19 Kasım 2020 Perşembe

        KADİM ŞEHRİMİZİN KADİM İNSANLARI-6

                Kadim şehrimizin kadim insanları yazı dizisinde bu hafta Emekli öğretmen Hayrettin koyuncu hocamı  daha yakından tanıyacağız. 5 Ekim Dünya Öğretmenler günü olması dolayısıyla bu hafta köşemde sizlere bir öğretmeni dilim döndüğünce anlatacağım. Babacan tavırlarıyla engin ve dolu dolu bilgileriyle etrafını aydınlatan halk adamı sözüyle, özüyle gerçeği yansıtmaya çalışan, eleştirel bakış açısıyla daima kişiyi daha iyiye sevk eden yüce bir şahsiyet. Edebi alanda yaptığı çalışmalarla yöremize ait birçok eserin halk türküsünün kayda geçmesini sağlayan sahip çıkan ve bu mücadeleyi araştırmalarıyla ve kalemiyle yapan bir önder. Yaşayan bir efsane.

Hoşgeldiniz diyor ve başlıyoruz sohbete; "Dürüstlük en büyük sermayedir, itibar en büyük servet." diye söze başladı ulu çınar.

BİZE KENDİNİZİ KISACA TANITIRMISINIZ DEĞERLİ HOCAM. "1938 doğumluyum. Reşadiye Gazipaşa ilkokulun da okudum. Çorum Öğretmen Okulundan ve Samsun Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünden mezun oldum. Köy öğretmenliği, Ortaokul, Lise, yüksekokul öğretmenliği yaptım. Ayrıca yüksekokulda müdürlük, Halk Eğitim Başkanlığı, Tokat Millieğitim Müdür yardımcılığı gibi yöneticilik görevlerinde bulundum ve buradan emekli oldum. Halk türküleri, Halk edebiyatı gibi konularda araştırmalar yaptım. Tokat yöresine ait bir çok türküyü kayıtlara geçirdim. "Öyküleriyle Türkülerimiz" adında bir kitap çalışmam oldu. Kültürel dergilerde birçok yazım yayınlandı. Reşadiye Kuyucak Köyü adlı bir de kitabım var. 35yıldır bir gazetede köşe yazarlığı yapıyorum.

EMEKLİ OLDUNUZ ZAMANINIZI NASIL GEÇİRİYORSUNUZ. AİLENİZDEN BİRAZ BAHSEDERMİSİNİZ.Boş zamanlarımı Tokat'ta kurduğum bir çiftlikte kitap okuyarak, yazı yazarak geçiriyorum. Eşimde benim gibi öğretmen sınıf arkadaşım. Okul aşkımla severek evlendim. Üç çocuğum var. Hepsi okudular. Birisi makina mühendisi, birisi mimar birisi de iktisat okudu. Torunlarım var onların sevdasıyla ve topluma karşı duyduğum sorumluluklarımla sağlıklı bir şekilde yaşayıp doğruları ama sadece doğruları kaleme alıp memleketime hizmet etmeye çalışıyorum. Kimseden korkum yok. 

GENÇLERE NE GİBİ TAVSİYELERİNİZ  OLABİLİR. Buradan gençlere seslenmek istiyorum. Çok çalışsınlar basamaklı gitsinler, paraşütlü değil. İşlerini severek yapsınlar. Varabildikleri yerde bir alın teri olsun. Şimdi ki gençlerin sevdaları da sanal. Kadın doğal sevilmeli, içinizden gelen sesle sevin. Süslemeli değil beslemeli sevsinler. Özen göstersinler, birbirlerine olan güvenlerini devamlı büyüterek geliştirsinler samimi olsunlar. Aşklarını, sevdalarını yürekleriyle sahiplensinler bu yüce duyguya sahip çıksınlar.

ÖĞRETMENLİK YILLARINIZDAN UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİMLE PAYLAŞIRMISINIZ. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “ Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” sözlerine  binaen Çorumda görev yaptığım yıllarda kuruculuğunu yaptığım yüksek okul da   90  kişilik  bir sınıfa benim adımı vermişler. 41 yıl sonra Çorum Hitit Üniversitesi'nden bir davetle gittiğim okulun  sıralarında 36 öğrencimle  sürpriz bir şekilde karşılaşmam beni çok duygulandırdı. Çok hoşuma gitti. Hayatım boyunca aldığım en değerli ve en yüce ödül dü benim için. Öğretmenlik çok özveri ve sevgiyle yapılacak bir iştir. Herkes öğretmen olamaz. Eğer cenneti vaat etmeseydi, ibadet edecek insan bulamazdı Allah. Biz de not vaatlerimizle öğrencilerimizi bilgilendirip öğrenme aşkını kamçılıyorduk. Öğretmen yöntemi bulacak çocuktaki merakı diri tutacak. Toplumlar iki şeyle yönetilir; birisi ilim, birisi zulüm. Baştaki hangi yöntemi biliyorsa onu uygular. Bizler daima okuyarak araştırarak tarihimizi doğru öğrenerek köklerimizden kopmadan evrenselleşerek ancak gelişebiliriz. O yüzden çok çok okumalıyız.

HALK EDEBİYATINDA ŞİİR VE TÜRKÜ’NÜN YERİ NEDİR.Şiir ayrı bir dal. Şiirde öz vardır. Sözle özü birleştirirsiniz şiir olur. Sözün anlam derinliğini en kısa yoldan verirsiniz şiirle, türküyle. Türküler ayrı bir cevher ayrı bir kale. Türkçenin öz taşıyıcısıdır türküler. Anlam ve duygunun birleştiği yerdir türküler. Şairin dediği gibi “ ne zaman bir türkü duysam şairliğimden utanırım.”

Hocam kitabında Nezük türküsünün serüvenini türküyü kayıt altına alırken yaşadığı gördüğü bütün olayları ayrıntılarıyla bir bir anlatıyor.

“Oktap belinde çıktım hava soğudu,Aradım Sivas elini Nezük yoğ idi, Eninde sonunda edeceğin bumuydu,Ellere mi kaldın kız kara gözlüm.”den sonra sözü abum türküsüne getiriyor ve 

“Öğretmene varamadım , Naylon çorap giyemedim , Abum abum gız abum, Sebebim sensin abum.

Şu Niksara varsalar , sevdiğimi bulsalar, şu halimi sorsalar  abum abum gız abum sebebim sensin abum”

Yöresel türkülerden bir demetle bizi ağırlıyor. 

HAYALLERİNİZ NEDİR. Hayallerimi bir bir gerçekleştirdim. Sağlıksız uzun yaşamaktansa sağlıklı ve kısa yaşamak istiyorum. Ömrüm olduğunca topluma faydalı olmaya çalışıyorum yazdıklarımla kalemimle. Salgın sürecinde çiftliğimde doğa ile başbaşa bir süreç geçiriyorum. Herkesten uzak mesafeli yaşıyoruz. Eski günlerin değerini çok çok iyi anladık. Bir an evvel eski günlere dönmek istiyoruz.

GÜL DEYİNCE AKLINIZA İLK OLARAK NE GELDİ. Sorusunu yöneltiyorum ve sohbeti toparlamaya çalışıyorum.

Gül deyince aklıma berraklık güzellik ve sevecenlik geldi.

Siz hiç gül bahçesini gördünüz mü dikensiz?
Gül yüzünüz benli de
Güller niçin bensiz.
           Hayrettin Koyuncu Hocam bir derya.  Çay eşliğinde yaptığımız sohbette saatin ve vaktin nasıl geçtiğini anlamadan günü yarılamışız. Sohbetiyle doluluğuyla ve içten babacan tavırlarıyla yaşayan bir efsane. Sözün sonu gelmeyen bir sohbetti, ayağa kalkarak ve yürüyerek devam ettiriyoruz.  Sohbetimize bir virgül koyup yeniden görüşmek üzere ayrılıyoruz. Yetiştirdiği binlerce öğrencisine şiiri, edebiyatı ve sanatı sevdiren engin ve yüce düşünceye sahip iz bırakan eserleriyle yüreklere taht kuran kıymetli bir şahsiyet. Onu tanımaktan çok onur duydum. Kadim şehrimizin Kadim insanlarından olan Hayrettin Koyuncu Hocam bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için çok çok teşekkür ederim. Güzelliklerde buluşmak dileğiyle...
Dünya Köylüsü 
Sosyolog yazar
Ayla Bağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder