25 Mayıs 2017 Perşembe

ALAMANCI GELİN

             
              Tokat'ın Yeşilyurt ilçesi vatansızlara, yer yurt arayanlara kucak açmış ve bağrında bir çok milletten insanı kardeşçe beslemiş bir memleket. İnsanları güler yüzüyle  sevgiye kucak açmış. Çekerek ırmağının suladığı bu topraklar bir çok insanı beslemiş bağrında bereketli topraklarıyla. Kadriye Hanım Almanya'ya gelin gider ve  arafta kalan bu insanların içinde kendine bir yer edinmek için çok çabalar ama ne çare tutunamaz. Yıllar sonra döner öz vatanına yeşilyurd'a . Şimdi hikayeyi ondan dinleyelim.
               1974 yılında Kadir gecesi Çıkrık Köyü'nde doğmuşum. Annem adımı o yüzden Kadriye koymuş. Babam işçi annem ev hanımı. 6 kardeşiz. ilkokulu  bitirdikten sonra babam beni kur-an kursuna verdi. Kur-an öğretmenim benim başarımı görünce bu kız okumalı demiş ve annemleri ikna edip beni orta okula yazdırdılar. Orta okulu  ve liseyi Yeşilyurt'ta okudum. Tanımadığım bir aileye sırf almancılar durumları iyi diye  beni kaldırıp verdiler. İki hafta içinde söz nişan  nikah oldu. Beni verdikleri aile almancıydı. Babam sürekli gurbetlerde çalışınca Annem beni daha iyi olur  yokluk çekmesin diye, "kızım biz çok yokluk çektik sen rahat et "dedi . Tanımadığım bu Almancı gençle nikahlandım. Bir yıl sonra düğünümüz oldu. Almanya'ya gelin gittim. Bilmediğim tanımadığım  illere aşrı aşrı memlekete kız vermesinler, annesinin bir tanesini hor görmesinler, çok zor. Herşeye yabancısın, hayatta tek başınasın lisan bilmiyorum. Onlar kendi aralarında almanca konuşuyorlar ben anlamıyorum. Eşim Almanya'da bana sahip çıkmadı. Evlendiğinin bile farkında değil bekar hayatına devam ediyordu. Kayınvalidem görümcelerim hepimiz aynı evde oturuyoruz. Eşim sorumluluklarının farkında değildi. Bir yıl sonra bebeğim canım kızım doğdu. 3 ay sonra eşim "ben senden boşanmak ayrılmak istiyorum "dedi.  Bende sebebini sordum neden ?dedim,"ben bu evliliği kaldıramadım bana göre değilmiş "dedi. Akşama kadar ağladım. Gel zaman git zaman, Bir odanın içinde 5 yıl geçti. maddi sorunumuz yoktu. 5 sene dayana bildim bu duruma. Kızım var kurtara bilirmiyim evliliğimizi dedim, Kaderim dedim, katlandım ama beş yıl böylece sabırla devam ettim ve 2001 yılında boşandık. Ayrılırken bir kez öldüm, baba ocağına geri döndüm bir kere daha öldüm. Eşimle Beraber Türkiye'ye geldik. Eşim babama kızının hiç bir suçu yok dedi. Ve beni bırakıp Almanya'ya döndü.
Babam sadece eşimi dinledi ve bana hiç bir soru sormadı başının üstünde beni taşıdı. Babamı çok seviyorum anlayışlı bir insan. Kızımla beraber yeni hayata ailemin desteğiyle tutunmaya çalıştım. Bir gittim iki geldim. Babamın maddi durumu pek iyi değildi. Çalışmak zorundaydım. Sigara içiyorum. Babamın elini gözlemek istemedim. Aile bütçesine katkıda bulunmak için işe başladım. Kızımı anneme bıraktım ben başkasının çocuklarına bakmaya gittim. Bu çok acı birşey ama mecburdum. Kızım şu anda Ankara'da üniversitede okuyor.  Kızıma babasını hiç kötülemedim, o benim kocam kızımın babası kötü bilsin istemedim. Büyüyünce nasıl olsa gerçeği ayırt edecek. Kızımın üzerinde bir kuruşluk hakkı yoktur babasının. Hayatta tek başına dul bir kadın olarak çocuk yetiştirmek  ve küçük bir yerde yaşamak çok zor. Küçük bir ilçe olduğu için insanların bakış açısı dul bir kadına çok kötü.  Üstüme çok geldiler ama ben kendimi bozmadan dimdik ayaktayım. İyiki gelmişim kızımı burada bizim ananelerimize göre yetiştirdim. Çok mutluyum. Sigortacılık işi yapıyorum. Burada bu işi yapan birtek benim işimi seviyorum. Benimde mutlu bir yuvam olsun isterdim.başka birisiyle bir evlilik düşünmedim benim için öncelik bundan sonra kızım ona mutlu bir gelecek sağlaya bilirsem ne mutlu bana. İki kültür arasında kalmak çok kötü bir şey. Vatanında Almancısın yaban ellerde Türk'sün. Yurt dışından gelenler kredi çekip geliyorlar, buradakilerini kendilerine özendiriyorlar, zenginmiş gibi davranıyorlar. İki yüzlü davranıyorlar. Halbuki orada hiçte öğle değil hepsi nefes almadan çok çalışıyorlar. Almanya'da Almandan çok Türk var.
-Okusaydım veteriner veya psikolog olmak isterdim.
-insanlara fazla güvenmeyin önce kendinize güvenin
-gençler sorumluluğunu alamayacakları evliliklerin altına girmesinler başkalarının dünyalarınıda yakmasınlar,gülleri açmadan soldurmasınlar.
-tanımadığınız bilmediğiniz kültürlerdeki çatışmaların yükü çok ağır oluyor.
             Kadriye hanımın hikayesi çok tanıdık her yerde karşımıza çıkan sorumsuz kocaların yükünü omuzlayan, evladına güneş olan kol kanat geren bu yaralı ve hüzünlü kadının ayakta kalması kendine olan güveninden ve baba ocağının sıcaklığında kendine yer bulmuş olmasından. Sosyolojik açıdan bakıldığında burada Alman orada Türk iki arada bir derede kalan bu kayıp insanların ne oralı nede buralı olabildikleri bir geçek. Arafta kalanların bir tarafı seçmeleri ve bu doğrultuda geleceklerine yön vermeleri gerekiyor. Kadriye Güneş Hanımda öyle yapmış, iyi ki gelmişim kızımı Türk ananelerine göre yetiştirdim diyor. Kendisini bu konuda şanslı görüyor. Teşekkürler Kadriye Güneş Hanım bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için ...çevrenize örnek bir duruş sergilediğiniz için.
         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder