13 Nisan 2016 Çarşamba

DEĞER GÖRMEK

               İyiki böyle bir yolculuğa çıkmışım çok güzel insanlarla karşılaşıp çok güzel yaşanmışlıklara şahitlik etmek İnsana insan olmanın değerini hatırlatıyor.
               1955 doğumlu  şeyda abla bunca yıllık ömründe öğrendiğini birkaç cümleyle açıklıyor.Annesi ev hanımı babası  memur.şeyda ablanın babası çok zeki zamanın da en yüksek puanla tıbbı kazanıyor fakat yoksulluktan harç parası bulamadığı için okula gidemiyor .O dönemde harç parası almadan kayıt alan Orman Mühendislik Fakültesine tam burslu olarak girer ve başarıyla okulunu bitirir .Okul biter bitmez ataması yapılır ve Aydın ilindeki kemer barajının inşasında çalışmaya başlar.Şeyda ablada Aydında dünyaya gözlerini açar .Babası orman mühendisi Osman Karabay devlet memurluğundan emekli olana kadar yurdun çeşitli yerlerinde ve yurt dışında da görev yaparlar. Şeyda abla Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesini bitirip İzmire yerleşir.25 yıl burada hizmet verdikten sonra emekli olur .Babası ve annesi ara sıra Niksara olan özlemlerini dile getirirler fakat asıl dönmeye sebep dayısının çağrısı olur "gelin artık yeter gurbet ellerde kaldığınız bundan sonra hep beraber olalım bir birimize destek olalım der."Zaten hasta olan annesi bu çağrıyı bir fırsat bilip göçü toplayıp Niksara akrabaların yanına dönerler.Annesinin hastalığı boyunca tüm eş dost seferber olur ellerinden geldiğince yardımcı olurlar .Sıkıntılar ve sevinçler paylaşıldıkça güzel Şeyda abla bu dönemde kendisini çok şanslı hissetmiş.iki yıllık hastalık dönemi onu annesinin ölümüne hazırlamış .Sonra annesi vefat ettiğinde acısını güzel insanlarında desteğiyle hafif atlatmış ."İyiki memlekete gelmişim " diyor. Şeyda ablaya İzmir gibi koca bir medeniyetten sizi köy gibi olan bu yere çeken neydi diye sorduğumda ,"Burada insana verilen değeri gördüm .Çıkarsızca samimi davranışları gördüm.Buraya alışmam zor olmadı çünkü büyük şehirlerin büyük derdi ve sahte  ve iki yüzlü insanları oluyor hep bana hep bana karşılıksız bir gün geçmiyor al gülüm ver gülüm buda insanı korkutuyor ve yoruyor.ya veremeyeceğim gün geldiğinde ne olur benim halim? Buraları öyle değil burası bereketli insancıl çıkarsız insanlarla dolu küçük yer olduğu için herkes bir birini tanıyor belli bir saygınlığın var değer görüyorsun bu değerde senin insan olmandaki önemi dahada arttırıyor.Şükürler olsun ki hala sağlıklıyım ve güzel arkadaşlarım ve güzel dostlarım var.Şu anda (96 yaşında )babamla beraber oturuyorum.birbirimize bu yolda arkadaşlık ediyoruz ."
            Doğduğun yer mi ?doyduğun yer mi ?derler.İnsan gençken  nerede ekmek bulacaksa orada çalışmaya mecbur ama mecburiyet bittikten sonra tercih hakkında özgür. İnsanı doğduğu yere çeken bir güç var  bu akraba olabilir (kan bağı),daha samimi ilişkilere olan özlem olabilir,yeni arayışlar olabilir ,ahde vefa olabilir,çocukluğa ve ana vatana olan özlem olabilir,bir kaçış olabilir ama ne olursa olsun sosyolojik açıdan bakıldığında insan aidiyet duygusuyla yaşayan bir varlık kendisini nereye ait hissederse oraya dönmekte bir mahsur görmüyor ve seve seve koşa koşa bazende mecbur dönüyor.Şeyda abla üzerinden okuduğumuz bu gerçeklik değer görme ve samimi insan ilişkileri.Günümüzde hepimizin aradığı şey değil mi ?Güler yüzlü sıcacık ilişkiler.Tercih sizin .Mevlam hepimize iyilik sağlık muhabet versin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder