9 Nisan 2018 Pazartesi

NECATİ DEDE'NİN ÇİFTLİĞİ

       Bir varmış bir yokmuş evvel zaman için de kalbur saman içinde Bayraktepe Köyün de yaşayan bir delikanlı varmış.Köyün ilk okuyanı bu delikanlıymış, okumuş ve öğretmen olmuş. Köyün en güzel kızıyla evlenmiş.Beş tane çocuğu olmuş 30 yıl gurbet ellerde öğretmenlik yapmış ve emekli olunca köyüne geri dönüp ilk ev yaptıranda Necati dede olmuş. Evin temeline 41 ilden, 4 kıtadan toprak getirtip 12 kişiyle bu toprakları evin temeline serpmişler..."Bu köyü ziyarete gelen insanlar bu evi de ziyaret etsin ve bir tatlı huzur alıp gitsinler "demiş.8 tane torunu varmış. Köyde yaptırdığı çifliğinde turunları için hayvanlar beslemiş ağaçlar dikmiş.
   Hafta sonları,15 tatilde ve yaz tatilinde torunları gelip dedesinin yanında yaşar ve ona yardım ederlermiş. Necati dedenin çifliğinde tavuk, keçi, horoz ,köpek, kedi, culuk, koyun, keçi ve kuşlar varmış.Her sabah horozun sesiyle erkenden kalkarlar işe koyulurlarmış.Kerem'le dedesi bir gün tohumları alıp tarlaya gitmişler. Bütün tohumları toprağa ekmişler. Kerem tohumları sulamış ve onların yetişmesi için gübre vermiş. Aradan zaman geçmiş,tohumlar yeşermiş fidan olmuş, Kerem yine sulamaya ve gübrelemeye devam etmiş. Aradan biraz daha zaman geçmiş ve fidanlar ağaca dönmüş. Bahar geldiğinde ağaçlar çiçek açmış. Bir gün bahçede ki ağaçlardan Erik ağacı Kerem'e seslenmiş Kerem'cim sana çok teşekkür ederim bizi suladın ve gübreledin bizi sevginle büyüttün bende seni çok seviyorum ve sana olan sevgimi  dallarımda açtığım çiçekle dillendirmek istedim demiş.Kerem bu sözlere çok mutlu olmuş.
Dedesiyle beraber eve gelmiş anneannesinin yaptığı lezzetli yemeklerden yeyip yatmış.
Aradan biraz zaman geçmiş yaz gelmiş.Sabahleyin erkenden horozun ve kuşların cik cik sesleriyle uyanmış  anneannesinin hazırladığı kahvaltı sofrasın da  çiflikteki tavukların yumurtladığı taze yumurtalardan yemiş ve keçinin taze sütünden içtikten sonra iyice güçlenmiş ve kuzenleri dayısı ve teyzesiyle beraber ormana kozalak toplamaya gitmişler.
Güneşin sıcacık sevgisiyle çiçekler meyveye dönmüş ve olgunlaşıp dallarını yere eğmişler. Dedesiyle Kerem kollarına sepeti takıp bahçeye meyve toplamaya gitmişler. Olgunlaşan meyveleri bir bir toplamışlar. Biraz gölgede dinlenip evden getirdikleri ekmekle bahçede yetişen soğan ve domateslerden yemişler.Akşama doğru eve gelmişler. Yolda köyün bilge kadını Gülsen teyzeye rastlamışlar, Kerem hemen sepetindeki meyvelerden bir avuç teyzeye vermiş. Gülsen teyze köyün orta yerindeki akan pınarda meyvelerini yıkamış ve yemiş. Kereme mımmm çok güzel meyve bunlar Kerem'cim bunları nasıl yetiştirdin demiş. Kerem'de Gülsen teyze ben meyveleri sevgiyle suladım onun için tatlı olmuştur demiş. Sevinerek eve gelmişler ve Teslime anneannenin hazırladığı lezzetli mi lezzetli muhacir pidesinden yemişler. Dedesi Kerem'e seslenmiş ve gel şöyle kucağıma oturbakalım oğlum demiş. Yaz tatilinde buraya gelip bana yardım ettiğin için çok çok teşekkür ederim demiş. Kerem de ben teşekkür ederim dedecim demiş. İyiki varsın iyiki böyle bir ev yaptın köyümüze bende senin sayende köyde büyüyorum.Hayvanları çok çok seviyorum. Okullar açılınca nasıl olsa şehire gideceğiz. Ben teşekkür ederim anneanneme ve sana demiş.Çok yorgun olduğu için dedesinin kuçağında uyuya kalmış. Annesi dedesinin kucağından Kerem'i odasına götürürken abisi yanağından babası anlından ve ablası ellerinden öpmüş. Annesi sessizce yatağına yatırmış ve yanağından öpüp kulağına seni çok seviyorum  canım oğlum demiş.Kerem mışıl mışıl uykuya dalmış annesi üstünü örtmüş ve ışığı söndürüp odadan çıkmış. Çünkü yarın erkenden kalkıp  dedesiyle birlikte keçileri otlatmaya gideceklermiş.Kerem çok mutlu bir çocukluk geçirmiş.
Okullar açılana kadar dedesiyle birlikte köyde yaşamaya devam etmiş. Gökten üç elma düşmüş biri dinleyenlerin başına, birisi anlatanın biriside masal kahramanının başına düşmüş.
            Dünya köylüsü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder