20 Ağustos 2015 Perşembe

"DEPREM"

        Yıl 1999 saat gece yarısı 03 suları, yer Afyonkarahisar özdilek dinlenme tesisleri. Tatil için çıktığımız yolculukta dinlenmek için girdiğimiz bu mekanda arabanın içinde sallanmaya başladık Gazi uyuyor bende ne olduğuna anlam veremediğim bir sarsıntıyla ayıldım. Dışardan gelen çığlık sesleriyle ve ağlama sesleriyle uykudan uyandım. Arabadan indim çekinerek ne oldu diye telefonda konuşan kadına sordum. O'da istanbul'da deprem olmuş çocuklarım evde yanlız yan bina yıkılmış dedi, bende hemen teyzemleri aradım eniştem çıktı telefona korku dolu bir ses tonuyla yiyenim çok kötü sallandık çok şükür bizde bir şey yok ama dışarlardayız evlere giremiyoruz dedi. Bizde telaşlanacak bir şey yok diyerek yolumuza kaldığımız yerden devam ettik.
        Sabahleyin foça'ya vardık. Kahvaltıyı yaparken televizyonu da açtık  haber dinliyoruz. Duyduklarımıza inanamadık "gölcükte deprem oldu, yalova gölcük arasından haber alınamıyor "diye bir anons geçti. Yıkıldım elimden lokmayı bıraktım eşimin yüzüne bakıp dona kaldım. Aklımdan binbir çeşit soru geçti nerdeler neyapıyorlar ....eşim kalk gidiyoruz karamürsele dedi. Hemen  toparlandım. Herkes kendi derdiyle uğraşır benim bacıma kim destek olur  o cehennemde dedim ve yola çıktık. Uzun bir yolculuktan sonra gece yarısı saat12 gibi karamürsele vardık. Kız kardeşim ve eşi sağlık personeli olunca ilk önce hastaneye gittik. Sorduğumuz soruya nasıl bir cevap alacağımızı bilmeden Yelizi ve Fatihi sorduk beyaz önlüklü birilerine, hemen çağırdılar. Derin bir nefes aldık.Yeliz bizi karşısında görünce çok şaşırdı. Ayla abla bu cehenneme bu çocukları niye getirdin dedi. Onları sağ salim karşımızda görünce çok sevindik. Çok şükür bin şükür sevinelimmi üzülelimmi bilemedik. Bir kaç saat sonra babamda Tokat'tan geldi. Sarıldık birbirimize sardık yaralarımızı sevgiyle. Heryer mahşer yeri gibi insanlar sarhoş gibi, hamile kadınlar çoçuklarını doğurmuş günü gelmezden evvel, analar enkaz altında koymuş canlarını bebelerini. Kırk yıllık eşleri ayırmış bir kirişin kolonu, ikizler kalmış enkazda anne feryatlarda ....nice ibretlik manzara hastanenin bahçesinde herkes can derdinde. Elimizden geldiğince insanlara yardımcı olmaya çalıştık. Kızını damadını ve torunlarını enkaz altında bırakan bir anne gelininin doğumuna şahitlik yaparken yavrum sevineyimmi üzüleyimmi bilemiyorum Allahım bu ne biçim bir haldir derken yaradana karşı vakur duruşu hala gözlerimin önünde Allah kimseye bir daha böyle acılar yaşatmasın. Aradan 16 yıl geçmiş biz bütün bu olanlardan ne kadar ders çıkara bildik.? Bugün bakıyorumda geçmişi unutmuş gibiyiz, yapılan binalardaki yüksek katlara, çıkmalara hala izin veriliyor. Birinci dereceden deprem bölgesi olan yerlere 25 katlı imar izni verilmesi neyin göstergesi  size soruyorum? yıkılan sahil kenarlarının yeniden imara açılması  bizim nasıl bir zihniyet taşıdığımızın göstergesi değilmi. Pek ders almışa benzemiyoruz. Unutuyoruz unutkanız. Günü birlik çıkarlara göre yaşıyoruz. Geleceğe yönelik uzun vadeli insan odaklı düşünmüyoruz. Sorgulayan ve düşünen yöneticilere ve halka ihtiyaç var. Sarsıntıyı yüreğimizde hissetmedikce yüreğimizdeki sese kulak vermedikçe ilimin ve bilimin öncülüğünde yürümedikce biz daha çokkk .......
          Züleyha hanım anlatmıştı. Annesini depremde kaybetmiş."Annem gece yatarken pijama giyinmez, gecelik giyinir. Ogün deprem oldu telefonla annemlere ulaşamadım, haber alamayınca karamürselden gölcüğe yanlarına gittik ve babam dışarda annem yok yanında baba annem nerde? diye sordum ...önüne baktı boynunu büktü cevap  veremedi...Son sözleri kelime şehadet getirmek olmuş ikikere getirdikten sonra üçüncüde sesi duyulmaz olmuş.Umudumuzu yitirmeden dualar eşliğinde uzun bekleyişler sonunda annemin cansız bedenine ulaştık. Annemi bizden ayıran yatak odasındaki kirişti. Sağa dönse kurtulacakmış ama sola döndüğü için kirişe denk gelmiş. Cesedi belirlemek için enkazın yanına vardığımda annemde el dikişli beyaz bir pijama giyili olduğunu gördüm önce bu benim annemin değil dedim. Çünkü annem pijama giyinmez  annemin böyle bir pijaması yok dedim.Çok düşündüm neydi bu pijamanın sırrı diye günlerce düşündüm...Anneme onu kim giydirmişti? Sonra aklıma annemin yaşarken çok dikkat ettiği hassasolduğu konu geldi ,teninin bacağının görünmemesi için çok itina gösterirdi. Edepli giyinirdi edep ölçüsünde hareket ederdi.dedi "anladım ki yani yaşarken senin gösterdiğin hassasiyeti ben sen öldükten sonrada senin için gösteririm diyen bir sahibimizin yaradanımızın olduğunu bilmek ve ona sığınmak onun gölgesinde olmak ne güzel" Ruhun şad olsun teyzecim mekanın cennet olsun ne güzel evlat yetiştirmişsin ne güzel annesin ne güzel bir kadınsın senin şahsında depremde kaybettiğimiz tüm canlara Allah'tan rahmet diliyorum.
         Bütün bu yaşananlardan çıkarttığımız dersler bizi bir adım daha iyiye ve güzele yönlendiriyorsa, yaradana yaklaştırıyorsa insan odaklı düşünmeyi ön plana çıkartıyorsa, inşaatları deniz kumundan değil adam gibi ilmine uygun yapmamız için bize uyarı veriyorsa  depremin bize  anlatmak istediğini anlıyoruz demektir.silkelenip kendimize gelmemiz ve içimizdeki katışıksız olan öze ulaşa bilmek için bir fırsat olduğunun göstergesidir diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder