8 Aralık 2017 Cuma

ŞÜKRÜYE'nin KAĞNISI

           Şükrüyenin kağnısıydı o, bayrak yarışında bayrağı eşinden alan menzile varmak için yola kaldığı yerden devam eden , "iriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında ,elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri kınalı ellerinden rüzgar geçerdi,daimi. Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına alını yeşilini kapmıştı ,geçirmişti niceden niceden " Şairin dediği gibi Elif o günkü şartlarda vatan savunmasında yerini almış bugün ise kadınlarımızın omuzlarına yüklenen yük aileyi kurtarma ve bütünlüğünü koruma yolunda eşinin yerine geçen  yola kaldığı yerden yükü ağırlaşarak devam eden, çocukları için hayatın bir kıyısından tutunmaya çalışan, yakınlarınında desteğiyle dik duruş sergileyen ,Bu döngüsellik içinde  hayata onsuzdevam eden bir aşk hikayesi.
               1976 yılında Tokat merkezde dünyaya geldim. İlk ve orta okulu burada okudum Mehmet Akif Ersoy Lisesinden mezun oldum. Üniversiteyi kazanamadım .Beden eğitimi öğretmeni olmak isterdim.Görücü usulüyle evlendim.Ama eşimi çok sevdim bana çok değer veriyordu.Herşeyim dört dörtlüktü ,yersiz bir korku vardı içimde, acaba bu kadar mutluluğun sonu ne olur diye düşünürdüm bazı zamanlar ,korkardım.Beni bırakıp gidecek zannederdim. Alış verişi çok severdi Ben sizin için çalışıyorum kazancımı size harcamayacağımda kime harcayacağım derdi.  Mağzalarda gezerken bir şeyi beğenirdim !bazen gerek yok almayalım derdim ,beni mağzanın kapısında bekletir beğendiğimi alır gelirdi.Eşim çok farklıydı.Arkadaşlarımın eşlerine benzemiyordu.Arkadaşlarım eşlerini çok farklı anlatıyordu ,eve geç gelmeler ,şiddet ,değersizlik kavga etmeler,kıskançlıklar. Ben bunların hiç birisini  eşimden görmedim o yüzden korkuyordum.İşten çıkar çıkmaz eve gelirdi, beraber oturur beraber gezerdik bizi mutlu etmekti bütün çabası.  Beni ehliyete yazdırdı gerek yok sen varsınya dedim olsun bir gün lazım olur dedi. Çocuklarım ve ben eşimin bütün dünyası buydu. İş icabı gittiği yerlere benide yanında götürürdü.Bir gün bayram ziyaretinde arife günü mezarları ziyarete gittik. Eşim "anne burda yer kalmamış yatacaksan havalı yerde yatacaksın "dedi ve o gün mezarlığın en havalı yerinden  mezar yeri satın aldı. Ben bir anlam veremedim yaptıklarına çünkü çok gençtik ölüm bize yakışmazdı.
 Bir gün evdeyiz bende mutfakta birşeyler yapıyorum. İşi bırak gel yanıma otur dedi. Bende olmaz yarım bırakamam kek yapıyorum onu fırına vereyim öyle geleyim dedim. İşim bitti yanına geldim bolkona çıktık şöyle bir etrafa göz gezdirdi derin derin nefes aldı, Ben yarın öleceğim dedi. Saçmalama ne saçmalıyorsun sen dedim, gözlerimin içine bakarak senden bir söz istiyorum dedi. Çok güzel bir mezar istiyorum dedi. Bunu bana yaptırırmısın dedi . Ve o gece saat üçte kalp kırizinden vefat etti.Dünyam yıkıldı. Hatırlamıyorum gerisini,feryat figan. Günler sonra fark ettim İçimdeki korkulardan korkmaz olmuştum. Artık güçlü olmalıydım çocuklarıma hem ana hem baba olcaktım güçlü olmalıydım.
               Bu süreçte bana en çok babam destek oldu hep yanımdaydı. Korkma kızım ben yanındayım sen ne yapmak istersen yap dedi. Eşimin ölümünün üçüncü günü benim kolumda iki kişiyle beraber gerekli yerlere atılması gereken imzaları atmak için gezdim çok kötü bir duygu. Allah kimseye yaşatmasın insan acısına bile doya doya yanamıyor. Sanayideki dükkanın devamı için eşimin amcası karar almış. Bende o acıyla tamam siz nasıl uygun görüyorsanız öyle olsun dedim. Gel zaman git zaman sonra sanayideki dükkanın başına geçmem gerekti. Evimden ekmek almaya gitmeyen bir bayanın sanayide oto boyama işinde hemde hiç mi hiç anlamadığı bir işte görev alması çok zordu. Bir karar vermeliydim . Komşu gezmeleri günler bana göre değildi en iyisi ben babamın ve amcamında desteğiyle bu işe başlayayım dedim. ilk günlerde müşteri gelince ben arka odaya kaçıyormuşum bunu sürekli yapınca bir gün Güngör abi kızım bu işi yapacaksan müşteriyle kendin görüşmelisin senin yaptığın gibi olmaz gelen olunca içeri kaçıyorsun varmısın yokmusun karar ver , Müşterinin yanında olursan ben sana destek olurum dedi.  Ondan sonra içeri kaçmadım 8 yıldır bu işin içindeyim büyüyüm abi küçüğüm kardeşim olarak bende onların ablası yengesi olarak bu güne kadar geldik. Sanayide çalısan ilk kadın benim. İş yerinde en az dört kıyafet bulunduruyorum . Çalışma kıyafeti ,toplantı kıyafeti ,günlük kıyafet,her an bir iş çıkabilir toplantıya gide bilirim.
                 Oğlum hala kabullenemedi,beni çok kıskanıyor. 20 yaşında oldu aynı babasına benziyor.
Kızım beni zorluyor. Çok küçük olduğu için anne babamı unutuyorum diyor . Onun için albüm yaptık her gün unutmamak için o albümü elinden bırakmıyor. Onların eğitimi ve geleceği için elimden geleni yapıyorum. Eşimin amcası bir gün beni karşısına alıp "bak kızım bu çocuklar bizim ölene kadar ama sen bizim soy ismimizi taşımak zorunda değilsin zamanı geldiğinde değiştire bilirsin "dedi. Bu açık yürekliliğinden dolayı amcama kırılmadım. Belliki beni düşünüyordu.Eşimin vefatından bir yıl sonra çok sevdiğim amcasını kaybettik ,kayın pederimin ölümü gözümün önünde dükkanın önünde  oldu ,tır çiğnedi bütün bu ölümler beni gereğinden önce olgunlaştırdı. Hayata daha gerçekçi bakabiliyorum. Eşimin yadigarı kayınvalidem oğlum kızım dördümüz aynı evde yaşıyoruz. İnsan ne yaparsa yapsın bazen kendisi içinde bir şeyler yapmalı,hep siyah giyiniyorum,saçımın rengini bile değiştiremiyorum,şimdi düşünüyorumda eşim beni farkına varmadan bu günler için hazırlamış. Eşimi   çok seviyorum kimseyi onun yerine koyamıyorum. Liseden bir arkadaşım Melih bir gün bana "  Şükriye sen lisedeyken kendi halinde bir kızdın .bu işin içinden çıkamazsın diye düşündüm ama sen benim yüzümü kara çıkarttın başardın zorlukların üstesinden gelmeyi becerdin afferim sana "dedi.
2012 kadın girişimciler onur ödülünü aldım.Ticaret odası kadın kollarına başkanıyım. Aktif bir hayatım var. Çocuklarım için bütün planlarım. Onların sağlıklı ve en iyi şekilde eğitim almaları yönünde gayret    sarfediyorum. Her şey onlar için. Geçen sene oğlumla beraber üniversite sınavına girdim. Halkla ilişkiler tanıtım  bölümünü kazandım. Şimdi o bölümü okuyorum.
İlerdeki hayalim deniz kenarında küçüçük bir kasabada yaşamak ve yaşlanmak istiyorum. Ailecek çocuklarımla beraber gezmek istiyorum.
Eşim bizi bırakıp gitti ama arkasında çok güzel bir onur çok güzel bir hayat bıraktı . Yaşarkende çok sevilen bir insandı .Tokat spor yönetim kurulundaydı . Ölümüde  cenazeside istediği gibi oldu. Çok kalabalıktı. Kimse inanamadı öldüğüne . Şu anda mezarlığın en güzel yerinde ve en havalı yerinde  yüksekte yatıyor. Tokat ayağının altında çok güzel bir mezarı var. Bayramlarda  ve onu çok özlediğimde ziyaretine gidiyorum.
   Şükriye hanımın hayat hikayesi üzerinden okuduğumuz öğretiler...
- Hayatın bize  ansızın neler getireceğini bilemeyiz.
- Bayrak yarışında size sıra geldiğinde tek başınıza yükü omuzlaya bilecek gücü yakınlarınızın da desteğiyle kendinizde bulabiliyorsunuz.
- İyi yada kötü bir karar vermek en güzeli .
- Sevgiyle herşeyin üstesinden gelebilirsiniz.
- Korkularımla yüzleştim,korkularımdan korkmaz oldum. Güçlü olmayı öğrendim tek başıma kalınca.
- Eşimin bana bıraktığı emenetlere elimden geldiğince en iyi şekilde bakmaya çalışıyorum
- En büyük desteğim canım babam hep yanımda
- Ölüm bize en büyük nasihat
- Aile bütünlüğünü bozmadan yola kaldığın yerden devam etmek.
     Hayat devam ediyor bizi olgunlaştırmak kemale erdirmek için elinden geldiğini arkasına koymuyor. İmtihan dünyasında en büyük nasihatin ölümün gerçek yüzünü gördüğümüzde yüzümüzü hakka döndürebilmek."her nefis ölümü tadacaktır. sizi bir imtahan olarak iyilikle ve kötülükle sınayacağız ve hepiniz sonunda bize döndürüleceksiniz." (enbiya35)ayetin dediği gibi döndürüleceğimiz yere yüzümüz ak gidebilmek önemli olan. Şükrümüzü ve hamdımızı her halimizde yaradana sunabilmek." İki kapılı bir handa gidiyoruz gündüz gece, bilmiyoruz ne haldeyiz gidiyoruz gündüz gece "teşekkürler  Şükrüye  Balcı Hanım bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız  ve  tan yerini ağartan seher yıldızı misali bizi aydınlattığınız için ve  kırk kızlardan birisi olduğunuz için.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder