Her gün şehit haberi almaya başladık. Her gün bir fidanın bir erin bir polisin yok olduğunu görmeye şahidlik etmek insanı umutsuzluğa sevk ediyor olsada ...
" Korkma! sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" mısralarının yazarı Mehmet Akif Ersoyun sözlerinden aldığımız güç ve imanla sen bize hakkını helal ediyormusun şehidim.?
Ocaklara düşen ateşlerin yaktığı yüreklerin acısına bizde ne kadarına ortak oluyoruz. Ah vah demekten başka..Yıllar önceydi yıl 1996 - 97'de Kuzey Irak operasyonunda pusuya düşürülen eşimin ve arkadaşlarının teröristlerin açtığı ateş sonucunda iki şehit ve eşimin yaralı olduğu çatışmadan sağsalim kurtulanların da aslında büyük bir tramva yaşadıkları piskolojik çöküntüyü kimse tahmin edemez ancak bu acıyı yaşayan bilir. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Güney Doğu kanayan bir yara .bu yarayı bile bile sarmak istemeyen, siyasi hedefler uğruna, makamlar mevkiler, rütbeler ve çıkarlar uğruna gencecik mehmetcikleri ölüme bilebile süren yöneticilerdir aslında şehitlerin katili. Ne dağdaki kandırılmış cahil yobaz terörist nede şehirdeki eline silah tutuşturulmuş zavallı eşkiya. Bunlar buz dağının görünen kısmı. Hangi komutan vurulan erinin yanına gelip geçmiş olsun koçum demeden acısını sormadan paylaşmadan yüreğinde hissetmeden yaralı ere "bizim hanımında artık konuşacak anlatacak bir olayı oldu ee anlatbakalım nasıl oldu "sorusunu futursuzca soran sözde komutanların belasını mevlam versin biz elimizden geldiğince vermeye çalışsakta ne çare...yanına gelip kendine malzeme ve rütbe için pirim toplayan bu insanlardan sözde komutanlardan vatana millete ne hayır gelir ölümden ve ocak söndürmeden başka ...hepsi yalan ucuz kahramanlık peşinde ağlaya ağlaya ben cepheye gitmem diyen komutan müsvettelerinin böbürlene böbürlene rütbe aldıklarına şahitlik etmek, kendi evlatlarını bedelliyle ve çürük raporlarıyla askere göndermeyen "bende şehit olmak istiyorum " diyen siyasilerin iki yüzlülerin yaşadığı bu arenada meydanda herkesin bildiği gerçekleri bir kez daha söylemek bize kaldı. İçlerinde gerçekten vatanını seven uğruna canını seveseve feda eden komutanların varlığıda aşikar. Her kurumda olduğu gibi bu kurumdada çürük elmaların olması gayet doğal. İşin ilginç tarafı bu zamanda onların revaçta olması ve pirim yapması arkadan gelen güzel nesillere yanlış örnek olmaları insanı üzüyor. Ben doğru bildiğimiz yoldan yürüyen hakkı konuşmaktan korkmayan yürekli bir avuç insanın tüm çirkinliklere galip geleceğine canı yürekten inanıyorum.
Tüm bu olanlardan yaşadığımız ve şahitlik yaptığımız bu kısa ömrümüzde iyiden ve güzelden doğrudan yana olmamız, mevlamın bize verdiği aldığımız her nefeste sadece ve sadece hakkı konuşmamız öldükten sonra şehidlik mertebesinin yaşarken bize sunduğu şahidlik etmenin verdiği huzura ermek içindir. Her daim huzurda olmak ve huzurlu olmak dileğiyle... Tüm bu gerçekleri göz önüne serdikten sonra sana sahip çıkamadığımız için, seni seçtiğimiz yöneticilere kurban verdiğimiz için, senin kanın ve canın üzerinden beslendiğimiz için hakkını bize helal ediyor musun şehidim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder