Merak mucitliğin anasıdır. Merak varsa sanat ta vardır. İnsan oğlu güzeli aradığı merak ettiği sürece sanat var olacaktır. Sanat ölmez merak ölür. Sanatın nereden ne zaman hangi yaşta doğacağını bilemeyiz yaşayarak öğreniyoruz ve içimizdeki cevheri ne zaman keşfedeceğimizi bizde bilmiyoruz. İşte hiç ummadığımız bir anda bir sanatın doğumuna şahitlik etmenin onurunu ve gururunu yaşarken üretmenin ve çalışmanın insanoğluna verdiği huzuru Sami ustamın hikayesinden öğrenelim.
Hobi olarak başladığı işi zanaata çeviren Zırh ustası Sami Erçin "1949 yılında Tokat'ta doğdum. Dedemler 1917 yılında Giresun'dan buraya göç etmişler ve yerleşmişler. Babama samancı Recep derler. Babam rençber annem ev hanımı. Beş kardeşiz. Okullarımı okudum. Askere gittim geldim, evlendim. Dört çocuğum oldu. Hepsini okuttum. Devlete 28 yıl çalıştıktan sonra emekli oldum. Ve boş durmayı sevmediğim için hobi olarak başladığım bu işi mesleğim oldu ve 2000 yılından beri 19 yıldır zırh yapıyorum.
Atlı Suvarilerin giydiği bu zırh osmanlıda öncü kuvvet askerlere giydirilen bir elbise. 40 bin halkadan oluşuyor. Herbir halka elimden dört-beş kez geçiyor. En az ikiyüzbin dokunuşla bir zırhı bitiriyorum. Bir zırh yaklaşık olarak iki bazen üç ay sürüyor. Kullandığım malzemeler, tel,bakır,pense,deri,çekiç. Bu malzemeleri kullanarak Gömlek, dizlik, pantolon,kolluk,başlık, örüyorum. Eski tarih sayfalarından resimlere bakarak çalışıyorum. Ben boş durmayı sevmiyorum. Sabah ezanında kalkarım ve akşama kadar bu işle ilgilenirim. Deri olan yerlerinide ben elimde yapıyorum. Yurt içinde ve yurt dışından alıcı buluyorum. Tokat müzesinde osmanlı ordusunda kullanılan bir zırh var. Müzedeki zırh çelikten yapılmıştır. Halkaları kapalıdır. İşçilik daha üstündür bu dönemde. Bizim kullandığımız halkalar demir ve uçları açıktır. Bana göre bu iş çok basit geliyor. Demircilik peygamber mesleğidir. Hz Harun örmüş ilk olarak bende tesadüfen devam ettiriyorum. Çok sabır gerektiriyor. Zırhı makinada örme şansınız yok. Her şeyini el işçiliği ile yapmak zorundasınız. Benim ördüğüm zırh ilk çağlarda ki örme tekniği ile aynıdır. Sabrı olmayan bu işi yapamaz . Ben ev ekmeğiyle büyüdüm. Her şeyin doğalını yedim. Şimdiki çocuklarda ve gençlerde sabır yok. Bu atölyeye üniversiteden öğrenciler geliyor ve sıkılıp gidiyorlar. Çalışan demir pas tutmaz. Çalışırsan hiç bir şeye muhtaç olmazsın her şey ayağına gelir. Gençlerin hobisi muhakkak olsun. Benim oğlum Mehmet Erçin bilgisayar mühendisi aynı zamanda Türkiye de okçuluk atışında birinci. İşine engel olmuyor. bilakis daha mutlu oluyorlar. Ok yapıyor. Baba oğul aynı atölyede işimizi apıyoruz. "diyor 72 yaşındaki nur yüzlü Sami ustam. Ellerine sağlık.
Kullandığımız malzemeler; tel ,bakır, pense, deri, çekiç.
Merak üzerine öğrendi, ustası yok.
Çırağım yok
İlk , tek ve son usta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder