İstiklal caddesi
Sırtını dayadın mı Atatürk’e…
Taksimden aşağı caminin sağından, Kilisenin solundan salınacaksın ışıklı caddeye doğru.
Nice sevdalılar el ele, göz göze, omuz omuza yürüyor bu yolları
İnsan seli akıyor aşağı yukarı istiklal caddesinde…
İnsanlar yabancı, bir tek tanış ben.
Bir duvar dibinde hazine saklı, keşfedilmeyi bekleyen,
Sokak çalgıcılarının müziği eşliğinde
Bazen ellik
Bazen şemmamme
Bazen halay
Bazen ikili danslarla döküyor kurtlarını gençler…
El vuran, çepik çalan, saz çalan, oynayan, seyreden herkes gülümsüyor herkes mutlu sanki bu şehirde…
İstiklal uğruna nice ayrılıklara yol verdi kim bilir bu cadde kavşaklarında.
İp gibi saf saf sıralanmış binaların koruyor derin tarihi…
Bin bir çeşit misafirlerini ağırlar seçkin kafeler oteller…
Beyoğlu’nda…
Çiçek pasajında bir kaç kadeh efkar dağıtımı soluklanmak iyi gelir aşıklara…
Ver elini sevdiceğim…
Yedi asırdır ayakta dimdik duran heybetiyle,
Galata kulesinden selamlayalım bu şehrin erenlerini.
Yükselirken badal badal göğe doğru…
Kuş bakışı şehir ayağının altında
İstanbul’u dinlersin kalp atışlarında
Yedi tepeden seslenir Allahu ekber sesleri
Boğazında düğümlenir gemiler
Karaköy, Haliç limanına sığınırsın usulca karadan…
Uçmak istersin sonsuzluğa
Hazerfen Ahmet gibi kanatlanıp kuleden…
Üsküdar’da
Eteklerine sarılır minik bir el
Anne diye seslenir
Kız kulesinden…
Hür doğdum hür yaşarım.
“Bir Türk dünyaya bedeldir”.
Dünya Köylüsü
Ayla Bağ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder