24 Nisan 2015 Cuma

Eğitim Bir Köy İster

                                                             
     İnsanlığın ilk kalıntıları ilk insan ve insanlığın doğduğu ilk yer olarak kabul edilmiş Afrika, bilim insanları ve tarihsel açıdan, farklı görüşlerde var ama şu bir gerçektir ki yaşadığımız bu çağda dünyanın en zengin madenlerini (elmas,altın vb.) içinde barındıran Afrika Kıtası bugün dünyanın en ilkel ve en geri kalmış kıtasıdır. 
     Köy kelimesi bana konar göçerlikten ilk yerleşik hayata geçişin şehirleşmenin, sabitlenmenin ilk hareketidir köyler. Bunlar büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre isimlendirilirler. Kasaba, şehir, ülke bazende dünya olarak anılır, çünkü benim zihnimde köy doğal, organik, alın teriyle çalışmanın ve yardımlaşmanın tanış olmanın doğayla içiçe samimi başbaşa kalmanın, iyi güzel duyguların, düşüncelerin ilk antrenmanının yapıldığı ilk tohumların atıldığı yerdir. Burada yaptığın davranışı, şehirde geliştirirsin, büyütürsün o kadar büyütürsün ki bu evrensel düzeyde olur ve sen evrenselleşirsin. Yöresellikten çıkar, dünya insanı, dünya köylüsü olursun. Özünü kaybetmeden, özünden şaşmadan...
     İnsan şehirleşiyorum medenileşiyorum diye köklerinden kopup ne idüğü belirsiz tavırlar ve hareketler içinde dünya ilmini alıp, onunla benliklerimizi besleyip, özümüzden koptuk. Oturduğumuz apartmanda, karşı komşumuzu, bırak evin içinde ayrı ayrı odalarda her birimizin elinde ayrı bir aygıt, birbirimizden uzaklaşıp sanal alemlerde konuşur iletişim kurar olduk. Fıkra gibi söylenen şu sözler "geçenlerde elektrikler kesildi evin salonunda mum ışığında bir araya geldik epeyce sohbet ettik aslında iyi çocuklarmış benim çocuklar veya benim annem babam iyi insanlarmış" repliğini aslında bugün ki içinde bulunduğumuz durumu özetler gibi. Özden bir haber yaşıyoruz ailemizden, bırak kendimizden haberimiz yok. Samimi insan ilişkilerini unuttuk çıkarı olmadan kimse kimseye selam vermez oldu, verdiğin selamın arkasından ne gelecek ne isteyecek diye bekler olduk. Normali unutunca bunları normalleştirdik yüzyüze olmayan sohbetleri, karşılıksız sevgileri ,mesela anne çocuğunu şartlı sevdi, baba oğlunu. Her şeyde karşılık bekler olduk. Beklentilerimizi çoğalttıkça bozduk psikolojimizi, sağlığımızı, değerlerimizi unuttuk. Değersiz şeyleri baştacı yaptık. Nasrettin hoca misali kürklere bürünüp, görünüşe değer verip öze bakmadık görünüşle yargıladık insanları. Varlığıyla şeref verdiğinin farkına varmadık varlıklı olmayan komşularımızın akrabalarımızın dotlarımızın. Çevrenizdeki insanlara hep bir maddi değer biçtik, ne kadar maddiyat, görsellik o kadar varsın. Gelip geçici olanla değerlendirdik değeri olmayan şeyleri.

    Kur'anı kerimdeki Yusuf Suresini hatırlattı bana kör kuyulara attığımız güzellikler.İşte köy bana bu değerlerin aslında insanın içinde yaradılış gereği Mevlamın içimize fıtratımıza yerleştirdiği bilgilerdir, tohum halindeki değerlerimizdir, duygularımızdır, davranışlarımızdır. Bunların alışverişini ilk köyde yapmaya başlarsak biz gelişir içimizdekini açığa çıkaran şehirli oluruz kör kuyulardaki Yusuf'u saraylarda ağırlarız.
   Vermenin mutluluğunu yaşarsan cömertliği öğrenirsin. Kıskançlığın kötü bir şey olduğunun farkına varır ondan vazgeçersen inattan,küsmekten, cimrilikten, cahillikten kurtulmak için çaba harcarsan sen arınıyorsun, temizleniyorsun, saflaşıyorsun demektir. Egondan kurtulmuş nefsini temizlemiş o yüce duygulara ulaşmış yüce bilgeliğe ulaşmış evrenselliğe açılan Ali kapısından girer ve her şeyin ortada apaçık görünen, serini meydana koyan bir insan olarak en mükemmele, en güzele meyl etmişsin demektir. Bundan sonra her gün sana gelen mailleri bekle. açılmıştır algılar, gönül terazin olmuş artık buradan geleni iletir buradan geleni söyler buradan gelenle hareket edersin sadece ve sadece onun rızası için işler yapar onunla muhatap olursun aracısız. Sana bazen deli derler bazen uçuk kaçık bazen köylü bazen dışlanırsın, bazen kabul görmezsin, bazen yalnız kalırsın ama sen yinede yılma çünkü hak senden vazgeçmedi seni en iyi bilen en iyi gören seni senden daha iyi tanıyan birine sığınmak ve onunla beraber olmanın vermiş olduğu mutluluğu herkesle paylaşmak, paylaş ki arayış içerisinde olanlara sana kulak verenlere aksın bu güzellikler. Özdebirlik en ilkelin ve modernitenin, teknolojinin bilimin söylediğinin son halinin aynı olmasıdır o yüzden bir şeyin ilk manasıyla son manası aynıdır. sen doğru yol üstündesin tevhit ehlisin demektir size gelen bilginin ilk halini araştırın ve son haliyle aynı olduğunu göreceksiniz aradaki kirlenmişlikler üstünün örtülmesi sizi yanıltmasın içimizdeki o güzellikleri ezelden ebede ölmeden önce ölen yaşamlardan olmak ve yeniliğe açık köyümüzdeki öğretileri genişletip şehirlerde harman etmek kendi dünyamızın içindeki elmasları, altınları çıkartmak, ve kendimizi yeniden inşa etmek dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder