmak için kullanılan iki çatallı alet
Divrek: Çevik, kıvrak
Dımıh: Bir nesnenin en ucu,kenanarı -dımığına değmek; teğet geçmek-
Doralik: Çalıkuşu
Dombalah: Takla
Döngel: Muşmula
Döşşek: Yatak-döşemek kelimesinden-
Düğe: 1-2 yaşına gelmiş dişi sığır
Düğü: İnce bulgur
Düğülcek: İnce dolu –düğü, düğülcek, düğüm birbiriyle ilgili olmalı-
Dürmeç: Yufkanın arasına çökelik konularak yapılan dürüm
Ebemguşağı: Gök kuşağı
Ecücük: Çok az –azıcık kelimesinden-
Edik: Ayakkabı, patik –Eski Türkçe ayak anlamındaki adak kelimesinden-
Efenbağa: Efendi baba
Eğiş: Ateş küreği –XV. Yüzyıl metinlerinde ucu eğik demir anlamında-
Eğlek: Durma, bekleme yeri
Eğleş: Dur
Elfetün: Hızlı, becerikli
Elekçi: Çingene –elek imal edip satmalarından ötürü-
Elleğam- Ellaham: Herhalde, galiba (Arapça Allah bilir
anlamındaki Allah-ü alem tamlamasından)
Elçim: Bir ele sığacak kadar olan miktar
Eme: Hala –arapça-
Emmi: Amca –arapça-
Emüşük: Süt kardeş, aynı anneden süt emmiş iki kişinin durumu
Entari: Kadın elbisesi
Enük: Kedi-köpek yavrusu
Erinmek: Üşenmek
Erüşde: Erişte, ev makarnası ( farsça ip anlamındaki rişte kelimesinden)
Esbap: Çamaşır, giyecek –Arapça çamaşır kelimesinin çoğulu, esvab-
Ersin: Hamur teknesindeki hamurdan bir miktar kesip almak için kullanılan metal alet. –Farsça demir-
Essah: Sahi, gerçek –Arapça doğru anlamındaki sahih kalıbından en doğru anlamıdakiesah kelimesinden-
Evlek: 250 m2 den az yüzey ölçü birimi
Evmek: Acele etmek
Eyce: İyi, güzel ,iyice
Eyöğü: Kaburga kemiği
Esürük: Metafizik alemlerden ilham alan –esin, eser kelimesi ile aynı kökten
Faat: Vakit –Arapça-
Fırtmah: Küsmek
Freklemek: Kilitlemek
Frekgoyneği: Yakalı gömlek –Frenk , Fransız gömleği-
Gablıh: Tabak konulan raf, kablık
Gada: Bela –Arapça başa gelecek anlamında kaza kelimesinden-
Gaddem: Kadar –Arapça-
Gadinge: Yenge
Folah: Yuvarlak kabartı
Folahlama: Kiraz vişne gibi meyvelerin çöpünü koparıp onları yuvarlak hale getirme –folluk kelimesi bununla ilgili olmalı, ufalamak, ufalak , ovalamak kelimesinden türemiş olmalı-
Gadinge: Yenge
Gahırdah: Kuyruk yağının eritilmesinden sonra erimeden kalan kısım, bazı yemeklerde kullanılır
Galuç: Orak
Galuh: Evlenmemiş, evde kalmış kız
Garagış: Karakış, aralık ayı
Gardaşlıh: Kardeş kadar yakın arkadaş
Garametli: Talihsiz, kadersiz, dertli
Gamga: Yonga
Ganere: Mezbaha
Gacamer: Becerikli
Gafes: Yatak dolabı
Garanluh: Karanlık
Garıh: Karık, sebze ekim sırası
Garış vermek: Beddua etmek
Gavil: Söz –Arapça söz anlamındaki kelimeden-
Gayın: Kayınbirader –Eski Türkçe sonradan anlamına gelen keyin kelimesinden, kayınana, kayınata,(keyingızgelinkıza dönüşmüştür) kelimelerinin ilk kısmı aynı kelimeden
Gaygana: Omlet
Gayde: Ezgi, müzik
Gaysah:
Gağnı: Kağnı, öküz arabası, -Eski Türkçe ses çıkarmak anlamındaki kığıldamak kelimesinden-
Gaşuh: Kaşık
Gatıh: Katık, ayran
Gatmer: Katmer, bir tür hamur işi, kat kat olması sebebiyle
Geberük: Ölmek üzere
Gıı: Kız, kızlara hitap
Gidik: Kuzu
Gırdöğüç: Fırın ateşini karıştırmak için kullanılan sopa , kırıp döğmekten
Gısdallamah: Sıkıştırmak
Gınnap:
Gıymuh: Kıymık
Gidişmek: Kaşınmak
Gilar: Kiler
Gilavadar: Üzüm asması
Gilik: Küçük ekmek, çörek
Gine: Yine
Gişi: Koca, eş
Gocabaş: Şeker pancarı
Goruh: Henüz olgunlaşmamışüzüm
Gozalah: Kozalak
Gödek:Kısa boylu, Yarı uruplağ- 1 teneke karşılığı ölçü birimi
Gödek: Sekiz kilo mukabili hububat ölçü birimi
Göğnü dönmek: Midesi bulanmak
Gölük: eşek
Gömü: Ilıman, fazla soğuk olmayan
Göresimek: Özlemek
Göy/göğ: Mavi
Göynümek: İçin için yanmak
Günülemek: Kıskanmak
Gucçük: Küçük
Gurk: Kuluçkaya yatacak tavuk –çıkardığı sesten-
Gübür: Toz, süpürülen ev atıkları –Arapça-
Güdel: Pekmez, salça vs karıştırılan ahşap kürek
Güyoğu: Damat –Eski Türkçe güyoğul , keyin oğuldan- gayın kelimesinde açıklandığı gibi
Hacat: Alet, edavat –Arapça ihtiyaç anlamındaki hacet kelimesinden ihtiyaç kelimesi de aynı köktendir-
Hadıç: Hatice
Hahut: İşe yaramaz, eski –emekliye ayrılmış , çalışmayan anlamındaki tekaüt kelimesin Tokat ağzındaki telaffuzu olan tehaut kelimesinden
Hark: Su kanalı –Arapça toprağı sürmek anlamındaki Hark kelimesinden-
Hasut: Çekemeyen –Arapça haset kelimesinden aşırı haset eden anlamındaki hasut-
Hasuda: Muhallebi –Farsça-
Haral: Büyük çuval
Hayat: Avlu, giriş holü
Hasanatlı: İyilik sahibi –Arapça hasenat kelimesinden-
He: Evet
Helik hülük:
Heğ: Büyük kulpsuz sepet
Hemi: Öylemi
Hekeğü: Düz taşlarla yapılmışsu yolu
Helki: Bakır, Bakraç (Ermenicede bakır anlamında)
Hedik: Kaynatılmış buğday
Hersli: Kızgın, öfkeli (Arapça hırs kelimesinden)
Heeri: Sende anlamında, birçok sözcüğün ardına eklenen
bir tür ünlem. Aman heeri, hadi heeri.. gibi. (Arapça arkadaş anlamındaki herif sözcüğünden dönüşmüş olabilir)
Hemecük: Oyuncak bebek , iki çöp ve birazcık bez parçasından yapılır
Hevek: İpe veya dallı çubuğa asılan kışlık meyve kümesi
Him: Temel duvarı
Hoşav: Komposto (Farsça hoş- ab; güzel su sözcüğünden); 2: Mecazî anlamda yorgun, bitkin
Hohman: Öcü
Hökelekli: İriyarı
Hökümet: Hükümet, vilayet binası
Höllük: Beşikteki bebelerin altına bağlanan ısıtılmış çamurlaşmayan özel bir toprak
Hülefe: Bedava
İlaha: Bu ne hal, ne tuhaf anlamında (ilahi kelimesinden)
İleğen: Leğen
İleğençe: Küçük leğen
Imbıh: İmbik
İlazım: Gerekli –Arapça-
İlezil: Rezil –Arapça-
İlimon: Limon(İtalyanca)
İlistir: Süzgeç, kevgir
İşgefe: Yufka
İşgillenmek: Endişelenmek, şüphelenmek
İşmar: Kaş-göz işareti
İssot: Biber –Eski Türkçe sıcak, yakan ot anlamında ıssı ot kelimesinden-
İskembi: Sandalye
İşlik: Yakasız gömlek (içlik, içe giyilen giysi anlamında)
Irah: Uzak
Irahmetlik: Rahmetlik, merhum
Iramazan: Ramazan
Jale: Sincap
Kaysah: Yaranın kabuklanımış kısmı
Kavalağan ağacı: Çınar
Kaysahlanmah: Reçel, marmelat gibi yiyeceklerin pişerken hafifçe yüz tutması
Kelek: Davarların boynuna takılan tenekeden yapılmış çan
Kelem: Lahana
Kesek: Eksik
Kertük: Kertilmiş, çentik atılmış
Keh:Köşe
Keşik: Sıra
Kip: Sağlam
Kirtik: Sıkı, dolgun –Yumuşak bir şeyin sıkışıp serleşmesine kirteşmek, halı kilim dokunurken dokuma sıralarının sıkıştırılmışı için kullanılan ucu tarak gibi sıkıştırma aletine de kirkit denmektedir. Sert bir kiraz çeşiti olan kirazadakirtik kiraz denir.
Kırik: At yavrusu, tay
Kipeltmek: Sıkmak, sağlamlaştırmak
Köme: Üzüm şırası ve cevizle yapılan bir yiyecek, cevizli sucuk
Kömüş: Manda
Köslemek: Kilitlemek
Köşk: Bahçelerde veya hayatlarda yer alan yüksekçe oturma mekânları
Körsü: Köstebek
Küt: Felçli, yürüyemeyen daha çok eli ayağı kesilmiş, dalları kesilen ağaç gövdelerine verilen kütük ismi ile ilgili olmalı
Külek: Ahşaptan silindir biçiminde yağ kutusu , Su kabaklarından yapılan kaplara da denir
Küskü: Kapı sürgüsü, ağır bir şeyi yerinden oynatmak için kullanılan ağaç manivela –kıstırmak kelimesinden olabilir-
Kürümek: Kürek vb. araçlarla iterek temizlemek
Lalek: Leylek
Lalin: Nalın, takunya
Löhlü:
Labboş:
Lığırt: Selin bıraktığı toprak çökelti
Lığlamak: Çöküp kalmak
Loğ: Damlardaki toprağı sıkıştırmak için kullanılan ağır taş
Lök: Topaç
Löhlü:
Lülüt: Çitlenbik
Mabal: Suç (Arapça vebal kelimesinden)
Madenüs: Maydanoz –Farsça mide ve rahatlatan anlamında nüvaz kelimelerinden, mide rahatlatan-
Mağel: Çapa
Mayis:
Mağalçe: Küçük çapa
Mahat: Sedir
Mahana: Bahane
Manman: Öcü
Malamat: Berbat -Arapça kötülenmiş anlamında melamet kelimesinden-
Maşala: Birkaç m2 mukabili sebze dikim alanı
Mahle/ Mehle :Mahalle –arapça mahal kelimesinden-
Mangaş: Cımbız
Meesime:Mühimseme, ehemmiyet gösterme, önemseme -Arapça mühim kelimesinden
Mesmele: Besmele
Mudara: Eğreti, gevşek
Mıh: Çivi
Mitil:Kaplanmamış yorgan
Muhaat olma: Göz kulak olma –Arapça kayıtlı olmak, kayıtsız kalmamak anlamında Mukayyet kelimesinden-
Mumbar: Bumbar
Masarat/ Basarat : Arapça öngörü anlamındaki basiret kelimesinden
Möhre: Sıkıştırılmış toprak duvar
Mundar: Kirli, pis -Arapça murdar kelimesinden-
Mısmıl: İyi, yararlı, işe yarar (Besmele ile başlanmış iş anlamında)
Mudul: Ucu çivili sopa
Muhanet: Hal bilmez, vefasız -Arapçada ihanet eden anlamında-
Mücürüm: Kabaklı omlet
Müsendere: Dolapların üzerindeki boşluk, raf
Nacah: Küçük balta
Nelbekü: Küçük bakır sahan
Neyannı: Ne yana
Neydek: Ne yapalım
Neydiyon: Ne ediyorsun, nasılsın, ne yapıyorsun
Ohçur: Bel lastiği, uçkur
Ohlağa: Oklava
Ofaat: O vakit
Osanmah: Bıkmak, usanmak
Ölmesük; Güçsüz bitkin, kendi işini göremez
Pellempöş: Üstü başı dağınık
Paluza: Muhallebi –Farsça-
ile yapılan bir tür tatlı-Farsça aynı adla bilinen tatlı-
Pahıl: Cimri -Arapça cimri anlamındaki bahıl kelimesinden
Partal: 1- Palavra; 2- kullanışsız, eski püskü bez, kumaş
Pelver: Salça, marmelat
Petni: Hayvan yemliği –Farsça sepet-
Pesengü:
Peşkir: Peçete
Peştambal: Peştemal
Pevlika: Fabrika
Pinnik: Kümes (pineklemek kelimesinden)
Ponçah: Meyve toplarken meyve ile biraber kopan küçük dallar
Poho: Bukağı –serbet bırakılan atların kaçmaması için ön ayaklarına takılan kelepçe benzeri demir alet-
Pöhrek: Pişmiş topraktan boru
Publa: Uzun iki kişilik yastık–Bir yastıkta kocayın temennisindeki nesne-
Pürpürüm: Semiz otu
Sadıl: İdrar
Sahan: Yassı bakır kap
Salahana: Çok gezen .
Suğutlu: Saman altından su yürüten
Süyem: Karıştan farklı olarak, baş parmakla işaret parmağının tam açıldığında parmak uçlarında kalan mesafe
Sallah: Mezbahada koyun kesip yüzen kişi –Arapça soymak anlamında selaha kökünden, çok soyan anlamında sallah kelimesinden-
Sasuh: Sası
Sef: Yanlış, ters
Sekü: Ceket –Eskiden sarka denilen giysi-
Seğirtmek: Hızlı yürümek, koşmak
Serpene: Kamelya, çardak
Sezeğen: Yüksek sezgili –sezgi kelimesinden-
Sini: Bakır tepsi
Sitare: Yıldız –Farsça-
Sırıh: Sırık, ince uzun çubuk
Sırsıl: Israrcı
Sırtarmah: Karşılık vermek, terslemek, dişlerini göstermek
Sohu: Buğday dövülen çukur taş, dibek taşı
Sohranmah: Söylenmek
Sorutmah: Ayakta dikilmek
Soyha: Fena, pis nesne
Sönge: Yarısı yanmış odun parçası
Şeremet: Eli ayağı çabuk
Şergada: Yaramaz (çocuk) , bazen yalnızca şer olarak kullanılır.
Şırahane: Sulu meyvelerin sıkıldığı yer
Şip/Şipirşipir: Hızlı, çabuk
Şordanağrı: Şu taraftan
Şoruh: Salya
Sümsük: Çok yiyen
Tahtambeç: Tahtadan yapılmış oturak, karyola, sedir
Tanış: Tanıdık
Tavar: Pişmiş topraktan büyük şıra kabı
Telesimek: Bunalmak
Terpoşlu: Kapaklı bakır kap
Teyin: Sincap
Tezikmek: Ürkmek
Ters:
Tomatis: Domates
Tavatir: Fazlaca, çok –Arapça herkesin kabul ettiği, duyduğu anlamında tevatür kelimesinden-
Teçce: Yün eğirmekte kullanılan bir alet
Tehne: Tenha –Arapça tenha kelimesinden-
Temek: Hayvan gübresini atıldığı ahır penceresi
Terek: Raf
Tikan: Dükkân
Tille: Baston, asa
Tinör: Maltız, odun kömürü ocağı
Tirentez: Temiz tertipli düzenli –Farsça ok anlamında tir veatmak anlamında endazkelimelerinden, ok atan anlamında tirendaz, çok aşırı antrenman yapmanın zorunlu olduğu bir spordalı, bu zorunluluk onları çok düzenli kılıyor olmalı-
Tirki: Ahşaptan oyulmuş kulplu tas, fırında un taşımak için kullanılır
Tirit: Yemeğin sulu kısmı
Tosbağa: Kaplumbağa
Toyga: Yoğurtlu ve bütün yarma ile yapılan düğün çorbası –Eski Türkçe düğün/şölen anlamındaki toy kelimesinde olabilir-
Tuman: Uzun paçalı alt giysi, Türk pantolonu
Tülek: Uyanık , kurnaz -tilki kelimesi ile ilgili olmalı-
Ucar: Haber
Urba: Elbise
Uruplağa: Dört gödek hububat ölçü birimi (bir gödek sekiz kilo buğday karşılığı ölçü birimi- Arapça dört lağ anlamında rubu lağ kelimesinden -
Üleş: Hayvan leşi – Farsça hayvan ölüsü anlamında laşe kelimesinden-
Ülüngür: Sıska, işe yaramaz
Ümük: Boğaz –Arapça boyunlar anlamında unuk kelimesinden-
Ürmek: Havlamak
Ütmek: 1- Oyunda yenmek 2- Bir şeyi ateşe tutarak tüyleri yok etme işlemi –yutmak kelimesi ile ilgili olmalı-
Üyez/üvez: Küçük sinek
Vazalah: Bir şeyden haberi olmayan, kof (Fos kelimesinden fosalak)
Vesayit: Araba, vasıta (arapça vasıta kelimesinin çoğulu)
Yalnayah: Çıplak ayak
Yağanı: Sırt
Yağlıyacah: Çökelikli üzerine yağ sürmek için kullanılan ucuna bez parçası dikilmişçubuk
Yassu: Yatsı
Yaşmah: Yaşmak -
Yağır: Boyundaki akıntılı bir cilt hastalığı
Yazu: 1- Düzlük ovalık yer 2-Yazgı, alın yazısı-Türkçe yayılmak kelimesinden yazı, yaygı, yayla, yaz bu kelime ile ilgilidir.
Yeğin: 1- Çok 2- hızlı, çabuk 3- iyi 4- Tercih edilen
Yeğniceklik: Hafiflik, gayriciddi hareketler yapan
Yel: Rüzgâr
Yel durmak: Romatizma olmak
Yellenmek: Gaz kaçırmak
Yuha : 1- Derin olmayan, sığ2- Yufka
Yunmah: Yıkanmak
Yunnuh: Köylerde sırayla kullanılan ortak yıkanma ve çamaşır yıkıma mekanı
Yunacah: Sevilmeyen kişiler için gusül abdestsiz anlamında
Yüğürtmek: Koşmak
Yüklük: Yatak yığılan yer, yığılmış yatak
Zabağnan: Sabahleyin
Zavrah: Salatalık, hıyar
Zemheri: Ocak ayı –Arapça-
Zıhım: Zıkkım
Zırana: Azgın kimse , deli
Zıpır: İri yarı
Zırdeli: Çok deli
Zırzırdeli: Çok çok deli
Zoğal: Kızılcık
Zöker/Söker: Hasta
Zembil: Hasır örgü ile yapılmış alışveriş çantası
Zevze/Zavzu: Sebze
(Alıntı) Ekrem Anaç