1 Mayıs 2018 Salı

KİME GÖRE.

          "Bir usta bin usta " sözüyle hikayeye başlamak istiyorum.2016 yılının en başarılı el sanatları ustası olarak ödül aldı. Bu sanata sahip çıkan ve yaşayan ustalardan Aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Sanatkarı Yazma Baskı ve Kalıp oyma Ustası Yasemin Ertaştan hanımın Onu buralara taşıyan yaşam hikayesindeki sırları öğrenmek ve başarının sılarını çözmek için gelin kulak verelim anlattıklarına.
            1970 yılında Tokat'ın  Turhal ilçesinin Kalaycık köyünde ailenin dördüncü ve planlanmayan çocuğu olarak dünyaya  gelmişim.  Annem ve babam  çerkez . Ben çerkez ananelerine göre yetiştirildim.ilk ve orta okulu köyde okudum ve Tokat Ticeret lisesinden mezun oldum.Geleceğime yön verecek olan eğitimlerimi ilk olarak okuduğum bu okullardan aldım.folklör,atletizim (100 m 200 m siprinter) dallarında  başarılarım var.Okulumu bitirip stajer olarak çalıştığım iş yerinde ki beyefendiden  evlenme teklifi aldım. Üç ay sonra çok sevdiğim babamı trafik kazasında kaybettim. Onun ölümü benimde ölümüm oldu çünkü "ben hayatta en çok babamı sevdim" .Annem beni istemeden doğurduğu için beni ablam büyüttü ve evin en küçük kızı olduğum için babamın sağ omuzu ve kucağı benim yerimdi "derken yutkunarak ve duraklayarak konuşmasının altındaki derin hüznü babasını ne kadar özlediğini farketmemek mümkün değil.Derin bir nefes aldıktan sonra kaldığı yerden hikayesini anlatmaya devam ediyor.
"Bütün  bu acı olayların üstüne daha henüz kendime gelmeye çalışırken,bir bucuk yıl sonra da çok sevdiğim dayımı kaybettim. Kaybım sadece onlar olmadı bu arada hayallerimi işimi,geleceğimi,insanlığımı herşeyimi kaybettim daha doğrusu kendimi kaybettim. Farklı kültürlerde iki insanın bir araya gelmesi , benim iki tarafıda idare etmeye çalışmam  ,beni çok yıprattı.Çerkez kültüründe normal olan şeyi kayınvalidem beğenmedi ,Türk kültüründe normal olan adeti annem beğenmedi iki kültür arasında gel gitler yaşayan beni eşim beğenmedi ben ise hiç birisini beğenmedim.Bu durumu kabullenemedim.Farklı bir yapıya sahip özgür ruhlu bedenimin her türlü davranışına ve duygularına gem vurulması beni çileden çıkarmıştı.Velhasılı kelam düştüğüm bu kör ve dipsiz kuyudan çıkış için yol ararken  bir gün Tokat'ın sokaklarında  avare avare  boş boş kaldırımlarda yürürken  bir yaprağın  dalından kopup yere kaldırım taşının üstüne düşmesi beni kendime getirdi.Bir anda  irkildim ve silkelendim. Kendine gel Yasemin ölmeden önce ölemessin  .iki tane çocuğun var. Onlar için sağlıklı ve güçlü olmalısın .Artık karar ver KİME GÖRE yaşayacağına ve ona göre   yola devam et dedim kendi kendime .O günden sonra kendi kararlarımı kendim aldım ve kendi kendime söz verdim.Kim ne derse desin umurumda değil. Beni Allah biliyor.O ne derse o olur.Benim için iki çocuğum ve eşim önemliydi.Eve olan bağımlılığıma son vermek için ilk adımı halk eğitim merkezinde folklor eğitmeni olarak başladım . Yetmedi savcılıktan özel izinle ceza evlerinde ilk bayan öğretici olarak mahkumlara baskı ve tasarım işini öğretmek ve bir şeyler öğrenmek için üç yıl gönüllü eğiticilik yaptım. Ceza evi bana çok şey öğretti. Hayata bakış açımı değiştirdi daha sıkı sarıldım işime eşime aşıma. Onların dertlerinin yanında benimkinin esamesi bile okunmazdı. Bir sürü örnek varda bir tanesini anlatayım "Ayla hanımcığım deyip efkarlandıktan sonra
bir cigara yakıyor..
        Artık mahkumlarla arkadaş olmuştuk .ilk başlarda pek konuşmuyorlardı,6 ay sonra yavaş yavaş beni kendilerine abla gibi yakın görenler hikayelerini anlatmaya başladılar." Ben öksüzüm y
 Yasemin abla beni halam büyütmüş o yüzden halamı çok seviyorum .Eniştem içkici kumarcı kafayı çektimi kapıya gelip dayanıyor halamıda dövüyordu. Yine bir gün içmiş elinde tüfekle kapıya dayanmıştı.Bende içerde ki duvarda asılı olan tüfeği aldım ve karşısına çıktım ,ben vurmasam o bizi vuracaktı. Halamı o pislikten kurtardım.Bu yüzden 26 yıl yedim. Kaderime razıyım halam mutlu olsun istedim " diyor. Şimdi bu gencecik taze fidanın yanında  benim ki ....de dert mi.
Bir tanede komik olandan anlatayım "mahkum geldi ben çok becerikliyim dedi. Hemen bana kalıp verin oyacam dedi ,bıcağı verdim biraz elinde evirdi çevirdi bu olmaz dedi  onu aldım .spatulayı verdim bir iki onuda evirdi çevirdi buda olmaz dedi onuda elinden aldım çekiç istedi onu vedim . Çekiçle kalıba vurdu vurdu paramparça yaptı sonrada işte bu kadar bu iş bana göre değilmiş dedi ve bir daha kursa gelmedi "
          Neyse biz bize dönelim  Yasemin hanımcım "tabi bu arada yapmadığım öğrenmediğim el sanatı kalmadı.Aklım baskıda kaldı.Fark yaratmak adına farklı bir şeyler yapmalıydım.Köklerden kopmadan aslına uygun baskıda modern tasarımları ilk ben yaptım.Kalıp oymacılığı tam bir terapi insanın iş yaparken işine odaklanması dikkat isteyen bir şey buda kalıp oyma işini yapan kişinin sadece ve sadece işine odaklanmasını sağlıyor.Çünkü keskin bıcaklarla iş yapıyoruz en ufak bir
dikkatsizlik en az 3dikişe 11dikişe mal oluyor.Kalıp oymacılığı 650 yıllık bir geçmişi olan el sanatı.En güzel baskı ağacı ıhlamur ağacı emdiği boyayı kumaşa geri veren tek ağaç. Önce ağacı kesip 2yıl kurutuyorsun sonra parafinleyip deseni üzerine tersinden karbon kağıdıyla çiziyorsun,sonra karga burnu denen bıcaklarla oyuyorsun çünkü basıldığında modelin düzü çıkıyor. Kesip kuruttuğun ağaca çizdiğin ve derin derin oyduğun desenle yeniden hayat veriyorsun ve her yerde deseni yaşatıyorsun.Kalıplarımdan vaz geçemiyorum hepsi benim çocuğum gibi.idealim hotkotor (Tek model)olarak  çalışmak istiyorum. Bu işi sanatsal anlamda bir yere taşımak ve bizden sonrakilere iz bırakabilmek.Uluslar arası boyuta taşımak istiyorum."diyor.
            Yasemin hanımın anlattığı bu hayat hikayesinden ve yaptığı işe verdiği önemden şunu anlıyorum.İnsanda öyle değil mi ?ilk önce ana rahminden kopartılıp aile ve çevredeki  öğretilerle özümüzden kopartılıp kurutuluyoruz .Ve daha sonra hayat denen bir ustanın elinde hadiselerle ince ince oyularak fazkalıklardan kurtulup kalıbın üzerinde yeniden çizdiğimiz yönle  hayat buluyoruz.Bu hayat bizim hayatımız. Hayatımızı neye göre "KİME GÖRE" düzenleyeceğimize kendimiz karar vermeliyiz.ona göre buna göre yaşarsak bir yaprak misali savrulur gideriz.Kendimizdeki özü fark edip fark yaratanlardan olmak dileğiyle...
Yasemin hanımdan aldığımız öğretiler...
-Hayatı acısıyla tatlısıyla seviyorum.
-insanlara yardım etmeyi seviyorum .Birilerini  memnun etmek beni çok memnun ediyor.
-Yaptığım işte fayda arıyorum.
-Veren el alan elden üstündür.
-şu andaki halimden memnunum başka bir şey olmak istemezdim.
-şikayeti hayatımdan çıkarttım bunun yönünü değiştirdim,çözüm odaklı yaşıyorum.
-Geçmiş bana insan kalabilmeyi öğretti,dünya üzerinde herkesin bir görevi olduğunu öğretti.
-verilen fırsatlar elimden alınmasaydı bugün emekli olabilirdim.
-Gül değince aklıma özdeki güzellik geliyor .
       Başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin gerçeğinin altını çizen  Yasemin hanım kime göre neye göre derken kendisini keşfedenlere selam olsun. Öğrencisi olduğum yasemin hanımın mekanındaki adaleti,kursiyerleriyle oluşturduğu bağı , halil ibrahim sofrasındaki bereketini,hayvanlara duyduğu sevgiyi 650 yıllık tarihin izlerini 100 yıllık eski bir ahşap evde dokusuna uygun otantik bir şekilde yaşatmaya çalışması Elbetteki görülmeye değer.Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın . Selam ve sevgilerimle...


       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder