12 Aralık 2017 Salı

IŞIĞA DOĞRU GÜLTEN

                  Sanatcı sonradan olunmaz sanatcı doğuştan getirdiği özellikleri günü geldiğinde içsel çabalarıyla açığa çıkartan kişidir.Bu özelliklerni bazen dışardan bakan bir göz bir öğretmenin fark eder en yakının daki kişi annen de yeteneği doğrultusunda kişiyi desteklerse Dünya ya iz bırakan bir imzanın atılmasına ,kendi içindeki ışığın doğrultusunda yol almasına ve kişiyi özel kılmasına sebebiyet verir. Belleğinde biriktirdiği renkleri desenleri kendi iç dünyasındaki yorumuyla bize aktarır ve sıra dışı farklı yorumuyla ufkumuzu genişletir.Yaptığı resimlerin tek yönü yoktur dört yönlüdür .şimdi bu hikayenin devamını Gülten hanımın ağzından dinleyelim.
            1970 Tokat'ın kazova bölgesinde doğdum. Dedemin sınırsız bağları bahçeleri vardı .Turhal'dan Niksar'a kadar .6 yaşıma kadar bu bahçelerde ağaç dallarında ovalarda koşturarak büyüdüm çocukluğumu bağları bahçeleri çok özlüyorum. Kışın soğuğunda kıra düşerdi dallara bahçeye sabahleyin erkenden kalkar bahçedeki kırağıyı  incelerdim,şekilleri çok merak ederdim, bahar geldiğinde ağaçların üstündeki çiçeklerin kokusunu içime çeker renklerini incelerdim.Yazın kiraz ağacına çıkar dallardaki kirazların neden farklı olduğunu düşünürdüm. Bir dalda iki kiraz biri al biri beyaz neden böyle diye derin derin düşünürdüm.Toprakla oyun oynardım . Çamur karar küçük heykelcikler yapardım.Doğanın içinde tabiatla büyüdüm. Çocukluğumdaki bu hayat benim belleğimi besledi.Annemler alış verişe şehre giderlerdi bende yanlarında giderdim. Onlar kumaşları seçerken bende pazen,divitim kumaşlara dokunur onları belleğime kaydederdim. Doğanın bana sunduğu her türlü güzellikten beslendim. Yörenin insanlarından giyimlerindeki renklilikten kilimlerinden dokumasından beslendim.6 yaşındayken daha iyi eğitim alabilmemiz için babam  Samsun'a taşınmışlar. Babam ailenin tek çocuğu dedem babamı okutmamış.Malın başında kim duracak seni okutursam demiş.Babam bizim okumamız için elinden geleni yaptı bizi her konuda destekledi. Üç kardeşiz iki oğlan bir kız ben ortancayım.Samsun'a yeni taşındığımız için annem çevreyi bilmiyor bizide sokağa salmıyor. Evde resim yarışması yaptırırdı. Kağıtları ve boya kalemleri önümüze koyar hadi bakalım kim güzel resim yapacak derdi.ilk okula Samsun'da başladım. O yıllarda çizgi film karakterlerini çok çizerdim şekerkız kendi gibi. Orta okula geldiğimde resim öğretmenim annemi veli toplantısında bulup benim hakkım da özel olarak konuşmuş . Kızınız çok güzel resim yapıyor bunun desteklenmesi lazım demiş. O yıllarda yaptığım bir resim Samsun valisine hediye edilmişti.Beğenilmek çok hoşuma gitmişti.Bu başarı bana benim farklı olduğumu hissettirdi.Ama ben herkes gibi okuyup öğretmen doktor mühendis olmak istiyordum.Annemin çabalarıyla ünüversitede güzel sanatlar akademisi resim bölümüne girdim. Annem çok becerikli bir kadındı çok güzel el işleri yapardı bende eline bakardım bende onun gibi yapacağım hatta daha iyisini yapabilirim derdim.Annemle yarış daha sonra ünüversite yıllarında kendimle yarışa döndü. Üniversiteden mezun olduğumda resim öğretmeni olarak tayinim Kars'a çıktı. Babam Kars'a gitmeme izin vermedi okulda kalıp akademisyen olarak yola devam etmemi istedi.Kendimle yarışım bundan sonra başladı hep daha iyisi daha iyisi...
Evliyim iki kızım var ikiside Amerikada ünüversite eğitimi alıyorlar.
Samsun'dan istanbul'a gelmeme kızımın çok katkısı oldu.Sanatın başkenti İstanbul'a gelmek ve tutunmak kolay olmadı.Akademik kariyerden sonra sanatsal kariyere geçmek çok çalışmak gerektirdi. Gece sabahlara kadar çalıştım ,çalışmak çalışmak ,bir erkeğin iki katı çalışmak.Hiç bir şey altın tepside sunulmuyor. Size birisi altın tepside bir şey sunuyorsa özgürlüğünüzü elinizden alacaktır demektir.ilk kişisel sergimi Tokat'ta açtım. Daha sonra uluslar arası ilk sergimi ABD'nin değişik kentlerinde Londra ,Newyork,LasVegas,Los
Angales,SanFransisco,Florida,Hollanda,Chicago,Washington,
Bulgaristan ve Pakistan da birden fazla önemli sergiler gerçekleştirdim. Yurtdışı dahil 23 kişisel sergi açtım.Bir çok ödül kazandım.LasVegas South Nevada Fine Art Museum daimi koleksiyonunda iki eserim yer almakta.Ayrıca Almanya Hagen Osthaus Museum ve Baskı Müzesinde birer eserim bulunmaktadır. Yabancı ve yerli bir çok koleksiyoncuda eserim var. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneğine üyeyim.2010 yılından beri Organik Metastrata adını verdiğim ve isim hakkını aldığım özgün tekniği ile yeni bir uslup yarattım ve kabul gördüm.1999 yılından bu yana beşi Amerikada üçü İngilterede kazanılmış ödüllerim var. En son 2013 Başarı ödülünü kazandım.  Bu ödüller  benim
dahamotive olmamı ve sorumluluklarımı arttırdı daha çok çalışmayı Türk kadınının Dünya sanat camiasındaki bakış açısının temsilcisi olmak insana yük bindiriyor. 2.LICC(London Iternational Creative Competition) Dünya birinciliği ve Amerikan Biographical Institute tarafından verilen son 'yılın kadını ' ödülünü bunlardan ikisi.Resimin yanında şiirde yazıyorum bazen şiirleri resmediyorum.sanatıma aşığım.
Yükselmek için göğe
Ne zaman okur kelebek, 
Uçarken kanadına yazılanı? 
Unuttuğum erdemlerden yeni bir giysi
Dikebilir miyim kendime?
Senden önce dolduruyorlardı şimdi senin olduğun boşluğu
Ve senden daha içli dışlıydılar hüznümle benim.
Evrenin ışığıyla oynuyorsun her gün
Sen çiçeğe ve suya gelen minicik konuk.
Ağaçların dallarında niçin kalır güz 
Yapraklar düşene dek
Soğuk çiçekler yağıyor yüreğime.

"Doğum ölüm yaşam devinim gibi evrensel ortak olguları resmin soyut anlatımının anaforlarında yoğurmayı benimseyerek ölümü olağan ,yaşamı dinamik,hareketleri de anlaşılır kılıyor bir bakıma bizi kendimizle yüz yüze getiren resimlerine hapsetmeyi tercih ediyor "diyor Çerkez karadağ.
             Kompozisyonlarım çoğunlukla beyaz ve siyah zemin üzerinde yaşam buluyor.Beyaz ışıkta varlığa gelmektir,ölüm ise ışıkta yok olmak benim için. İçine dönük içinden beslenen bir sanatçıyım.her eser insanın kendini yeniden keşfidir aslında .Sanatcı içinde sanatsever içinde bu geçerlidir.Kendimi seviyorum,doğayı seviyorum,doğaya inanılmaz saygım var.İnsanları seviyorum,insan olan herkese saygım var.insan olana ama altını çiziyorum.Akademisyen olduğum için sürekli dinamik ve enerjik gençlerle beraberim,onların hayata bakışı enerjileri bana güç veriyor. Onlara destek oldukça onlar başarılar elde ettikçe bende keyif alıyorum. Herkesin bir şekilde sanatla buluşmasını öneririm.Yetenekleri doğrultusunda eğitim alsınlar uzun soluklu bir yol pes etmesinler.Usta çırak ilişkisine dikkat etsinler. Yetenekleri yoksa En azından kenarında köşesinde
dursunlar.Evlerinde bir tablo olsun günün yorgunluğunu onun karşısında izleyerek atsınlar.Müzik dinlesinler,spor  yapsınlar,sadece çalışarak bu hayat geçmez çünkü sanat insanın duygusal alemini besler.
Geçmiş bana en değerli değerin insan olduğunu öğretti.Kadının ne  kadar üstün bir varlık olduğunu  öğrendim. Bir toplumun yükselmesinde kadına ne kadar çok görev düştüğünün farkındayım.Güçlü bireyler  hem kendisine hem de topluma iyi hizmet verir. Analitik zekaya sahip kişinin bakış açısı geniş ,algısı derindir. Kadınlar toplumun problemlerini çözecek,erkek kadının gücünü göstermesi için kol kanat olacak  ben böyle inanıyorum. Çok gezip çok okumalıyız . Görsel belleği doldura bilmek
için çok gezmeliyiz. Ülkemde bir kadın sanatçı olarak devletin desteğini bekliyorum.Anadolu kadınının sesini dünyaya duyurmak ışık olmak kişisel çabayla bir yere kadar.Gençlere tavsiyem hayallerinin peşinden gitsinler.Başka yerleri keşfetmek adına bulundukları yerleri terk etsinler.sürekli arayış içinde olsunlar.
Aşkım sanatım . sanat sadece benimle ol diyor,çok kıskanç bir aşk var aramızda
Gül deyince aklıma kendim geldim ismimden dolayı ,
Birde gülmeyi çok seviyorum ,insanlar ne kadar gülerse barış  o kadar artar  "diyor Gülten İmamoğlu .
        Işığa doğru giden yolda yaptığı ürettiği sanat eserlerine koyduğu isimlerlede geleceğe olan bakış açısını net bir şekilde  belli eden  sanatçının dedesinin çifliğinde biriktirdikleri Türkiyenin bir minyatürü olan yöre halkının ,mozaik yapısıyla insan yaşamlarından aklında kalanlarla oluşturduğu temelin ,yöresellikten evrenselliğe açılan sanatının yapı taşlarını oluştururken köklerinden kopmadan evrenselleşmeyi başaran Anadolu kadınının sesi olacağını nereden bilebilirdi .Benim ben olmama sebep iki kadın dır diyen ,Gülten hanım  ahte vefanın gereği olarak annesinin ve öğretmeninin ismini anmadan geçmeyen bu özel kadının şahsında Atatürk'ün bir sözünü anmadan geçemeyeceğim." Ey Türk kadını sen yerlerde değil omuzlar üstünde taşınmaya layıksın." Bu toprakların yeşerttiği  düşüncenin kadına bakış açısını halk oyunlarınada yansıtan yöre insanının "omuz halayı "oyunuyla bu topraklarda yetişen kadınların, dünyadaki erdemli insanın Anadoludaki mayası olmaya devam etmektedir zamanın ve asrın tanığı kadın."insan ışığa  doğar,ışıktan yok olur."Teşekkürler Gülten İmamoğlu bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder