6 Nisan 2025 Pazar

KIZIM OLMADAN ASLA FİLM MAKALE

 “Kızım Olmadan Asla” ve “Lost Without My Daughter”: Aynı Hikâyenin İki Kültürel Yüzü

Giriş

Kültürel farklılıklar, bireylerin yaşam deneyimlerinde ve olaylara bakış açılarında derin etkiler yaratır. Bu etki, özellikle kültürlerarası evliliklerde daha da belirgin hale gelir. Kızım Olmadan Asla (Betty Mahmoody, 1987) ve Lost Without My Daughter (Sayed Bozorg Mahmoody & William Hoffer, 1992) kitapları, aynı olayları farklı perspektiflerden anlatmaları bakımından dikkat çekicidir. Bu makalede, her iki eserin kültürel temsilleri, anlatı yapıları ve karakter yorumları karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir.

1. Anlatı Perspektifleri ve Bakış Açıları

Betty Mahmoody’nin Kızım Olmadan Asla adlı eseri, İranlı eşi tarafından kızlarıyla birlikte Tahran’da alıkonulduğunu ve oradan dramatik bir kaçış gerçekleştirdiğini konu alır. Bu anlatı, mağduriyet ekseninde ilerlerken, İran kültürünü otoriter, kadın düşmanı ve baskıcı olarak tasvir eder.

Öte yandan, Sayed Bozorg Mahmoody’nin kaleme aldığı Lost Without My Daughter, aynı olaylara bir babanın gözünden yaklaşır. Moody, eşinin anlatımını haksız, abartılı ve tek taraflı bulur. Kendisini sevgi dolu ama yanlış anlaşılmış bir baba olarak tanıtır ve Amerika’daki medya anlatısının etkisiyle karalanmış olduğunu savunur.

2. Kültürel Temsillerin Karşılaştırılması

Kızım Olmadan Asla, kadınların bastırıldığı, İran'ın otoriter yapısının bireyler üzerindeki etkisinin vurgulandığı bir anlatıya sahiptir. Lost Without My Daughter ise bu anlatının tek taraflı olduğunu savunur. Aşağıda bu iki eserin kültürel temsillerinin temel farkları sunulmuştur:

- Kadın Rolleri: Kızım Olmadan Asla'da kadınlar baskı altında; Lost Without My Daughter'da Betty'nin uyumsuzluğu vurgulanır.
- İran Kültürü: Betty'ye göre baskıcı; Moody’ye göre yanlış anlaşılmış.
- Batı Kültürü: Betty için kurtuluşun simgesi; Moody için önyargılı bir sistem.
- Aile Yapısı: Betty’ye göre erkek egemenlik; Moody’ye göre parçalanan bir aile.

3. Mahtob’un Sembolik Rolü

Her iki anlatıda da Mahtob, yalnızca bir çocuk değil; aynı zamanda duygusal bir simgedir. Betty için özgürlük ve annelik sevgisinin temsilidir. Moody için ise sevgisinin ve kaybının sembolüdür. Mahtob’un bu iki farklı konumlandırılması, anlatıların duygusal merkezini oluşturur.

4. Medya ve Algı Yönetimi

Betty'nin anlatısı geniş medya desteği bulmuş, filme uyarlanarak uluslararası etki yaratmıştır. Moody ise medya tarafından haksız yere şeytanlaştırıldığını, olayların tek taraflı yansıtıldığını savunur. Bu durum, medyanın anlatılar üzerindeki etkisini sorgulamayı gerekli kılar.

5. Gerçeklik, Algı ve Objektiflik Sorunu

Her iki kitap da bireysel deneyimlere dayandığı için mutlak gerçeklikten çok, algılanan gerçekliği yansıtır. Olayların iç yüzüne dair net bir yargıya varmak zordur. Ancak bu durum, her iki tarafın da sesine kulak verilmesini, kültürel bağlamların iyi anlaşılmasını ve empatiyle yaklaşılmasını gerekli kılar.

Sonuç

Kızım Olmadan Asla ve Lost Without My Daughter aynı olayın iki farklı yüzünü temsil eder. Betty’nin anlatısı bireysel özgürlük ve kadın hakları üzerinden şekillenirken, Moody’nin anlatısı kültürel önyargılara karşı bir savunmadır. Bu iki eser birlikte ele alındığında, kültürlerarası ilişkilerin karmaşıklığı, iletişim kopuklukları ve karşılıklı anlayış eksikliği daha net bir şekilde anlaşılır hale gelir. Sonuç olarak, olayların çok boyutlu doğası göz önüne alındığında, her iki anlatı da tek başına eksik kalmakta; ancak birlikte okunduğunda daha bütünlüklü bir değerlendirme yapılabilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder