3 Mayıs 2016 Salı

BAKIRA ŞEKİL VERENLER

           Unutulmaya kaybolmaya yüz tutmuş ,geçmişi insanlığın tunç devrine kadar dayanan bakırcılık sanatı Tokattaki son kuşak bakır ustalarıyla yaşatılmaya çalışılıyor.şimdi Mehmet ustanın söylediklerine kulak verelim ve dinleyelim bakırın öyküsünü...
           "Bakırcılık sanatının ana merkezleri Diyarbakır ,Gaziantep,Kahramanmaraş ,Erzincan,olmak üzere diğer illerdede küçük ölçekli yaşatılmaya ayakta tutulmaya çalışılıyor.Değer görmesi işçilik ve kalite açısından el emeği göz nuru olan çalışmaların getirisi olmadığı için bu sanata talep yok.sabırlı olmayan bu işi yapamaz.Yapılan işin talep görmesi elbetteki şevkimi arttırıyor.işime aşığım severek yapıyorum.30 yıldır bu sanatın içindeyim daha usta olamadım bilmediğim çok şey var.Herkes usta olamaz.Sanatkarlık ayrı birşey,ustalık ayrı.Ustalığında sonu yok ilmin sonu olmadığı gibi.Bakırcılıkta kalaycılık ,dövmecilik,modelcilik,cilacılık,toplamacılık hepsi ayrı bir sanat dalıdır.Ben hepsini tek başıma yapabiliyorum.Bakırcılık sanatı tavlama toplama dediğimiz vuruşlarla bakırı inceltiyor ve levhaya ona göre şekil veriyorsun.Ben her ustanın yaptığını yaparım ama her usta benim yaptığımı yapamaz.Bakırcı ustası iyi beslenmeli evinde huzurlu olmalı çünkü akşama kadar örsün üstünde  bakır levhaya çekiç sallıyorsun.Sinirli olursan bakır levhaya hızlı vurursun ve delersin bir işe yaramaz yaptığın iş.İnsan güzel şeyler yapmak üretmek için çabalıyor.Ürettiği satılmassa ümidi kırılıyor.Benim eserlerimdeki emzik modelini ve karın modelini hiç bir usta veremez.Diğer ustaların yaptıkları kaynaklıdır .Benim yaptıklarım tek parcadır.Toplama mayalı emziği Mehmet usta yapar.Bir malzemeyi en az 100 kere tavlayacaksın toplayacaksın ki eser çıksın.Binlerce vuruş için bazen dizini örs olarak kullanacaksın.Bu işin bir ölçüsüde kulaktır. Kulağa gelen sesin tonuna göre vuruşunu yapacaksın.Sanatcı has olmalı hashas olmalı.Bazen hayata küstüğümüz anlar oluyor değer görmediğin zaman ben bu işi niye yapıyorum ,çocuğumun karnını doyuramadıktan sonra iyi şartlarda yani doğal gazlı bir evde oturamadıktan sonra bugünün şartlarında bir arabam olmadıktan sonra bu işi niye yapıyorsun diye kendimi çok sorguladım. Halen kendime ait bir evim yok sobalı bir evde oturuyorum.işe yürüyerek gidip geliyorum.çocuklarıma yük olmadan kendi geçimimi sağlamaya çalışıyorum çünkü başka yapacak bir işim yok ben bu işe aşığım getirisi istediğimiz gibi olmasada,yetkililerden devlet büyüklerinden gerekli ilgiyi değeri görmesede ben işimi seviyorum.Eşimi seviyorum,eşim çizimleri yapıyor ,onunla beraber burada bu sanatı kendi çabalarımızla yaşatmaya ve ayakta tutmaya çalışıyoruz.Rızkı veren Allah'tır.Bu güne kadar aç kalmadık çok şükür." diyor bakırcı Mehmet usta.
         Her mesleğin zorlukları olduğu gibi kolaylıklarıda var elbetteki ama el işi göz nuru alın teriyle yapılan işlerin hak ettiği gerçek değeri görmemeleri kazançlarının düşük olması bu sanata ilgiyi düşürsede gönül ehli tevhit ustası bakırcı amcanın kendi kişisel gayretiyle bir dik duruş sergilemeye çalışması takdire şayan bir tavır.Bakıra şekil veren ustanın anlattıklarıyla insana şekil veren Rabbimin öğretileri nasılda örtüşüyor."Demir tavında dövülür "ata sözünün de bize hatırlattığı gibi insan çektiği sıkıntıların üstesinden geldiği sürece ve dersini aldığı oranda insan olma yolunda ilerliyor demektir.Bütün bu darbeler vuruşlar bir bakırın şekil alması içinse ,Gönül ehli olabilmek için sabır ve yılmadan aşkla insanlık yolunda yürümeye devam....selam olsun her vuruşunda Allah diyenlere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder