AHDE VEFA
Dünya gözüyle ve aritmatik ilmiyle iki kere iki eşittir dört. Ama Allah katında bunun böyle olmadığını yaşayan gönül insanlarından dinlediğimizde iki kere ikinin bazen on, bazende yirmi olduğuna şahitlik ediyoruz . Ben bu hikayeyi ilk dinlediğimde çok çok hoşuma gitmişti şaşırıp hayran kaldım ve işte budur gerçek insanlık hikayesi dedim.
Zamanında Karadenizin bir köyünde yaşayan bugün çok ünlü tanınmış insanlardan biri olan bu insanın anlattığı bu gerçek hikayeyi belki sizde duymuşsunuzdur. Ama bir de ben anlatayım istedim.Köyünde annesiyle beraber beş kardeş bir ineğin sütüyle ve tarlada ki çalışmalarıyla geçinen babasının gurbette kazanıp da gönderdiği parayla hayatlarını İdame ettirmeye çalışan bu çocuk o zamanlar henüz dokuz,on yaşlarındaymış. Bir gün arkadaşlarıyla beraber beş,altı kişi köy meydanındaki bakkalın önünde oturup sohbet ederlerken,uzaktan duydukları ses, her ay köylerine gelen, helva ekmek,ekmek arası helva diye bağıran helvacı amcanın sesiymiş. Bütün çocuklar ayağa kalkıp helvacı amcaya doğru koşarak gitmişler.Kendiside birkaç adım attıktan sonra duraklamış ve bakkalın önüne doğru geri dönmüş çünkü cebinde helva alacak parası yokmuş. Bakkal amca bu durumu farkedince el işaretiyle gel gel yapmış çocuğun eline bir helva parası sıkıştırıp hadi sende git helva alda ye demiş. Çocuk bakkal amcanın verdiği parayı alıp kuşlar gibi uçarak helvacının yanına gitmiş oda diğer arkadaşları gibi ekmek arası helvayı yemiş. Çocuk aklıyla çok mutlu olmuş ve bir kenara çekilip ellerini açıp "Allahım bana bu helvanın parasını ödemeyi nasip eyle demiş." Gün oldu harman döndü yıllar geldi geçti .
"Bir gün makamımda oturuyorum, bir telefon çaldı köyden sizi bakkal amca arıyor dediler hemen bağlayın dedim ve yıllar sonra bakkal amcanın sesini telefonda duydum. Sohbet muhabbet ettikten sonra çekinerek oğlum ben seni şunun için aradım dedi. Oğluma düğün yapacağım benim şu kadar paraya ihtiyacım var o parayı bana verirsen şu şartlarda sana geri ödeyeceğim dedi. Hemen aklıma helva geldi o gün bugündü, ben de bakkal amcaya olan borcumu ödeyecektim. Büyük bir sevinçle bakkal amcanın isteğini kabul ettim tamam amca dedim yalnız sana vereceğim parayı düğün hediyesi olarak kabul et yıllar önce bana verdiğin helvanın parası dedim. Bakkal amca olmaz oğlum kabul edemem,bu şartlarda bana para gönderme dedi ama ben onu dinlemedim. Hemen talimatları verip gerekeni yaptım. Telefonu kapattıktan sonra yaradana bir kez daha şükredip bana bu fırsatı verdiği için onu hamd ile andım "dedi. Bu koca yürekli adamı sizlerde çok iyi tanıyorsunuz İsmini söyleyince sizde çok şaşıracaksınız bu hareketinden dolayı belki sizde hayran olacaksınız aslında onun şahsında ne güzel yaratmış seni mevlam deyip yaradana hayran olacaksınız. Bu güzel insanla aynı zamanda yaşadığımız için bize örnek olduğu için insanlık değerlerini konuşarak, yazarak sözle değil bizzat yaşayarak imza attığı için ona ve şahsında tüm insanlığa teşekkür ederim.
İşte ahde vefa, geldiği yeri unutmamak eskiyle bağ kurup yeniye yönelmek insanı, insanı kamil yapıyor. Televizyondan gıyabında tanıdığım bu şahsiyet Galatasaraylı Abdurahim Albayrak güler yüzüyle samimi hareketleriyle ve içimizden biri olarak her daim anılmak ve sevilmek dileğiyle ahde vefanın Annelerden sonra, önde giden bayraktarı olarak görüyorum.
Bazen farkına varmadan yapılan küçük bir iyiliğin Allah katındaki değerini biz bilemeyiz, zamanı geldiğinde ancak öğrenebiliriz. "Allah'a borç veren yok mu?"(hadid -11)Allah rızası için yapılan işin hiçbir zaman boşa gitmeyeceğinin kayıtlar altına alındığının, sigortalandığının bir örneğidir bu hikaye. Ekmek arası bir helvanın karşılığı buysa, bizi dünyaya getiren, has sütüyle besleyip büyüten Annelerimizin emeklerinin karşılığını nasıl ödeyeceğimizi varın siz düşünün. Vefakar ve cefakar annelerimizin anneler gününü cani yürekten kutlar ayaklarının altından öperim.
DÜNYA KÖYLÜSÜ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder