13 Aralık 2016 Salı

FIRAT'IN KIZI YEŞİLIRMAĞ'IN GELİNİ

                Farklı olduğunu farklı düşündüğünü taa küçük yaşta fark eden sündüs hanım kendisini ifade edebilmeyi duygu ve düşüncelerini kalemle yazıya döküp dile getirmesi ve yıllar sonra bu birikimlerin kitap olarak karşısına çıkması elbetteki tesadüf değil. Yaradanın ona vermiş olduğu bu yeteneği doğduğu topraklardan uzakta kalmasının vermiş olduğu hasreti, gurbetteki hüzünle besleyen fıratın kızı ilk aşkının babası olduğunu yıllar sonra dile getiriyor.
             1971 yılında Elazığın keban ilçesinde 7 kız kardeşten 3üncüsü olarak dünyaya gelir. Okuma yazması olmayan Annesi ve babasının desteğiyle bu günlere gelir. İlk okulu ve orta okulu burada okur. Irmak kenarında doğayla içiçe  olan köyünde  çok güzel bir çocukluk geçirerek büyür. Gerisini sündüs hanımın ağzından dinleyelim."Annem osmanlı kadınıydı biraz sert. Orta okuldayken bir gün okulda bayılmışım. Bunun üzerine yapılan araştırmalarda kalp rahatsızlığım ortaya çıktı, fakat ben hastalığın negatif yanını hiç yaşamadım. Hatta bu benim için bir ayrıcalık oldu ve evde herkes beni el üstünde tutmaya başladı yani anlayacağınız el bebek gül bebek yetiştirildim. İlk okuldayken sesimin güzel olduğunu keşfeden öğretmenim bana sıksık türkü söyletirdi. Bu yüzden türküleri çok severim. Liseye geldiğimde Türkülere olan hayranlığım beni şiirlede buluşmama kolaylık sağladı en çokta Lisedeki edebiyat öğretmenimin derste
-Kaç kitap okudunuz?
Sorusunu sorarken yüzümüze aşağılayıcı gözlerle bakmasından duyduğum utanç ve hırsla o yıl yaz tatilinde 36 kitap okudum ve o günden sonra okumayı keşfettim.Yazmayıda çok seviyorum . Şiirlere olan ilgim dahada artı. Liseyi bitirip ünüversite hayatına atılmam beni hüznün şairi yaptı. Van Yüzüncü Yıl Ünüversitesi sınıf öğretmenliği bölümünü kazandığımda Ailemden ilk ayrılığımı yaşadım, babamı ilk kez ağlarken görüşüm bendeki duyguların tavan yapmasına ve bunların kağıda dökülmesine  sebebiyet verdi. Babamı çok seviyorum. Rahatsızlığımdan dolayı et yemiyorum vejeteryanım, Babam üniversite hayatım boyunca her ay benim yanıma gelerek annemin hazırladığı etsiz yemekleri bana taşıması benim aileme karşı olan bağlılığımı pekiştirdi ve Babama olan saygımı sevgimi aşkımı açığa çıkartı. Kendimi çok değerli hissetmeme ve kendime olan güvenimi arttırmama neden oldu. Sevgiyle ve fedakarlıklarla büyüyen bu genç kızın dünyasının temel taşlarını oluşturdu hiç kuşkusuz. Üniversite yıllarında tanıştığım aşık olduğum Tokatlı delikanlıyla evlendim. Bir kızım ve bir oğlum oldu. Eşler sizinle evleniyor ama hayatı sizinle paylaşmıyor. Çalışan bir kadın olarak bütün sorumluluk bende çocukların bakım sorumluluğu, ev işleri, okuldaki sorumluluklar her şey benim üzerimde dönüyor. Farklı kültürlerin çatışmasıda üstüne eklenince bütün fedakarlık kadından bekleniyor ve bunun sonunda ağır bir depresyon. Baba ocağında el bebek gül bebek bakılan bu prensesin birden bire kül kedisi moduna geçmesi elbetteki çok yıkıcı ve acı. Yapamam yapmam dediğiniz şeyleri hayat size öğretiyor. Bir kadın hayatta hep dik durmayı öğrenmeli. O dönemde okumayı ve yazmayı bıraktım. Yıllar sonra çocuklar büyüyünce, arkadaşlarımın teşfikiyle yeniden yazmaya başladım. Eşimin de desteğinin altını çizmeliyim. Şiirlerim çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlandı. Gazete köşelerinde yazdım. İlk şiir kitabım 2013 yılında" Fıratın Kızı "  İkinci kitabım 2015 yılında "Aşkın Mahrem Elleri "adı altında çıktı. Edebiyat benim can damarım. Şiirlerimi gurbetteki özlem besledi hüzünü seviyorum ve oradan besleniyorum. Hüznün şairi olarak kendimi tanımlaya bilirim. Hüzün kalbinizi yumuşatıyor. Her şeye insani bakıyorsunuz ayrımcılık yapmadan. Kalpler bir olunca makamlar, dinler, mezhepler, diller, cinsiyetler insanı ayrıştırmaz bilakis birleştirir. Bu kavgalara çok üzülüyorum. Sevgiyle her şey çok güzel olacakken nefretle kötülüğe doğru ilerliyoruz."diyor usta şair Sündüs Akça hanım.Gül deyince aklıma gülmek geldi ,peygamber efendimiz geldi diyor.
             "Çocukluğumun geçtiği yerleri çok özlüyorum, en ufacık bir fırsatta koşa koşa gittiğim memleketime dönmeyi  hiç düşünmedim. Çünkü beslendiğim gurbet damarını kurutabilirim "diyen Fıratın kızı gelin geldiği bu toprakların sesi olmaktan dünyaya buradan seslenmekten ve yeşilırmağın gelini olmaktan kıvanç  ve onur duyduğunu dile getirirken şairin gözlerindeki hüznü görmenin samimiyetini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Öğretmenliğe Erzurumdan başlayarak Ankara ve Tokatın çeşitli ilçelerinde görev yaptıktan sonra şu anda merkezde görev yapmaya devam eden buralardan topladığı birikimlerin kendisine kattığı değerlerle zenginleştiğini dile getiren ve yaşamın içinden kopmadan hayata devam eden SÜNDÜS ASLAN AKÇA hanımefendiye bizimle hayat hikayesini paylaştığı için canı gönülden teşekkür ederim ...
         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder